31 Mayıs 2012 Perşembe

Euro 2012 // İngiltere vs Fransa:Hüsran Belediyesi

İngilizler her turnuvada mükemmel seyirci desteği ile var olmaktan başka ne işe yarıyorlar hiç bilmiyorum. 1998 de Michael Owen'ın efsaneleştiği Arjantin maçı ve Beckham'ın Kolombiya'ya attığı frikik golü ile hafızamda ki ingiltere dosyasını açmış olmamla birlikte ingilizlerden hiçbir başarı göremedim. Her turnuvada ultra favori olarak gelip peşine dıt dıt dıtdıtdıt dıt dıt dıtdıt England tezahüratının ötesine geçemediklerine şahit oldum. Bu sefer ultra sürprizci olarak geliyorlar. Artık favori değiller çünkü önlerinde İspanya, Hollanda ve Almanya gibi çok üstün 3 takım var. Zaten kaptan Gerrard da o totemden yola çıkmış ve "bu defa favori değiliz, üzerimizde baskı yok daha iyi sonuçlar alabiliriz" demiş.

Fransız milli takımı ise Zidane varken Zidane yokken olarak 2 ye ayrılıyor. Zidane'ın nasıl komple bi' yetenek olduğunu bugün bi' daha ortaya koyan bu ayrılma fransız milli takımı ile somut bi' örnek olarak önümüze koyuldu. Zidane ile DK ve Avrupa Şampiyonu olan fransızlar 2006 da Zidane'ın Materazziye kafayı koyması ile dünyaya küstüler desek yalan olmaz. Aslında Zidane o kafayı Materazziye değil de bilmem kaç milyonluk fransız halkına koymuş bunu da şimdi idrak ettik. Çünkü takım o günden bu yana belini doğrultamadı. Elemelerden işkence usulleriyle, hakem yardımlarıyla gruptan çıkmalar, son DK da ki rezil rüsva takım derken arada bi' akıllara gelen 2008 de ki 0-0'lık  Romanya maçı midemizin bulanmasına bile sebep oldu. Bence Laurent Blanc da herşeyin farkında ve hiç çaktırmıyor. Bak mesela takımın ne kadar kötü durumda olduğuna bi' somut örnek daha vereyim. Zidane dan sonra takımı sürükleyecek adam olarak lanse edilen-ki ben hiç bi' zaman böyle bi' iddia da bulunmadım- Gourcuff Euro 2012 kadrosunun dışında kaldı. Şimdi herşey daha net anlaşılıyor sanırım.

D grubunda ev sahibi Ukrayna ve benim her zaman desteklediğim takımlardan biri olan İsveç ile Fransa ve İngiltere bence son derece eşit güçlerin bir araya geldiği birlikteliği yansıtacaklar. Öncelikle dileğim saçma sapan 0-0'lık maçlar olmaması ve ardından İsveç'in Elmander ve o mükemmel forması ile gruptan çıkması olacak.

İngilizlerde son dakika da Lampard'ın sakatlığı sebebiyle kadrodan çıkartılmasıyla kadroya davet edilen Liverpool da neden oynadığının kendisinin bile bilmediği Jordan Henderson ingilizlerin takım kapasitesini ve hedeflerini ortaya koyuyor. Hemen bi' örnek verecek olursak, İspanya da kadroya alınmayan Thiago Alcantara, İker Muniain gibi adamlar İngiltere de 11 başlar, hatta Fransa milli takımında biri TD lük yaparken diğeri federasyon başkanı bile olur. O yüzden de İspanya Torres gibi ultra formsuz ve moralsiz bi' forvet oyuncusuna rağmen yine favori başlıyor.

Her neyse ben Fransa ve İngilterenin el ele çıkamayacağından adım gibi eminim. Haa  gruptan kim çıkar diyorsan. Gönlümden geçen tabi ki İsveç ama arkasına kimi alır onu Elmander'e soracaksın. Rooney-Gerrard ikilisine ilave olarak ingilizlerin 4-4-2'sinde bu ikilinin yanında kimlerin oynayacağı ve göstereceği performans ingilizlerin kaderini belirler ki bence Scott Parker ve Ashley Young ya da Defoe oynamalı. Ama bu isimler ingilizleri gruptan çeyrek finale atsa bile bi' üst seviyeye taşıyamazlar bu da sadece benim değil tüm ada halkının düşüncesi. Hangi ada la bu Survivor adası mı diyenler var, Acununuzdan bulun diyorum.

