7 Eylül 2013 Cumartesi

Dünya Kupasının Terim'i

1993 Akdeniz oyunlarında 15 yıla damga vuracak kadro (Sergen, Hakan Şükür, Arif, Abdullah, Alpay, Emre Aşık, Tugay) ile şampiyonluk yaşayarak uluslararası turnuvalarda adını duyurmaya başlayan Fatih Terim, Euro 96 da 3te "0" çekerek yaşadığı hayal kırıklığını Euro 2008 de "geri dönüşlerin hastasıyız dede" dedirterek yarı final coşkusuna çevirdi, Galatasaray ile Avrupa da tarihe geçecek galibiyetlerin ardından namağlup kazandırdığı UEFA kupası, annemizin liginde kazandığı 6 lig ve bilimum şampiyonluklar serisi, İtalya kariyerinde elde ettiği karizmatik Fiorentina macerasının sonunda 4-0'lık Milan galibiyetiyle gelen İtalya Kupası zaferi ve peşine Milan tecrübesi ile zirve yaparak 25 yıl içinde elit teknik direktörler içinde kendine yer bulan bi' kariyer yarattı. 

Şimdi tek eksiği var Dünya Kupası...Kupa değil sadece orada olsun kafi, hani kız olsun nefes alsın yeter durumu.

Namı diğer grandepunto'yu öven bi' yazım var mıdır hatırlamıyorum ama önemsiz biri olduğum için bu çok da önem arz eden bi' durum değil ama yine de bilin istedim. Evet, hocayı hiç övmem hatta eleştiririm ama adam da kazanmak için yaratılmış bi' bünye var, belki süper bi' taktisyen değil dahi hiç değil ama işte bi' şey oluyor, olmayacak şeylere cesaret ediyor sonra bi' bakmışsın, "anaaaaa" Terim yine kürsüde..

Hoca çok hırslı, çok fazla azimli, yani duvara delecek kadar sıçabilir buna inanırım. Bak 60 yaşına girmiş, o pastayı görünce zaten dedim ki artık Dünya Kupası zamanı gelmiş. 2006 da fırsatı kaçırdı, hem de Almanya'daydı şampiyona kadro da iyiydi falan ama bu sefer, .. bakalım..

2003 yılında "çek bir letonya" diye gittiğimiz play-off kurasında şampiyonaya gidemeyince takımın başına getirilen Ersun Yanal'ın Hakan Şükür kompleksi ile yarattığı tartışma ortamında kurtarıcı olarak takımı play-offlara taşımayı başaran ama İsviçre rezilliği ile 2006 DK'sını evden izlemek zorunda kalan Fatih Terim, Fatili Ulus, grandepunto, imparator...Yine bi' teknik adam oyuncu gerginliği ile başlayan elemelerde kötü sonuçların ardından yeterdemirören federasyonu tarafından kurtarıcı olarak takımın başına geçiçi meçici artık nasıl oluyorsa getirildi. 

Terim olaya "milli takımsa gerisi teferruat" diye bakıyor, öyle ifade ediyor ama benim tahminin aklı fikri dünya kupası havasını solumakta. Hem de Brezilya da düzenlenecek olması nedeniyle karnaval havasının esecek olması nedeniyle daha da istekli olduğunu düşünüyorum. Hatta ve hatta sezon sonunda Galatasaray'a 4. yıldızı taktırıp milli takımı dünya kupasına götürüp es kaza 1-2 tur atlatıp tekrar İtalya yollarına düşebilir diye içimden geçiriyorum. Çünkü Milan'dan gönderildikten sonra o defteri öylece kapatacak bi' kişiliği yok gibi görünüyor. Tam da Allegri'nin eli yeniden zayıflamaya başlamışken ya da İnter'in İtalya'da ki sesi kesilmişken o da olmadı İtalyanlar Burak Yılmaz'ı isterken yanında Selçuk İnan'ı da alırlar belki..


Tabi Abdullah Avcının bıraktığı takımı bu noktadan play-offa taşımak, 2005'te Ersun Yanal'ı bıraktığından çok da farklı değil. 2005'te play-offlara kalmak için mutlak 3 puan alınması gereken bi' Ukrayna deplasmanı vardı ve Tümer'in attığı gol ile 0-1 kazanılıp play-off yolu alınmıştı. Bugün yine aynı kıvamda bi' Romanya deplasmanı var. Romenler, Abdullah Avcı ile 2 maçta 1 puan alabildiğimiz Macaristanı 3-0 ile net bi' şekilde saf dışı bıraktı. Ama Stancu, Marica falan bizi zorlayacak topçular değil. Adam akıllı oynayalım. Mesela Nuri Şahin oynamasın, Selçuk iyileşince Topal ile birlikte orayı toparlasın. Arda'nın ağzının içine bakmayalım, biraz yardımcı olalım yener geliriz, sıkıntı olmaz.

Kadro seçimi ile ilgili olarak bi' şeyler yazmazsam çatlarım. Umarım Emre Belözoğlu'nu kadroya almaz. Hele hele Gaassarayda mecbur kaldığı için oynattığını düşündüğümüz Hamit Altıntop, aman diyim hoca yapma etme. İskeleti oluştur sonra ver fanı gitsin, daya gazı, coşkuyu bunlar başka bi' şeyden anlamıyorlar.

Senin de ihtiyacın var bu turnuvaya inkar etme, halkın da ihtiyacı var yeniden milli takım birlikteliğini yaşamaya..

Onur-Gökhan, Ömer, Semih, İsmail-Topal, Selçuk, Alper-Arda, Burak, Töre

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder