20 Kasım 2013 Çarşamba

Devre Yarısı

Geride kalan 11 haftada 3 kez 2şer haftalık milli maç araları verilince, kalan 6 haftanın hiç ara verilmeden oynanıp ilk yarının sona erdirilmesine bizim buralarda devre yarısı diyorlar. Hani sizin orada amca baba yarısı, teyze anne yarısı, baba ile annenin geriye kalan yarılarını toplayınca babaanne oluyorsa bizde de devre yarısı oluyor.

Kalan 6 hafta sezonun ton rengini belirlemek için takımlar adına fırsat haftaları olarak görünüyor. Mesela son sıradaki Kayseri pastadaki 18 puandan 12-13 puan çıkaramazsa, 11 haftada topladığı 6 puan ile birlikte PTT 1. lig hesaplarını yapmak için kolları sıvar. Hatta devre arasında Süleyman Hurma dahil o taraklarda bezi olanlardan kimse kalmaz.

Alt tarafta kazanın dibinde oturan takımlardan Gaziantepspor Sergen ile anlaşarak büyük bi' sürprize imza attı. Hatta Sergen bile bu duruma şaşırmış olabilir. Zaten bu maceradan sonra Sergen'in anlatacağı hikayeleri dinlemek için sıramı bekliyorum. Ancak 8 puanla dibe demir atan Antepte Sergenden mucize yaratmasını bekleyen daha çok bekler çünkü o otobüs gelmez. O yüzden Sergen 8 puanlı takımını 20 puanla yeni yıla sokarsa o stada gelmek için davetiye bekleyen Antepliler öpsün de başını koysun 20 puanı. Ki içeride Trabzon, Bursa dışarıda Eskişehir ve Gençlerbirliği deplasmanlarından oluşan fikstür hiç kolay değil. Ancak Sergen'in dediği gibi "farklılık yaratmak istiyoruz" dan yola çıkılırsa olabilir.

Trabzondan aşağı, Erciyesten yukarı 7 takımdan oluşan "ne etliye ne sütlüye" dese kimseyi şaşırtmayacak takımlar grubu var. Bunlar şu anda ne yukarıyı hedefliyorlar ne de aşağı gelme durumları var. Ama yabana da atılmamalılar. Çünkü bunlardan en kötüsü 13 en iyisi 15 puanda ve her hangi birinin yapacağı 10-12 puanlık devre sonu performansı kendisini 25 puana taşıyıp aşağıdan tamamen koparıp belki yukarı çıkarım ümidini doğurabilir. Bu durum bu takımları "laylaylom galiba sana göre sevmeler" tafyasından sananlar için hüsran ile sonuçlanan şok mağlubiyetlere sebebiyet verebilir, vermezse gel yanıma.

Etli sütlü sevenler; Akhisar, Rize, Antalya, Bursa, Gençlerbirliği, Karabük, Konya

Devre yarısının 2 flaşı var, Kasımpaşa ve Sivasspor. Bence asıl flaş olan Sivasspor ve Roberto Carlos hareketi. Çünkü Kasımpaşa'nın ki geçen seneden devam eden bi' takım yapısı ve paranın da etkisi oldukça fazla olduğu için bana pek cazip gelmiyor.

Kasımpaşa, liderin 4 puan arkasında çaktırmadan CL'ni zorluyor. Eğer bunu çaktırmadan yapmaya devam edip sezon sonunda "Sürpriz...Biz Şampiyonlar Ligine gidiyoruz" demeleri için devreye girerken kalan 6 maçta 35 puan barajını aşmaları gerekecek. Bunun için içeride GS ve BJK, dışarda Bursa, Antalya ve Rize maçları var. Güzellik yaptım 17. hafta Akhisar maçını saymadım, direk 3 yazdım ki o bile bu 5 haftanın ardından zordan zor olacaktır. Ama paşalılar istikrarı devam ettirip 35 puan barajını aşıp yeni yıla adım atarsa, sezon sonunda ilk 3 dışına çıkmazlar. Ha, ilk 3 dışında göremezsek bil ki yeni 1 Cem Papila türemiştir.