Aynı şekilde Fransa milli takımında Nasri, Ribery ve Benzema ile bu 3lüye ek olarak orta alanda yer alması muhtemel isimlerden M'Vila ve Cabaye'nin ortaya koyacağı performans tur atlamalarında belirleyeci olacak. Ama Ribery'nin milli maçlarda ki ezik futbolunu bu turnuva da pozitif ve ezici bi oyuna döndürüp döndüremeyeceğini de göreceğiz.

Son olarak Fransa mı İngiltere mi olum lafı uzatma birini seç işte ne bu bıdı bıdı anlatıp duruyorsun diyorsan ki dedin gördüm. Benim net bu diyeceğim bi' durum yok. Nasri, Benzema, Cabaye, M'Vila için Fransa derim. Gerrard için İngiltere derim. Lloris, Malouda için Fransa demem. Ashley Cole'u görünce maçı bile izlemem. Ancak kadro olarak Fransızlar daha iyi gibi görünüyor gözüme ama gönül bu aka da boka da diye bi söz var.

Yalnız adından mıdır futbol sevgimden midir bilmem Fransa-İngiltere yazısı bile beni ekran başına oturtmak için yeterli sebep işte muhtemel pardon gönlümden geçen 11'ler...


28 Mayıs 2012 Pazartesi

Euro 2012 // Portekiz: Ronaldo'nun Testi

Hep derler ya çok iyi topçu ama araya bi' dünya kupası sıkıştırması lazım. Bak Pele'ye, Maradona'ya ona buna hep DK kaldırmışlardır. Peki kim bu lafları edenler? garibim türk futbolunun zamanında milli maçlarda 5' ten aşağı yememiş kadrolarını oluşturan ama bugün oynasam Barcada Realde oynardım diyen armutsporlular. Araya bi' DK sıkıştırma olayını hiç anlamıyorum. Bu kafa yapısından kurtulmamız gerek. Bak şimdi...

Ulan Johan Cruyff hiç dünya kupası kaldıramadı, aynı şekilde George Best Kuzey İrlandalıydı ve öyle bi' ihtimal hiç akıllara bile gelmedi ama bizim için Cruyff ve Best'in yeri Pele'den daha özeldir. Cruyff total futbol akımının temsilcisi, Best ise karı-kız zaafiyetine rağmen mahallenin hem yağuşuklusu hem de en yeteneklisidir. 

Şimdi bu olayların tamamını en azılı Messicilerden biri olmama rağmen Ronaldoya bağlamak istiyorum. Ronaldo'nun da hiç DK olmayacak, inanılmaz başarılar kazanacak, kaldırmadığı lig, avrupa kupası, kırmadığı gol rekoru kalmayacak ama siz DK yok diye buna "tırt bi' adamdı DK bile yok la" mı diyeceksiniz?
Ronaldo inanılmaz geçen bi' RM sezonunun ardından Euro 2012' de çılgınların grubunda Almanya ve Hollanda'dan birini al aşağı edip çeyrek final kapısını açmaya çalışacak. Portekiz milli takımında Fernandesin olmaması nedeniyle bi' küskünlüğüm olsa da bizim Figocu Eyüp'ün gönlü olsun diye ve artık başarılı olsunlar diye destekliyorum. Turnuva genelinde desteklemesemde lanet olasıca kahrolası pislik Almanların olduğu grupta Hollanda ve Portekiz'in el ele çıktığını görmek benim için yeterli olacaktır. Sonrasında zaten İspanya hepsini dizine kadar indirecek.

Portekiz'in Figo, Pinto kardeşler, Nuno Gomes, Couto, Rui Costa, Asta Vista falan filanlı en cillop takımından sonra bugünkü Ronaldo'lu takım bundan sonraki 100 yıl içinde bir insanlık mucizesi olmazsa en iyi kadrodur diye düşünüyorum. Ama genel anlamda Portekizliler her turnuvada güzel kadrolarla gelselerde takım görüntüsü veremedikleri için başarısız olmuşlardır. Bi' diğer neden ise büyük takım ağırlığının sadece esame listesinde kalmasından kaynaklanıyor. Misal kahrolası pislik almanlar kadroları vasat olsa bile bi' bakıyorsun 3-0 yapmış, Klose takla atarak golü kutluyor. Evet sayın seyirciler gülmeyin biz bu filmi 2002 DK dan beri izliyoruz. Sene oldu 2012 hala aynı film, demek ki çok tutuldu devamını çektiler. Sonuçta beyin de bedava saçmalamakta bedava..

