28 Kasım 2014 Cuma

19,5 Trilyon

Engin Baytar, Yiğit Gökoğlan, Emre Çolak, Furkan, Umut Gündoğan, Yasin, Pandev, GökhanZan
1.1 Milyon USD, 1 Milyon TL, 1.5 Milyon TL, 650 Bin Euro, 1.1 Milyon TL, 1 Milyon Euro, 2.4 Milyon Euro, 1.1 Milyon USD

Hiç oynatmadığın, katkı alamadığın, şans vermeyi düşünmediğin, günümüz futbolu ve Galatasaray seviyesi için yeterli olmayan isimlere 1 yılda ödediğin garanti para 19,5 Milyon TL.
Eski para ile söyleyeyim 19,5 trilyon.
Bu isimlere bu paralar verilirken, diğer tarafta işini yapan emekçi 32 kişinin işten çıkarılması mı Galatasaray'ı kurtaracak?

Hamza Hamzaoğlu düzgün ve antipatik olmayan birisi. Şu mali yapı ve hala içeride kaos yaşayan bi' takım olarak elde ki işe yaramayanları temizlemek ve sadece yarım sezonluk kiralık iş yapabilecek forvet transferi ile Mayıs ayını görmek lazım. Bunun dışında ekşın yapmaya gerek yok, ortam da yok.
Eğer hoca elindeki ile yetinip maksimum verimi alabilirse Temmuz'da kampa katılır yoksa 31 Mayıs'ta bu yönetimle gider.
Bi' de unutmadan, imzayı atar atmaz Akhisar'dan bunu alacak şunu alacak diye spekülasyon yapanlara söylüyorum. 1 Akhisarlı bile Galatasaray'a gelmemeli, hoca istememeli.
Bu kadronun başka sorunları var. Birliktelik, maaşlar, oyun planı, iskelet 7-8 isim, kiralık santrafor ve inanç.
Son olarak, Türk teknik direktör olarak 4. yıldıza kulübe kazandırabilirse ki şu an pek mümkün görünmüyor. Eğer yapabilirse tarihe altın harflerle isim yazdırma kulübünün sahibi olabilir.

23 Kişilik Sezon Kadrosu
3-Muslera, Sinan, Eray, Alperen
7-Sabri, Tarık, Chedjou, Semih, Balta, Telles, Koray, Emrecan
6-Melo, Selçuk, Yekta, Hamit, Dzemailli, Veysel, Birhan
4- Bruma, Olcan, Sneijder, Sinan
3-Umut, Burak, KiralıkForvet

11; 4-3-1-2; Mus-Sab,Çed,Sem,Olc-Hamit,Melo,Selç-Sneij-Burak,KF

14 Kasım 2014 Cuma

Ciddiyeti Kazakistan'da Aramak


Kolaya kaçıp 3 milyon verdik 4 tane yedik, keşke 3 daha versek berabere bitirseydik gibi cümleler kurmaya gerek yok. Adamlar bu işi ciddiye aldılar, işin gereğini normal ölçülerinde yaptılar ve bizi gömüp geçtiler. Adamlar samba yaparken biz Brezilya ile oynadığımızın farkında bile değildik.

Grandepuntohocam maçtan sonra çok rahat bi şekilde "daha fazla da yiyebilirdik sorun bu değil, taraftarın bizi yuhalaması asıl sorunumuz" diyerek vizyon konusunda sandığı kadar ilerde olmadığını göstermiş oldu. 

Ben elemelere kağıt üstünde zayıf rakiplere karşı 3 maçta 1 puan alarak başlayan takımın direktörü olsam, 1 aylık aradan sonra Brezilya gibi bi takıma karşı en güçlü ve en iyi oyunumu sergileyeceğim kadroyu çıkarır, bu sezon bi daha bulamayacağım kalabalık önünde biz kötü takım değiliz diyecek topu oynatmak için her türlü motivasyonu ve ciddiyeti sağlarım. 

Çünkü biz yarın Kazakistan'a 5 atacak-şüpheli-takıma değil, Brezilya'dan 4 yiyen ve varlığından bi haber olduğumuz takıma bakarız, huyumuz kurusun bizim bakış açımız bu ve doğru olan da bu. 