Peki ya Sivas'ta 35 puan yaparsa n'olacak? Sezon sonunda Fener, Sivas, Kasımpaşa ilk 3 mü olacak? Neden olmasın? GS, BJK ve Akhisar deplasmanları var. Sivas benim gözlemime göre kırılganlık açısından Kasımpaşaya göre dağılıp, ufalanma konusunda daha potansiyelli bi' takım. Yani 35 yapsa da ilk 3'e giremeyebilir o yüzden boşuna Cem Papila'ya falan saldırmaya gerek yok. İlk 3 olmasa bile ilk 5 yapar gibi görünüyorlar tabi bu oyun ritmini devam ettirebilirlerse. Sivas'ın eşik noktası Arena'da ki Galatasaray maçı olur.

Üst tarafta tutunmaya çalışan 2 takım var, Trabzon ve Eskişehir. Trabzon 6 maçtan 4'ünü içeride oynayacak ama arada oynayacağı UEFA kupası maçları da olduğu için performans kaybı yaşama ihtimali çok yüksek. Son olarak 2-0 dan Gençlerbirliğine 3-2 maç verdiklerini de görünce maç trafiğinde kayıp yaşama ihtimalleri çok yüksek. Trabzon evinde oynayacağı 4 maçı da kazanırsa, deplasmandaki 2 maçta hiç kasmasına gerek kalmaz. Gelecek 12 puan ile birlikte toplamda 29 puan takımı yukarıda tutmaya yeter.

Eskişehirspor kesinlikle golcü sıkıntısı olan bi' takım. Bienvenu ile avrupa hedefi tutmaz, Necati'nin gücü yetmez tıkanır kalır. Eskişehir'in eşiği bu hafta Avni Aker'de ki Trabzon maçı. Kazanırlarsa 5 maç kala 22 puan yapacaklar. 30 puan 2. yarı için nefis, ilk 5 için umut tazeler.


Şampiyonluk Yolu..

Galatasaray kadro olarak hala şampiyon olabilecek ve 9 puan farkı kapatabilecek kaliteye sahip. Ama şu şartlarda, şu psikolojik kaybetmişlik ve inceden inceye artan kaos ortamından sonra ligi ilk 3te bitirirse iyi olur. Zaten Fenerin cezasını düşünürsek ilk 3te olmak şampiyonlar ligine götürür. Bu da şu ortam da iyi olur, hatta çok iyi olur. Mancini hala ne yapacağını bilmiyor, hala denemelere devam ediyor. Ve bu süreçte ligde 9 puan geriye düştü, şampiyonlar liginde Kopenhagdan puansız dönüldü. Yani hedefler bu 6 haftalık süreçte eriyip gidebilir. 11 Aralıkta sezonu kapatmış olma riski var ve bu olmayacak iş değil. 19 puanı 35 yaparsa zirveye tutunabilir. Bu da 6 maçta 5 galibiyet 1 beraberlik demek ki bu da Mancini kafasında zor ölüm 6!

Beşiktaş'ın Konya maçından sonra oynayacağı FB(d), Sivas, Kasımpaşa(d) 3'lüsünden çıkaracağı puanlar şampiyonluk için durumunu tayin eder. Bu 3lüden önce oynanacak Konya maçının seyircisiz olduğunu hesaba katarsak 4 çok zor maç var. Açıkçası Beşiktaş'ın şampiyonluk şansının hiç olmadığını düşünüyorum. Ha, 4 maçta 12 puan yaparsa bu lafları yer misin? diyorsan. Yerim, sorun değil hatta 10 yapsın yine yerim diyorum.

Son olarak ligin favorisi Fenerbahçe. Galatasaray'ın 9 puan önünde kalan 6 hafta fikstürü nefis klas. 6 da 6 yapması yüksek ihtimal ama 4 galibiyet 2 beraberlik bile alsa takım için yeterli olur ki bu 42 puan demek. Ersun Yanal 2. yarı fikstürünün zor olduğundan bahsetmiş ama 42 puandan sonra 2. yarı 75 puan yapması şampiyonluk için yeter. Açıkçası şu saatten sonra Fener nasıl geri düşer diye sorarsan. Cem Papila'ya büyük görev düşüyor bu konuda başka da bi' ihtimal göremiyorum.

Devre sonu tahminim;

Fenerbahçe; 42
Beşiktaş; 30-32
Galatasaray; 30-32
Kasımpaşa; 32-35
Sivasspor; 31-33
Eskişehirspor; 28-31
Trabzonspor; 27-30

Erciyesspor; 14-16
Gaziantepspor; 15-18
Elazığspor; 12-14
Kayserispor; 15-17

15 Kasım 2013 Cuma

Ballon d'Or 2013 Finalist Belirleme Sonuçları

Naçizane kelimesini nerede kullanırım şu hayatta diye bazen düşünüyordum, kısmet bugüneymiş. Naçizane, uluslararası twitter kullanıcılarından ve yerli piyasadan 5-10 kişiden aldığımız destekle yaptığımız minik Ballon d'Or anketimize 111 kişi katılım göstermiştir. Katılıp bizi ciddiye alan, umursayan tüm uluslararası halklara teşekkürü borç biliriz. Gün gelir devran döner, bizimde bi' "vote" 'umuz var burada merak etmeyin.

FİFA her sene olduğu gibi bu sene de yelpazeyi geniş tutarak 23 aday belirledi ki bana göre bunu hem doğru hem yanlış yanları var. Doğru yanı 23 kişinin de bu ödülü kazanmak için yeterli performansı gösterdiğini tüm dünyaya duyurmak ve bu kişileri onore etmek olabilir. Ama yanlış yanı da şu, 23 kişilik liste olmaz aga. 5 olur, 10 olur eyvallah. Ama oylamada oyu alacak 3-4 kişi zaten belli. Geriye kalan 15-16 kişinin diğerlerine göre alacağı oy bi' hiçten ibaret olacağı için 23 kişilik liste FİFA'nın TFF ayarında iş yapması gibi bi' şey oluyor.

111 kişilik bi' katılım ile Ocak ayında finalde yarışacak 3 kişiyi biz belirledik, tahminen FİFA da buna benzer bi' finalist listesi açıklayacak yarın öbürgün.

İtalya, İspanya, İskoçya, Hollanda, İngiltere, Fransa, İsviçre, Almanya, Norveç, İsveç, Nijerya, Endonezya, New York, Türkiye, Finlandiya, Rusya, Avustralya, Bulgaristan, Gürcistan, Gambiya, Japonya, Sırbistan, Güney Kore, Mısır, Portekiz ile 4 kıta, 25 ülkedeki kullanıcıların katılımı ile gerçekleşen ve 111 kişinin oy vermekte tenezzül ettiği Ballon d'Or 2013 finalist belirleme oylamasına göre sonuçlarımız şu şekilde oluştu;


Sonuç ezici bi' şekilde Cristiano Ronaldo lehine gözüküyor. Tabi bu durumda Messi'nin sakatlığı, son 4 maçta gol atamaması gibi etkenler var. Ayrıca yıl içinde Bundesliga, Şampiyonlar Ligi, Almanya Kupası, Süper Kupa gibi kupaları koleksiyonuna takır takır oynayarak katan Franck Ribery'nin, Ronaldo dan bu kadar fark yemesinin tek açıklaması popüler futbol gündemi, magazinel yaşantı vs. olduğunu düşünüyorum.

Ha, Messi sakat olmasa golleri sıralasa yine Ribery almalı diye düşünür müydüm? Tam emin değilim ama yine de, yiğidi öldür hakkını yeme demişler, adam deli top yaptı bu sene kupaları da kaldırdı. Ribery'e saygı duyulmuyorsa, çok ayıp edilir.

Bu sene hiç kupa almamış, Messi gibi 90-100 barajını delip geçerek abartı bi' rekora imza atmamış bi' Ronaldo'ya ödülü vermek de pek adaletli olmaz gibime geliyor.

Finalistler açıklandıktan sonra oylamayı 500-1000 katılımcı aralığına taşıyıp, Ocak'ta ki gala gününden önce yeniden buralara bırakır kaçarız merak etmeyin, zaten eden de yoktur.

Dünya Derbisi'nden Dünya Kupasına

Kalede Volkan, defansta sağda Gökhan solda Caner, stoperler Egemen-Semih ikilisi, orta alanda savunmanın önünde Mehmet Topal, Topalın sağında Selçuk İnan solunda Emre Belözoğlu, hücumda Umut ve Burak, bu ikilinin arkasında Salih Uçan. A milli takım önümüzdeki bi' maça bu 11 ile çıksa kim ne diyebilir. 4-3-1-2 için ideal isimler. 1-2 kişi dışında tartışması olmaz.

