14 Mart 2015 Cumartesi

Hollanda'yı Yenip de Gelelim


2016 Avrupa Şampiyonası elemeleri grup maçlarına 4 aylık aradan sonra geri dönüyoruz. Saçımızı başımızı yolup, şöyle olmalı böyle olmalı, bu oynamalı, bunun ne işi var, böyle olur mu, şöyle olmaz mı söylemlerinin tam zamanı. Bu fırsat kaçmaz. Türk milli takımı 28 Mart'ta Hollanda ile oynuyor. Yenersek ki neden olmasın, çok fena havalara gireriz, havamızdan geçilmez ama yenilirsek ki bu da epey mümkün, kazan kaynar federasyon cayır cayır yanar, Beyaz Futbol o akşam kaçmaz, kaçıran pişman olur.

Öncelikle aklımdayken ince bi' detay var, Arda Turan Kazakistan maçının 90. dakikasında gördüğü sarı kart nedeniyle cezalı duruma düştüğü için bu maçta oynamayacak. Belki de bu maçı bu yüzden kazanacağız ama kazanırsak da en büyük yıldızımız yok deyip işin içinden çıkmak gibi yollara da başvurmak genlerimizde var.

Kazakistan ve Brezilya'ya verdiğimiz antrenman maçının aday kadrosuna çağrılan oyunculara bakıyorum. Tarık Çamdal, İsmail Köybaşı, Hamit Altıntop, Bilal Kısa, Adem Büyük, Mevlüt Erdinç ve Mustafa Pektemek bu maçta kadroda olmazlar diye düşünüyorum, bi' zahmet sayın futbol direktörümüz. Ama yine Hamit Altıntop yine Mevlüt Erdinç ve yetmezmiş gibi Emre Belözoğlu, Syntax Error!

Artık kadro konusunda ki kaosları aşıp saha içindeki taktik tartışmalarını yapan ülke olabildiğimiz gün, galiba öyle bi' gün olmayacak. Cümleyi yazarken bile inanamıyor insan sonra nasıl tamamlasın, tey tey tey...

Hakan Çalhanoğlu, Ömer Toprak, Gökhan Töre davasında duruşma gününü bilen var mı?
Böyle söyleyince şaşırıyorsunuz ama Türk televizyonlarını izleyince bu 3lüyü tanımayanlar kan davası var sanıyor. Alman vatandaşlığını seçse, Alman milli takımında 11 başlaması için herşeyin müsait olduğu bi' çocuğu saçma sapan nedenlerle kadroya almıyoruz. Sonra da Mesut bi' yerleştirince, olsun ya çocuk sevinmedi gole deyip kendimizi avutuyoruz.
Neyse ki bize Letonya, Çek Cum. ve İzlanda maçlarında puan kaybına neden olduğuna inandığım kaos ortamını geride bıraktık ve küskün olduğu iddia edilen isimleri bir araya getirdik. 

Çalhanoğlu, Arda Turan, Alper Potuk, Burak Yılmaz bi' anda aklıma gelen hücum hattı. Tek basar, çift osurur, osurtur öyle can alıcı bi' birliktelik. Bu 4lüye sızması muhtemel Gökhan Töre ve Volkan Şen gibi 2 patlayıcı güçte iştah açıcı. Elimizde ki malzemeler fena değil hatta üstüne gidersek rakipleri kesekağıdına bile koyarız ama bizim işimiz başka kafamız başka alemlerdeyiz panpa.

Hollanda'yı yenmek bugün büyük başlar içinde en kolay olanı. Çünkü Robben dışında kimle meşgul olunabilir sorusuna net bi' yanıtları yok. Sneijder, Van Persie, Huntelaar, Depay mepay yani dıdısının dıdısı. Burada iş Caner Erkin'in kariyerinde zirve yaptığı vitrin de parladığı maçlardan biri olma durumuyla doğru orantılı. Caner öyle bi' top oynamalı ki hele önünde Alper de olursa çok ciddi tehlikeli olabilirler, olurlar, olmalılar.
Robben'in sakatlığı var, oynayıp oynamayacağı meçhul, Van Persie oynamıyor, Sneijder var, formda Bas Dost var tarihin en zayıf Hollandası olabilir. Bulmuşken çakıp geçmek lazım.

Grubumuzda Çekler 12 puanla lider, İzlanda 9, Hollanda 6 puan ile ilk 3 sırayı oluşturuyor. Bizim de çiçek gibi 4 puanımız var.

Sıradaki maçlarda İzlanda, Kazakistana gidiyor; Çekler içeride Letonyayı alıyor. Yani Çekler yenerse direk Paris biletini alıp gidecek. İzlanda için Kazakistan zor deplasman gözükse de İzlanda takımı kazanamazsa sürpriz olur. Sonuçta 15 ve 12 puan ile ilk 2 sırayı parselleyecekler.