Brezilya önünde sahaya çıkan takımdan önce rakibe bakmak lazım. Orta sahalarında Fernandinho ve Luiz gibi ileri geri yapabilen üst düzey çapalar, önlerinde Oscar ve Willian gibi ciğer atmış dalak koymuş tempo ustaları ve işi bitirmek için Neymar gibi bi süperstar ile gol makinesi L.Adriano. 

Bu takıma karşı önce tempoya tempo ile karşılık verecek isimleri bi araya getirmek gerekiyordu. Biz ne yaptık, Türk Pirlo Bilal, felsefik Hamit, milli takıma neden çağrıldığını kendisinin bile bilmediği Mevlüt ile 5 li orta sahanın direncini maç başlamadan kırdık. Sonra Mehmet Topal'ın tek başına rakibi savunup, Arda'nın sihirbaz olduğunu varsayarak Brezilya gibi sambaya koşu temposunu eklemiş bi takım ile başa çıkabileceğimizi sandık ve çok geçmeden adamlar bizi o sandığa gömdü gitti.
 
Böyle bi rakibe karşı çıkması gereken kadro, sakatları ve kadroya çağrılanlar düşünerek şöyle olması gerekiyordu. 

Savunma da ince bi' ayar,
sağ kenarda bu işi bilen Bekir ile Kaan Ayhan, Semih ve Caner. 
Dünya futbolunda orta sahanın sonuca %70 etki ettiğini düşünerek,
Ozan'ın önünde Arda, Ismail'in önüne Olcay,
Orta 3lü de Topal'ın solunda Alper, sağında Ozan ile tempo ve dalak orkestrası
En uçta tek başına Umut ile savunmada 460 olabilen esneklik
 
Bu diziliş ile Brezilya'ya karşı koyup rakibe direnç koyabilir, hiç olmazsa tempolarına tempo ile yanıt verebilir, Fernandinho'nun 50 metreden Neymar'ın önüne top atmasını engelleyebilir vs. vs. yapabilirdik.

Biz ne yaptık, felsefik konuşmaları ile ufkumuzu açan Hamit ile 31 yaşında milli takıma gelen hayatı boyunca tempo yapmamış Bilal ile orta saha savaşına girdik. Bi' de yıllardır Türkiye dışında hiçbir yerde geçerli olmayan bi' yalana inanıp kendi takımında oynamasa da milli takım topçusu diye bi' düzmeceye inandık. Mevlüt sanki Paris SG de Cavani'yi yedekliyormuş gibi St. Etienne de oynamayan adamı sağ kenarda kullanıp Neymar'lı Filipe Luis'li Brezilya kanadına davetiye çıkardık.

Hepsini geçtim, grandepuntohocam benim kadar şu maçı ciddiye alıp, şovun kameralara poz vermek yerine sahada top oynayarak yapıldığını fark etse bugün kimse Brezilya milli takımının her ülkeden aldığı 3 milyon Euronun lafını bile yapmazdı. Futbola aç olduğumuz, kavga dövüşten sıkıldığımız şu günlerde oyuna dair bi' ışık görürdük belki ama o fırsatı da kaçırdık.

7 Kasım 2014 Cuma

Milli Takım Brezilya ve Kazakistan Kadrosu


Kaleciler

Nihat Mersin
Harun Bursa
Volkan FB 

Defans 
Caner, Gökhan, Bekir FB
Semih GS
Ömer Leverkusen
Ersan, İsmail BJK
Şener Bursa
Kaan Ayhan Schalke

Orta Saha
Topal, Alper FB
Olcay, Oğuzhan BJK 
Ozan Tufan, Volkan Şen Bursa
Hakan Çalhanoğlu Leverkusen 
Arda Turan Atletico 
Bilal Akhisar

Forvet
Muhammet Gaziantep
Umut GS
Semih Başakşehir
Adem Kasımpaşa 

4 stoper, 2sağ 2sol olmak üzere 4 kanat beki, 3 ön orta saha oyuncusu, her iki kanat için 4 tane hücumcu orta saha, forvet arkası için 2 tane oyun açıcı ve 4 farklı özellikte forvet-golcü, duvar, presmen, yancı. 

Kadro açıklamak, oyuncu seçmek, ilk 11 yapmak, taktik konuşmak vs çok zevkli ve riskli konular. 

Son 3 maçta alınan 1 puan ve umut vermeyen oyunların üstüne Töre-Çalhanoğlu olayları ile Türkiye'de futbol kaos zirvesine ulaştı. 

Bende buna göre Töre'yi almadım kadroya yerine Ömer ve Hakan'ı yazdım. Olayın tam detayını bilmiyoruz. Belki de 3 isim aynı anda kadroya gelecek ki bu daha iyi olur. 

Galatasaray'da yaşanan kaostan sonra formsuzluğunu koruyan Burak ve Selçuk'u da almadım ki buna kimse niye almadın diye sormaz. 

Volkan Babacan yerine hak eden Mersin kalecisi Nihat Şahin, yine 4,750,000€'lık fiyasko olma yolunda ilerleyen Tarık Çamdal yerine sezona iyi giren ve iyi devam eden Bursalı Şenol, halısahacı Olcan yerine bu sezon hırsı ile yeteneğini Şenol Güneş'in kanatları altında bi' araya getiren Volkan Şen. Belki 3'ü de 11 başlamayacak ama hak ettikleri kadroda olmamaları için bi' sebep yok. Mesela Ahmet İlhan çağrılırken Volkan Şen'in olmaması ayıp. 

24 kişilik kadro Kazakistan'ı içeride dışarıda yenebilecek kapasitede, Brezilya maçı zaten hazırlık maçı yenersin yenilirsin çok fark etmez, önemli olan oyun istikrarı, tempoyu 70-80 dakikalara çıkarabilmek vs. 


Kadro bu 24 kişi olacak şekilde açıklansın ve ilk 11 yazdığım gibi çıksın kimsenin sesi çıkmaz. Hocamın inadı bırakıp kazanmaya odaklanıp seçimlerini ona göre yapması gerek. Form durumu, sezon başından bu yana gelinen nokta ve motivasyona bakılırsa seçimler bu şekilde olması gerekiyor. Bekir ve Muhammet konusunda atlayacak sazanlar olabilir. Bekir'in kendini nasıl geliştirdiğini ve ligde ki motivasyonu yüksek performansını göremiyorsanız o sizin sorununuz. Kazakistan gibi bi' takıma karşı yarı sahaya hapsedilmiş bi' maçta alternatif forvetler içinde son vuruşu iyi olan biri gerekiyor. Bunun şu anda karşılığı Muhammet "18 içinde affetmez" Demir. Ligde 4 golü var. Oynarsa, Kazakistan'a da 2 golü var. Ayrıca grandepuntohocam Olcay'ı solda oynatmak için Arda'yı forvet arkası veya sağ kanatta kullanmaya kalkarsa takım yine tıkanabilir. Bırakalım rahat ettiği, yürüyerek adam eksilttiği yerde dursun. Zaten bu maçta Olcay'a ihtiyacın yok, ver Alper'e inisiyatifi yaslan arkana gerilme bu kadar. 

4 Kasım 2014 Salı

Kaos Yolu:4mund

        Mart 2000, Ali Sami Yen Cehennemine dönen Westfalenpark

Şampiyonlar liginde 90'lı yılların başından acı kesitler sunan bi' gaassaray takımı izliyoruz. Avrupa kupaları bile gaassarayın bu halinden rahatsız. 90'lı yıllarda ki şerefli mağlubiyetlerin bile anlamı varken bugün üst üste alınan skorların mantık sınırlarını zorlaması keşke 10 tane yeseydik de bu kadar canımız sıkılmasaydı dedirtiyor. İddaa bile rakibe 1.10 veriyor be, verdiğine bin pişman etmek için bile çıkıp oynanır şu maç!