Dünya derbisi diye birbirimizi kandırıp her sene nefretimize nefret eklediğimiz karşılaşmalara hafta sonu bi' yenisini daha ekledik. Oyun olarak galibiyete sevinen fenerliler dahil olmak üzere sahadaki oyundan memnun olan, ağzının suyu akan, tadı damağında kalan 1 tane futbolsever bulamazsınız. Dünyada kimsenin umrunda olmayan bu mücadelede, sahada yer alan Türk pasaportlulardan oluşan milli takım kadrosu girişte verdiğim gibi oluşuyor ve oyundan kimseyi memnun edemiyor. 

Buradan nereye varmaya çalışıyorum. Öncelikle Fenerliler için bi' yanıt geliyor. Galibiyeti gölgelemek, lafı değiştirmek, olayı başka bi' yöne çekmek gibi bi' amacım yok. 99 dan beri alışığız bu duruma artık hiç umursamıyoruz, haberiniz olsun. 

Asıl dikkat çekmeye çalıştığım konu milli takımın neden dünya kupası yolunda play-off bile oynayamamasının nedenlerinden birini göstermek. Sahada dünyaca ünlü bi' derbide dünyaca ünlü olduğunu sanan oyunculardan kurulu kadrolar var ve tamamı A milli ama milli takımımız DK için play-off bile oynayamıyor. 

Neden gidemedik diye düşünen olursa ben hatırlatayım dedim. 

Hani dünyanın en iyi 5 kalecisinden biri diye pohpohlanan Volkan, Alves olmasa Barcelona da oynar denilen ama 1 tane iyi milli maçı olmayan Gökhan Gönül, Türk Xavi dediğimiz Selçuk İnan, Ocakta Chelseaye olmadı Milana gidiyor diye manşet atılan gol makinesi Burak Yılmaz..

Hepsini gördük pazar günü. Milyonlarca insanın hayatından 2 saatini çaldılar. Ama kendileri her zaman olduğu gibi milyon dolarları pazar mazar demeden indiregandi yaptılar. 

Belki biz bunları cezalandıramıyoruz, elimizden bi' şey gelmiyor. DK başlayınca milli takımda olsa diye hayıflanıp kendimize takım beğenmeye çalışıyoruz.

Tabi Allah'ın sopası yok!

Ülkede aşağılama kadar kolay yapılan bi' eylem olmadığı için, bu eyleme "çingene Romenler" olarak katılım gösteren Romanya milli takımı, bizim "İstanbul beyefendisi" havasında ki oyuncularımızla Kuzey İrlanda ile 1445634. yeni oluşumun temellerini attığımız günlerde belki de Brezilya bileti ayırtıp Mayıs ayı içi sabırsızlanmaya başlayacak.

Bu arada derbiden Dünya Kupasına gidenler; Eboue, Chedjou, Dany, Drogba, Kuyt, Emenike ve Portekiz'in durumuna göre belki Alves ve Bruma..

400 milyon, dolar mıydı Türk lirası mıydı? Yoksa Japon yeni miydi, neydi bu ligin değeri söylesene Digiturk! Söylesene Samet!

14 Kasım 2013 Perşembe

Cristian Baroni Sığınma Evi

Neresinden başlasak bilemiyorum. Çünkü neresinden tutsam elimde kalacak ya da ele almaya değmeyecek bi' konu gibi duruyor. Ama yine de insan böylelerini görünce iki lafın belini kırmadan edemiyor, o yüzden veriyorum kutsal suyu ve açıyorum oturumu.

Galatasaray yönetimi Fenerbahçe mağlubiyetinin hemen ardından olağanüstü toplantı yapmış. Tahminim, toplantıda alınan karar mağlubiyeti gölgelemek için neler yapılması gerektiği. Çünkü taraftar floryayı basmış, yönetim istifa sesleri ile inliyor. Zaten Fatih Terimin gidişiyle taraftar ile yönetim arasında dev bi' soğukluk oluşmuş. E, napcak yönetim? 11. haftada liderin hem de lider Fenerbahçe iken 9 puan gerisine düşülmesi-bjk lider olsa sorun olmazdı-ve yine Kadıköy de galip gelinememesi durumlarını örtmek için bu soğuk ortamda sıcak bi' yuvaya sığınmaları gerekiyordu.

Sonunda aranan sıcak yuva bulundu. Maçtan sonra Melo ile forma değişen ve değiştiği GS formasını taraftarın kendisini tribüne çağırdığı anda alkışlamak için şortunun içine sokan Cristian Baroni, GS yönetiminin tutunacağı dal oldu. Yani şortun içine forma mı girdi yoksa yönetim mi girip saklandı orası muamma!

Her neyse...

Bu taktiğin tutacağını düşünen yönetim, ortalığı farfaraya verdi. Tüm gazetelerde, haberlerde, twitterda falan mağlubiyet ve rezil oyundan öte Baroni'nin şortunun içine soktuğu GS forması konu oldu. Bunu duyan yönetim olağanüstü toplanarak izledikleri politikanın başarısı kutlamış mı merak ediyorum. Belki de başkan herkesin cep telefonuna mesaj atmıştır ya da whatsapp dan tek tek yazmıştır, belli mi olur.

Yönetim ve düne kadar piyasada olmayan bugünün futbol uzmanı kişiler kusura bakmasın, karşılarında kombineyle, biletle vs. ekşınlarla susturacağı, "benim fikrim ikimize yeter" felsefesini kabul ettireceği taraftarlar yok.


Kadıköy'e ezeli rakibinin evine gidiyorsun, 99 dan beri galibiyetin yok, nefretine nefret katıyorsun her sene, artık taraftarın sabrı taşmış florya'da diğer sabırlara tur bindiriyor, 11. hafta olmuş ve 9 puan farkla geridesin, hepsini geçtim-geçemem de hadi neyse diyelim- kaleye tek şutun var o da 1687 metreden Drogba'nın vurduğu top, kornerin yok, 90 küsür dakika da 1 tane korner kazanamamışsın anlıyor musun?

Silik bi' oyun, maç 1-0 FB önde olmasına rağmen hala geride bekleyip 1-0'a razıyım modunda yan paslar, isteksiz saçma sapan hareketler, Mancini desen Burak Yılmaz'ın hala sol kanatta ne işi var anlayamadık o ne düşünüyor merak ediyoruz.

Böyle rezil bi' ortamda, kendi futbolcularına en ağır para cezasını veya kadro dışı vs. cezaları vermen gerekirken, kendi durumunu nasıl kurtarırım düşüncesinde Cristian Baroni'ye saldırmanın ne faydası olacak? Küçülürsün başka da bi' şey olmaz. Bi' de ofsayttı-değildi, penaltıydı-değildi, hakem iyiydi-kötüydü diye tartışmaya girmeye çalışan GS'liler var ki hiç çekilmiyorlar. O zaman diyorum ki bi' 6 tane daha atsalardı o zaman hepiniz azalarak bi' anda biter miydiniz? Yoksa yine Cristian Baroni sığınma evine mi yanaşırdınız bilemiyorum.

Böyle yöneticilik olmaz, olursa da Türkiye'de olur, oluyor da zaten, hayırlı olsun güle güle kullanın. O size bilette bulur, kombineyi kargoyla evinize bile gönderir. Siz canınızı sıkmayın, söyleneni yapın.
Hadi bakıyım şimdi dağılın, yeter bu kadar.

9 Kasım 2013 Cumartesi

Sözde Ebedi Dostluk


Her şeyden önce Ersun Yanal'a geçmiş olsun demek lazım ki Galatasaray resmi siteden geçmiş olsun mesajını yayınlamış. Her ne kadar kimse kimseden haz etmese de, derbi haftası geldiğinde bi' kaşık suda boğacak nefret etme düzeyine gelse de sözde ebedi dostluktan küçük anektodlar görmek güzel.

Bu hafta reklamlarda Can Bartu ve Metin Oktay'ın formalarını değiştirerek oynanan Galatasaray-Fenerbahçe maçı ve arka planda Halit Kıvanç'ın ilk günkü gibi heyecan dolu sesinden kurgulanmış ebedi dostluk reklamı dönüyor.

Şimdi herkes bi' kendine sormalı, kim gerçekten inanıyor bu ebedi dostluğa, bu "ezeli rekabet ebedi dostluk" laf ebeliğine, var mı inanan?

Bunu düşünürken tribünden saha içine girelim.