Biz Hollanda'ya kaybettiğimiz an Amsterdam'dan annemizin kucağına düşüyoruz, 3 puan çıkarabilirsek ki bu gayette mümkün, o zaman 7 puan yapıp 5 maç kala herkes ayağını denk alsın diye mesajı veriyoruz. Çünkü devamında Haziran fikstüründe biz Kazaklarla oynarken İzlanda içeride Çekleri ağırlıyor.

Belki milli takımı sevmiyoruz, hatta yenildiğinde umursamıyoruz, hatta ve hatta maçı mı var onu bile bilmiyoruz, sevmediğimiz bazı oyuncular var, hatta Fatih Terimi sevmiyoruz, Yıldırım Demirörenden tiksiniyoruz, hükümete ayar oluyoruz, doğuştan muhalefetiz vs. herşey olabilir. Ama 2016 Haziranı gelince milli takımı orada göremeyince insan diyor ki "ulan biz olsak şöyle olurdu böyle olurdu, ahlar vahlar" o yüzden olaylara karışmadan tatava yapmadan Hollanda'yı yenip kendimizi şaşırtalım.

442 - Harun; Gökhan, Ömer, Serdar, Caner; OzanTufan, Selçuk, Töre, Alper; Çalhanoğlu, Burak

7 Mart 2015 Cumartesi

Kadıköy'de Ilımlı Derbi

Uzun süredir zirvede 3 takımın peşpeşe olduğu bi' şampiyonluk yarışı izlememiştik. Genelde bu 3'lüden birisi erkenden zirve yarışından kopar ve kaos ortamında ligin bitmesini beklerdi. Bugün 12 hafta var ama ne kimse kimseyi bırakıyor kopup gitsin, ne de kendi kopuyor düşüp gitsin. İnatla, ite kaka, öyle böyle derken tahminim 30. haftayı görmesi muhtemel bi' yarış olacak. 

Lider Gaassaray ile 4 puan farkla 3.sıradaki Fenerin 4. yıldız yolundaki kritik maçı için sessiz bi' bekleyiş var. Eskisi gibi abidik gubidik ortam geren, gaz veren açıklamalar yok. Aziz Yıldırım 2 kelime laf etmedi maç ile ilgili ki etse bile karşı tarafta ona cevap verecek tarzda biri yok. Dün İsmail Kartal'ın “rakibin bacakları titreyecek” açıklaması var o da İsmail Kartal olduğu için dikkate alınmadı. Tarihin en ılık 3 derbisinden biri bu maç olabilir. 


Hamza Hamzaoğlu ve İsmail Kartal'ın varlığı kin ve nefretin inkar edildiği ama saha içinde zirve yaptığı bi' derbinin havasını oda sıcaklığına ve 1 atm basınca düşürmeye yetiyor. Bi' miktar da yönetici tafyasının kafa yapısı da önemli. Ha, Aziz Başgan Mahmut Uslu gibi isimler var ama karşıda o toplara girecek kişiler olmadığı için onlarda bulaşmıyorlar. Çok enteresandır herkes işinde gücünde la. 

Saha dışında ki sessiz sakin havayı bırakıp gerçek duyguların dile getirileceği saha içine doğru dalalım.

Sezon başından beri Trabzon maçında dışında 15-20 bin civarı doluluk oranında seyreden Kadıköyde 50bin bilet tükenmiş durumda. Çünkü Fenerliler maçın öneminin farkında. “Yoksa” diyorlar, çünkü biliyorlar bu saatten sonra Ahmet Çakar ile dönüşü olmayan yola girebilirler. 

Saha içine girince ister istemez, oda sıcaklığı atmosfer her şey herkes değişiyor. Ama maçı gerebilecek adamlardan Melo'nun olmaması Fenerin dezavantajı. Çünkü Cüneyt Çakır maç içinde Emre, Volkan gibi isimlerle kendini kaybedebilecek birine kırmızı vermekten hiç çekinmeyecektir. Bu noktada Melo yerine Hamit'in oynaması maçın tansiyonu açısından olumlu, Fenerin gergin ortamda tribünle baskı kurması açısından olumsuz, Gaassarayın top oynama alışkanlığı ve oyun için gerginlikten maçı kaybetme riski açısında olumlu.