Eski adıyla Westfallen stadında 2 büyük zafer var, biri tarihe geçecek yürüyüşün başında UEFA kupası 4. tur ilk maçında Hagi ve Hakan Şükür'le sus pus yaptığımız maç, diğeri olaylar nedeniyle Almanya'ya alınan maçta Juventus'u devirdiğimiz maç. O günlerden rakibe 1.10 ganyan verdirdiğimiz günlere geldik.

Ligde farkında olmadan Fenerbahçe ile birlikte zirveyi paylaşan Avrupa'da rakiplerin gücünü bile bile 4er 4er yemekten hiç çekinmeyen bi takım ve teknik kadro var. 8 lig, 3 Avrupa, 1 süper kupa toplamda 12 maç boyunca denemediği taktik kalmayan Prandelli hocam, bakalım şapkadan ne çıkaracak sabırsızlık ve Sabrisizlik ile bekliyorum!

Hocamın son Kasımpaşa maçında Sneijderin yedek bırakması ve bunu teknik nedenlere bağlaması, kulübede ki hakimiyetinin Albayrak-Dürüst ikilisine geçtiğini işaret ediyor. En azından medyada öyle bi ön yargı-bakış açısı çoktan oluştu. Hatta Kasımpaşa kadrosunu Albayrak'ın yaptığını Sneijderin bu yüzden yedek kaldığı dilden dile dolanıyor. Böyle bi ortamda, hocanın kuklaya döndüğü iddia edilen yerde maçla ilgili teknik yorum yapmak havada kalacak ama olsun.

Almanya'dan galibiyetle dönmek gruptan çıkarmayacak ama iyi oyunla gelecek beraberlik bile takımın özgüvenini arttıracak ve UEFA'ya gitmek için açık kapı bırakacak. Kasımpaşa maçının 2. yarısında birlikte mücadele eden takımın, mücadele ve oyun istikrarını yakalaması için, kaotik ortama rağmen gelinen lig zirvesine tutunmak için, üst üste 2 deplasmanda-Dortmund+Karabük- dağılmadan milli maç arasına gitmesi gerekiyor. 

Biz böyle düşünüyoruz ama Prandelli hocam 12 resmi maçtan sonra yine deneme mi yapacak yoksa doğru yolu bulup ayakları yere basan bi diziliş mi çıkaracak, bu tüm konuşmaların gidişatını değiştirir. Bu sırada 3 şampiyonlar ligi maçında 11 başlayan Pandev Dortmund uçağında yer almıyor. Bunu iyi şeylerin başlangıcı için pozitif bi gelişme olarak görüyorum. Çünkü şampiyonlar ligi gibi önce mücadelenin ön planda olduğu bi arenada, ne mücadele ne de kalite farkı yaratabilen Pandev'in 3 maç 11 başlayıp takımı 10 kişi bırakması açıklanabilir bi durum değildi, isabet olmuş. 

Ilk maçta rakipten 10 km daha az koşarak adam başı 1 kmye tekabül eden farkın 4 golde kalmasına herkes sevinmeli. Pandev'in ilk maçta 9km koştuğu kanat beklerinin 7-8 km aralığında kaldığı düşünülürse bu maçta rakibi karşılama ve tempoya tempo ile yanıt vermenin öncelikli iş olması gerekiyor. Melo'nun iyileşmesi orta alan kavgasında önemli etken ama sezon başından beri kanat zaafiyeti yaşayan kadronun arkalı önlü seçimleri merak uyandırıyor.

Sabri'nin yokluğunda sağbekte Tarık solda Telles yer alacak. Ne ters kademe ne de kanat savunması bu iki isimde yok ya da biz hala göremedik. Bunlara ek olarak Tarık'ın önünde tribal modlarda gezen Olcan başlarsa hocam yine fanteziye kaçtı diyeceğiz. Ters tarafta da Tellesin önünde Sneijder çıkarsa çayı demle çekirdeği hazırla getir cinneti. 