Kopenhag'dan en kötü 1 puan alırız sevdasıyla yola çıkan Mancini onu da alamayınca CL de işleri zora soktu. Ama bu kötü skora rağmen UEFA biletini kaçıracağını sanmıyorum. Yalnız taraftarın daha Kasım ayından liderin 9 puan gerisinde kalma tehlikesi olan takıma sezonun devamında vereceği desteğinde azalacağından kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü kimse kimseyi kandırmasın, Galatasaray taraftarı hep başarı ister, başarı yoksa anında sırtını döner. Mancini falan tanımaz.

Bu nedenle Kadıköy'den 3 puan alamasa bile 1 puan alınması şu kritik dönemeçte Mancini için çok iyi olabilir. Ama 13 senedir Kadıköy'den koltuğunun altına topunu almış bi' şekilde evine dönen taraftar bu işten hiç de memnun olmaz, yani bu beraberliğe Floryada karşılama falan olmaz. Karşılama bekleyenin hevesi kursağında kalır.

Mancini'nin Kopenhag ve öncesinde oynanan maçlarda yaptığı taktiksel denemeler hala takımı ve oyuncularını tanıyamadığını gösterdi. Mesela Ceyhun'u aldıktan sonra 5 dakika sonra Semih'i çıkarıp Ceyhun'u savunmaya çekmesi hala ne yapacağı konusunda net bi' fikri olmadığını gösterdi. Ve aylarca oynamayan Riera'nın avrupa macerasına yön verecek maçta bi' anda 11 başlaması, taktiksel anlamda soru işaretlerinin düşündüğümüzden fazla olduğunu gösteriyor.

Mesela sol savunma kim oynayacak? Sneijder madem Mancini'nin kilit oyuncusu, yerini kim dolduracak? Yabancı kontenjanını nasıl kullanacak? Şu karman çorman ortamda Mancini'nin geleceği adına daha adam akıllı, ayakları yere basan sağlam bi' savunma takımı çıkarması Galatasaray geleneğini adına uygun olmasa da yapması gereken hamle gibi duruyor.

Tahmini 11; Eray-Eboue, Çedju, Semih, Dany-Ceyhun,Melo-Umut, Selçuk, Burak-Drogba

Fenerbahçe'de Volkan, Gökhan Gönül gibi isimleri düşününce maça Ersun Yanal'ın rahatsızlığının gazıyla çıkacak potansiyeli görmemek mümkün değil. Çünkü bu ve benzeri isimler maç sonunda muhtemel galibiyeti kutlarken ilk olarak "galibiyeti hocamız için" diyerek kutlayacaktır. Bu Fenerli oyuncular için yeterli motivasyonu sağlar. Ayrıca sezon başından bu yana gelen 3'ü son dakikada olmak üzere peş peşe alınan galibiyetler motivasyon konusunda sorun teşkil etmez. Ancak her şeyden öte ön tarafta Galatasaray klasiği haline gelen fazla hücumcuyla sahada yer alma anlayışını çok iyi uygulamaları, Galatasaray savunmasını düşününce Feneri 1-2 adım favori olarak görmemizi teterli kılıyor.

Kadroya gelince kilit isimler Emre ve Webo olacak diye düşünüyorum. Emre'nin sezon başından bu yana öyle böyle bi' performansı yok. Zaten Ersun Yanal da Selçuk Şahin ve Holmen dahil olmak üzere herkese şans verdi. Totale bakınca Emre neden oynuyor diye soran Fenerli çok olur, bende soruyorum. Yani Alper şu anda fizik ve form olarak Emre'nin önünde ama bazı derbiler tecrübe de ister. Ama bi' taraftan da Caner ve Emre'nin ultra gergin bi' ortamda aynı anda sahada kalması pek de mantıklı değil. Yetmezmiş gibi bi' de Egemen var. Ama unutulmaması gereken burası Kadıköy ve kart çıkarmak kolay değil, yani yemez.

Webo'ya gelince, geçen hafta neden bu hafta 11 başlaması gerektiğini oyuna girdikten hemen sonra golünü atarak gösterdi. Emenike ya da Webo oynayacaksa dünya üzerinde her antrenör sırtı dönük oynamayı bilen, savunmayı alıp taç çizgisine getirirken ayakta uyutan, en olmadık yere burnunu sokan ve oyun konsantresi yüksek olan Webo'yu tercih eder diye düşünüyorum. Ki ben Webo'nun Aziz Yıldırım'ın bahsettiği o cumhuriyetin forveti olmasını kabullenemiyorum orası ayrı.

Tahmini 11; Volkan-Gökhan, Alves, Egemen, Caner-Topal, Meireles, Holmen-Sow, Webo, Kuyt

11. hafta hiçbir zaman lig bitmez derler ama Fenerbahçe galibiyeti, ligi bitirir. Çünkü bu gazla Fenerbahçe'yi zorlayacak tek takım Galatasaray iken olası mağlubiyette tekrar lige tutunması, hem de Mancini'nin bu kafası karışık halde zordan da öte bi' hale gelir.


Del Piero 39

Mahalle maçında Del Piero olmayanınız var mı?
 İşte o adam bugün 39 yaşında. 
Nice yıllara, nice duran toplara reyiz..









5 Kasım 2013 Salı

Aydın'ın Bitmeyen Son Şansı

Mancini ilk çıktığı idmanda 15 dakika, bilemedin yarım saat, en kötü ihtimalle 45 dakikalık bi' gözlem sonunda Aydın Yılmaz'ın yeteneğinin farkına varmış. Daha doğrusu Aydın geleneksel hale getirdiği, yeni gelenin gözüne nasıl girerim performansını sergilemiş, 1-2 araya kaçmış, sağdan atıp soldan geçmeler falan yapmış derken Mancini'nin Juventus maçı 11'inde oynatma fikrini aklına sokmuş.

Tabi öyle bi' şey nedense bi' daha olmadı. Üstüne oynanan 2 CL, 4 lig maçından sonra Aydın-ne hikmetse yine bi' Konya maçında-İniesta ruhuyla oyuna girip Xavi beyniyle attığı milimlik ince pastan sonra bende yeniden bi' şans daha mı verilse diye bi' ışık yanmasına neden oldu.

Uzaktan bakınca mantıksız görünebilir ama şu yabancı sınırlamasına hem acil, hem akıllı, hem de treni raydan çıkarmayacak pratik ve kulağa hoş gelen çözümler bulunması gerekiyorsa ve Mancini de çift forvet oynatmayacağının sinyalini hem sağa hem de sola çaktıysa denemekten zarar gelmez.

Son 2 maçtır, Bruma'yı oynatamadığı için Umut ile başlıyor ve Umut iyi niyetiyle hem savunmaya hem de hücuma aynı katkıyı %100 'ü ile vermeye çalışıyor ki son maçta Drogba'ya da asisti yaptı. Ama madem kanat hücumcularını barındıran savunmada 5'li orta saha, hücumda 3 forvet görünen bi' sistem yapacağız o zaman neden Aydın'a olmaz diyorsunuz, diyoruz.

Tamam Umut da iyi ama bi' yere kadar. Cümle içinde bile "ama" 'sı var. Yani Aydın da olan bazı kanat oyuncusu belirtileri açıkça Umut'ta yok, çünkü Umut bi' 9 numara ya da 9,5 mu desek öyle bi' şeyler işte. Yani merkezde etkili ilçede bazı sorunları var.

Heea, Aydın sanki kenarda dahiyane bi' oyuncu mu tabi ki değil ama patlayıcı bazı özellikleri var. Yani Burak yedek kalsın diye değil ama Aydın ve Bruma yakın zamanda Mancini'nin deneyeceği tek merkezli yerleşimlerin 2 kanat forvetleri olabilirler.

Belki Aydın'ın Fatih Terim'den alamadığı gaz Mancini de mevcuttur, bilemezsin ki yeğen. Adam zamanında Balotelli'ye atar yapmış. Atara atar yapar bu Lazio'nun bebesi demiş, belli olmaz bu işler.

Ayrıca Aydın'a şans vermek, çare olabilir mi, bi' el atabilir mi derken sezonda 30 maçta nefis top oynasın, alsın yürüsün, milli takımın efsane 7 numarası olsun, Metin Tekin ağzı açık izlesin falan demiyoruz. Sezonda 7-8 üst düzey performans verecek, kalan maçlarda ise ki şans bulursa, ortalamanın altına düşmemek için biraz yırtınacak. Gerekirse kart görecek, gördürecek ama taraftar onu bilecek. Yoksa ekeke kös köse Aydın, yemezler bilader.