Fenerde Emre oynar mı bilmiyorum. Top oynamak için sahaya çıkarsa ki karşısında Hamit ve Selçuk var didişme yaşayacağını sanmıyorum. Bu yüzden Fener için önemli bi karar ve avantaj yaratabilir. İsmail Kartal'ın takımının geride olduğu Akhisar maçında bile Diego'yu almayıp Selçuk Şahin ile devam etmesi için kimse çıkıp da yabancı sınırı falan diye tatava yapmasın. Yarın fener yarıştan düşerse bu Diego çok kelle alır herkes biliyor ama kimse çaktırmıyor. Emre, Topal, Diego 3lüsü ideal bi' kurgu. Ama yabancı sınırını düşününce Alves, Kuyt, Emenike, Sow'u yazınca 1 hakkı kalıyor ve hocanın kafa karışıyor. Hem rakibin ayakları titreyecek diyorsun hem de Diegoyu yanında oturtuyorsun, olmaz öyle. Bu lafın karşılığı böyle olmamalı. Gaassaraya kalırsa Diego'nun oynamaması daha iyi. Çünkü derinde onu karşılayacak ona alan markajı yapacak bi' çapası yok GS'nin. Emre, Meireles, Topal gelsinler, diyordur Hamzahocam. 

Hücumda yaşadığı golcü, gol atamama sorunu için kesinlikle Emenike sol kanatta Sabri karşısında oynamasından yanayım. Sağda Kuyt, ortada Sow olmalı. Çünkü bu derbide hem de bu kritik puan farkının açılma döneminde kaçırılan goller başka kaçan gollere benzemez. 
Bu sezon ilk defa 50bin kişiye oynayacak FB'nin maça nasıl başlayacağı da önemli. Deli gibi önde basıp, klasik 20 dakikada biten GS derbisi mi yapmayı deneyecekler, yoksa “top bizde dursun pas yapalım golü bi' şekilde atarız yeter ki kontrolü vermeyelim” mi diyecekler? 
İsmail Kartal için sezonun sınavı olacak. Kaybederse ki sonunda 4. Yıldız olan bi’ yoldayız, kapanmaz yaralar açılır, Aziz Başgan affetmez. 



















Gaassaray cephesinde Hamzahocamın gelişiyle yakalanan istikrarlı ve ılık bi' hava var. Ancak Kadıköy deplasmanı bugüne kadar oynadığı maçların dışında benzeri olmayan bi' tecrübe olacak. Bu nedenle kadro seçiminde teredütte olduğu mevkiler için seçim yaparken her zaman düşündüğünden farklı şeyler ortaya koymalı. Melonun yokluğunu oyun anlamında arayabilir ama yüksek tansiyonun takım oyununu düşürme ihtimali açısından böylesi daha iyi olabilir. Zaten Hamit'in geçen hafta Bayern Münih günlerinden kalma bi' performans sergilemesi bu hafta ki maç için Melonun yokluğunu dillendirmeyi gerektirmedi.

3-4 maçtır 11'de şans bulan halı saha topçusu olmaktan öteye gidemeyecek bi' adam olan Yasin Öztekin, Kadıköy de sahaya çıkarsa yapacağı tek şey var maçı kazandırmak. Onun dışında sahaya hiç çıkmasın, aksi bi' sonuçta halı sahalara sert bi dönüş yapabilir. Benim görüşüm, Kadıköyde sol tarafta Balta ve Olcan'ın arkalı önlü oynaması. Hatta Olcan-Sneijder bile solda olabilir ki bu durumda çift forvet yapıp Umut'u önde Burak Yılmazı arkada daha verimli kullanmak da mümkün kılınabilir. Hatta Olcan-EmreÇolak bile olur, topa sahip olma pas yapma açısından da avantaj getirir. Yani Yasin Öztekin Gaassaray topçusu değil, hiçbir zaman da olmadı. Aynı şekilde Olcan da öyle ama onun bi' şansı var. Solbek oynarım diye aklına koyar ve çalışırsa Caner Erkine yaklaşan tek solbek olabilir. 

Bazı kadro duyumlarında Bruma’nın yedek soyunacağı falan yazıyor ki bu tam bi' komedi. Bruma bu maçta da şans bulamazsa nerede bulacak? Hele Caner'in hücum etkinliğini kırma fırsatı varken başka birini mesela Olcanı sağ önde oynatmak, ekmeğe yağ sürmekten öte gitmez. 

Maç öncesi ile hiç olmadığı kadar sönük olan Gaassaray-Fener maçı bittiğinde ortalık alev alabilir. Fırtınalar kopabilir. GS kaybederse çok sorun olmaz sadece puan farkı 1'e iner, yoluna bakar. Beraberlikte GS için hiç fena sayılmayacak bi' sonuç olur. Fener inceden demoralize olma kıvamına gelir. Ama 16 yıldan sonra gelecek bi' GS galibiyeti ile puan farkının 7'ye çıkması Aziz Başganın sahanın ortasında oturma eylemini yapması anlamına gelir ki olaylar olaylar. Bu ılık ortamdan eser kalmaz, kar tipi fırtına her şey olabilir, okullar bile tatil olabilir!