Benim öngörüm savunması Tarık'tan iyi dediğimiz Veysel ile önünde Hamiti başlatmak. Sol tarafta Balta ile Sneijderin arkalı önlü göründüğü ama savunmada orta sahayı beşleyen Umutun yer aldığı sol taraf bekliyorum. Çünkü Umut hücumda pres devamlılığını sağlayacak savunmada Dortmund bekini kovalayacak nefese sahip. 

Bu kadro ligde de böyle oynaması gerektiği için iddianın sıfıra indiği bi turnuvada en azından oyun birlikteliğini sağlamak için değişime gitmeden Kasımpaşa 2. yarısının kaldığı yerden devam etmesi gerekiyor. Çünkü geriye yaslanıp savunma yapmak Gaassaray kültüründe yok, olsa bile kadronun bunu yapma kabiliyeti yok. 

Önde baskı yapıp gelebilecek şok bi gol ile takım direncinin arttığı, 20 dakikada afra tafralara girmediğimiz bi maç olsun. Hiç mümkün görünmüyor ama 0-0 ve iyi oyun, motivasyonu yükselmiş bi takım dönsün istiyoruz artık yeter lan, çıkalım şu kaostan artık!

1 Kasım 2014 Cumartesi

Koşan vs Koşturan

İngilizlerin yıllardır NBA'de uygulanan "aldığı nefese kadar istatistik" olayına el atmasıyla futbolda ortaya çıkan possession, chance created, tackles, pass accuracy terimleri, olayın "1 topun peşinde koşan 22 adam" cümlesinden sıyrılmasını sağladı. Türkiye liginde bu terimler olayın rengini değiştirdi mi dersen, tabi ki hayır. Biz yine kaostan, karambolden, tahrikten hoşlanıyor magazin peşinde koşmaya devam ediyoruz.

Bu gavur icadı terimlerin ülkemizde ki telif hakları sahibi herkesin bilgisayarı ile tanıdığı Ersun Yanal. Daha sonra Aykut Kocaman'dan bu terimleri içeren cümleleri duymuştuk. Şu sıralar Şenol Güneş ve Bilic bu yolda ciddi olarak hem kafada hem sahada uygulama aşamasında bu işin peşinde gibiler. Zaten ligde ciddi anlamda bi' şeyler yapmaya çalışan takımlar içinde Beşiktaş ve Bursa bence başı çekiyor. Bursa'da Beşiktaş'ın kazandığı maçta Bursa nefis tempo yapıp golü atamamıştı, devamında ortaya çıkan sonuçlar bu işin tesadüf olmadığını gösterdi. Son 3 maçta 10 gol atıp 7 puan aldılar.


Possession vs Distance Covered

Tempo yapmak için koşmak ama adam akıllı bilerek koşmak ve topu da o ayarda koşturmak gerekiyor. Top koşturmayı iyi yapan şu an için en iyi Fenerbahçe görünüyor. Emre her ne kadar saha içinde çirkeflikleri ile ön plana çıksa da oynadığı süre içinde Türkiyenin en etkili orta saha oyuncusu 2+2=4 tatava yapma kabul et geç. Topu koşturan çok ciddi bi' orta saha var, Emre, Meireles ve Topal. Bunlara dahil olan Caner ve Gökhan ikilisi var. Fenerbahçe bence kağıt üstünde hala ligin favorisi. Ama karşı tarafta koşma işini ciddi ciddi felsefe haline getirip takım halinde yapan ve rakibe bunu hissettirerek tempo ile maç kazanan bi' Beşiktaş takımı var.

Fenerin possession ve pas accuracy de Aykut Kocaman'dan bugünlere gelen üstünlüğü, Beşiktaş'ın tackles ve distance coveredları karşısında ne yapacak kim kimi kıracak göreceğiz. Hafta içi ve lig başından bu yana olan kaotik ve magazinsel olayları bi' kenara bırakırsak Türkiye şartlarının üzerinde bi' maç olacak gibi görünüyor.

Maçın Olimpiyatta olması hava şartları açısında oyun kalitesini düşürebilir. Yağmur, rüzgar vs. durumlarda saha zemini etkilenmeye müsait. Aksi taktirde şampiyonlar ligi olmasa da ŞL playoff elemesi ayarında bi' maç olacak.



Planlar Planlar

Fenerbahçe oyuna hükmeden, topun ağırlıklı kendisinde olduğu, zaman zaman bal yapmayan arı kıvamında misal GS maçının ilk yarısı gibi ama çoğunlukla possessionu elinde tutan chance created üzerinden yürüyen bi kadro. Beşiktaş hem possessionu hem de distance covered olayını bi' arada yapmaya çalıştığı için şu anda en etkili görünen takım. Türkiye'de daha önce Galatasaray'ın efsane kadrosunun her şeyi tam anlamıyla yaptığını yapmak isteyen bi' takım var ama o kıvama gelmeleri için fırıncılığı Türkiye getiren 3 kişilik ekibi bulup onların elinden 1 fırın ekmek yemeleri gerekiyor. Yine de Beşiktaş'ı yolu doğru yol. Bu birlikte koşma ve possessionu aynı anda elinde tutma olayına kalite eklendiği zaman başka bi' takım olunuyor zaten o da çok ciddi profesyonellik gerektiren bi' olay. Mesela  Mourinho'nun Chelsea'si şu an anlaşılması en kolay örnek. Bayern Münih de var diyenler olabilir ama onu anlamak bi' yana anlatmak bi' yana, girmeyin o topa.

Kilitler, Anahtarlar, Neler, Nereler, Kimler? 

Orta saha üstünlüğünü oyun genelinde elinde tutacak takım, saçma sapan savunma hataları yapmazsa maçı almaya daha yakın taraf olacak. Bu açıdan bakarsak, Topal-Emre-Meireles 3lüsünün karşısında Atiba-Veli-Oğuzhan karşılaması sezonun geri kalanın için önemli bi' sınav verecekler. Özellikle Oğuzhan'ın rakibi karşılamada ki pres gücü ve tackles'ı dengeyi bozmak için en önemli aday. Eğer Oğuzhan orta sahada Casper'ı oynarsa possession üstünlüğünü eline alan Fener orta sahası maçı da kendilerine getirmekte zorlanmazlar. Beşiktaş tarafında Oğuzhan'ın halvegidişi etkenlerden biri olacak.

Fener tarafında hücum üçlüsünün sol tarafında halı sahanın top oynamayı bilen, klas ama kilo fazlası olan abisi kıvamındaki Sow'un yerine dikine oynamayı seven ve takımı bal yapmayan arılıktan çıkarmaya en müsait isim olan Alper'in 11 başlaması ciddi anlamda Beşiktaş'ı zora sokacaktır. Alper birebirde bi' anda adam eksiltecek sahadaki ender adamlardan, karşısında tek hamleli bi' Necip olursa kırmızı karta kadar gidecek bi' yol var ki Alper'in arkasında da Caner gibi bi' hücum beki var. Beşiktaş'ın sağ kanadı, Fenerin sol kanadı maçın gidişatı etki edecek 1. etken olarak görünüyor.

Mesela Töre yerine oynayacak Kerim Frei'ın hücumda Caner'e karşı göstereceği performans, Caner'in hücuma katkı vermedeki payını nasıl etkileyecek bunlar hep oyun içi dengeleri etkiler. Kerim hücumda etkili olup Caner'i çıkarmazsa Törenin yokluğu telaffuz edilmez.

Herkesin ezberinde olan bi' şey var; Beşiktaş-Fener maçları hep zevkli geçer, gollü geçer, iyi olur. Evet doğru gollü, zevkli olur. Bu defa bende o ümitli olanlara katılıyorum, ligin üstünde bi' maç olacak gollü ve zevkli olmasının yanında tempo ve terimler anlamlı hale gelecek diyorum. Ha, stres alt seviyede çünkü bi' Fener-Gaassaray nefreti yok, bu da oyuna etki ediyor. Bu çok normal.

Herşeyi bi' kenara bırakıp maçın berabere bitmesi halinde dünyada yılın kaosunu yaşayan Gaassarayın lig lideri olarak haftayı kapatacağı gerçeğini bilmek de hiçbir koşu mesafesinde tadına varılamayacak acılar barındırıyor.