Çare demişken neye çare olacak Aydın? Bu konuda net bi' şey yok. Ama yerli plaka'nın altın değerinde olduğu şu günlerde biraz kıpırdansa bile takıma katkı verme konusunda potansiyeli en yüksek adamlardan biri, Konya maçında yaptığı gibi ya da Konya maçları!

Galatasaray altyapısı deli gibi sol bek aranan günlerde, 1 tane bile sol savunmacısını yukarıya veremiyorsa, Aydın'ın şans bulma konusunda daha çok zamanı ve hakkı olur kimse boşuna tasalanmasın. Bugün ben şans veririm, 3 ay sonra sen verirsin, seneye diğeri verir. Sonra hep beraber Aydın'ın jübilesini yaparız.

1 Kasım 2013 Cuma

Hafta Sonu İlla Maç İsteyenler


2 Kasım Cumartesi
14:00 Ankaraspor - Balıkesirspor **TRT 1 Belki Balıkesir'i merak eden olur ya da Ankaraspor'un müthiş(!) seyircisini merak eden, belli mi olur!

14:00 Karşıyaka-Beşiktaş **LİG TV 2 Beşiktaş ne yapmaya çalışıyor belli değil, ama Karşıyaka makine düzeninde devam..
14:45 Newcastle - Chelsea **LİG TV 3 Bu saatte işin yoksa tek devre izlemelik, 90 dakika sıkar gibi
16:00 Aliağa-Fenerbahçe **LİG TV 2 Ne dedi Obradovic, hedef Aliağa!
16:30 Hoffenheim - Bayern München **TRT Spor Guardiola ne giymiş diye bakar kapatırım
17:00 Fulham - Manchester United **LİG TV 3 Moyes şansını zorluyor diyorlar da, yok öyle bi' şey. Fulham iyi takım
19:00 Bursaspor  - Fenerbahçe **LİG TV Daum 3 puan sürpriz olur diyerek, tarlaya tohumu ekmiş daha ne olsun
19:00 Parma-Juventus ** TİVİBU KG yok rahat alırız, Parma kim, Tokyo kim, kim bunlar?
19:30 Arsenal - Liverpool **LİG TV 3 İngiltereden sonra en çok Türkiyede takip edilecek bi' maç gibi Mesut döşer fıratpeni
19:30 Panathinaikos - Olympiakos **NTV Spor İlk defa canlı yayınlanacak bi' yunan derbisi şaka gibi
21:00 Rayo Vallecano - Real Madrid **NTV Spor Smart Comandante Ronaldo ve askerleri çifte şans 1-0
21:45 Milan-Fiorentina ** TİVİBU evdeysen deli maç olabilir, bok gibi de olabilir ortası yok
23:00 Sevilla - Celta Vigo **NTV Spor 7 yediler ama önemli olan Rakitic ne alemde onu merak ediyorum

3 Kasım Pazar
13:00 Getafe - Valencia **NTV Spor Smart Brunchlık maç, maç olsun da 
15:00 Galatasaray-Tofaş **LİG TV 3 gitsem mi diye düşünüyorum kitap fuarı ağır basıyor
15:30 Everton - Tottenham **LİG TV 2 Barkley, Mirallas parayla saadet olmaz Spurs
15:30 Trabzonspor - Elazığspor **LİG TV Elazığın uzun çarşı, boş tribünlere oynanan bi' trabzon maçı olur alt olur
18:00 Atletico Madrid - Athletic Bilbao **NTV Spor geleneksel 1757435. pazar günü Atletico maçı
19:00 Beşiktaş - Karabükspor **LİG TV Karabük puan alırsa Beşiktaş devreyi zor görür yazın bi yere verin leftere
19:00 Çaykur Rizespor - Akhisar Belediye **LİG TV 2 Beşiktaş maçı Rize maçı mı desen, Akhisar derim
21:00 Santos - Cruzeiro **LİG TV 3 Telegol, Beyaz Futbol falan başlayana kadar gideri var, sonra olaylar olaylar
21:45 Torino-Roma ** TİVİBU 11 maç 33 puan olur mu, yok artık Marco Delvecchio
22:30-02:00 Telegol, Beyaz Futbol, Top Bizde, Top Sizde, Top Kimde, Kim Top

Abramovich'in Haremi