Aslında Nani ve Ronaldo'nun milli takımdaki vasat oyunlarını düşününce Portekizin başında Ferguson olsaydı nasıl bi takım çehresi oluşurdu merak etmiyor değilim. Misal Bosingwa-Pepe-BrunoAlves-Coentrao 4lüsü kağıt üzerinde fevkalede güçlü bi' savunma gibi duruyor. Özellikle beklerin hücumcu olmasının yanında Bosingwanın CL ile kendine gelen güveni, Coentrao'nun Mourinho'ya "bak işte ben buyum bırak artık bu Marcelo ayaklarını" diyebileceği bi' ortamı düşününce umutlanmıyor değilim. Ama o Klose var ya, bi' de o kaleciden seken toplar, ahhh ahhh hep onların yüzünden panpa yoksa bi bok yok bu almanlarda...


Aslında portekiz'in takım olamamasının yanında 2. büyük problemi hiç bi' zaman adam akıllı bi' 9 numarasının olmamasından da kaynaklanıyor. Fiii tarihinden beri bak, Pauleta dışında-onun yeri ve son vuruşu aklımızda-var mı adam akıllı bi' 9 numara? Nuno Gomes ve Almeida diyen beşiktaşlı iyimser panpalar var ama maalesef yarışmamızın kazananı 07 Ariza Makukula dermişim. İşte espriyi yapacak kadar kötü bi' merkez hücum oyuncusu rotasyonu var. Eeee o zaman Ronaldo napsın arkadaş? Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan? Yok lan o söz başka bi' yerdeydi sanırım. Neyse takıl işte...

Son maçta yine hücumda Postiga ile başlayan Bento'nun Portekizi Postiga dışındaki hücum silahları çok çılgın olmasına rağmen Makedonya ile golsüz berabere kaldı. Şimdi hazırlık maçı bu olur böyle deyip geçebiliriz ama Ronaldo'lu Quaresma'lı bi' hücum hattının arkasında Meireles, Moutinho gibi adamlarla birlikte Postiga beceriksizine rağmen Makedonya'ya gol atamadan maçı bitirmesi yukarıda da dediğim gibi isimlerin yan yana getirip kağıt üstüne yazmayla büyük takım olmuyor. O zaman yazıyı şu toteme bağlayarak ve devam ettirerek sonlandırıyorum. Bu Portekizden bişey olmaz arkadaş en büyük İrina Shayk !!

22 Mayıs 2012 Salı

Euro 2012: Hollanda // Bana Kaderimin Bi' Oyunu mu bu?

Hollanda milli takımına dair ilk hatırladığım kareler 96 Avrupa Şampiyonasından bulanık bi' 4 numaralı Seedorf forması ve ardından 98 dünya kupasında Dennis Bergkamp adlı futbol sanatçısının Arjantin ağlarına gönderdiği çılgın ayak dışı plasesi ve Patrick Kluivert'ın enfes golcülüğü ile yarı finale kadar uzanan ancak "gerçek Ronaldo'nun" büyüklüğüne takılıp dünya 3.lüğüne razı olan Surinam sömürgesi ile var olan portakallar. 

Hollanda'nın kaderinin iyi olmadığı kesin. 74 ve 78 dünya kupası finallerini kaybetmeleri, 98 de Ronaldo engeline takılmaları, 2000' de tarifi olmayan bi' İtalya mağlubiyeti yaşamaları derken son olarak 2010 da ki belki de en adil olanı hatta hiç üzülmedikleri ama 3. kez finalde kaybetmenin verdiği burukluğu yaşamaları. Baktığın zaman bu resimden güzel bi' drama çıkar, ama sonucunda alacağı ödül Altın Portakal dan öteye gitmez fazla heveslenmemek lazım. Zaten siz sormadan ben söyleyim Bekir abimiz de Hollanda sempatizanı her zaman güzelliklerin peşinde olup, kaybedenlerin yanında olmuş, isyan etmenin faydası yok kaderin böyle demiş, başını eğip usul usul yolunu almıştır.

İtalya sempatime rağmen ben bile 2000 yarı finalinde Hollanda'nın oynadığı bugünün enfes Barcelona'sına benzer oyunun karşılığının yarı finalde elenmek olduğuna üzülmüştüm. Belki de Chelsea'nin bugünkü şampiyonluğunun habercisi o günkü İtalya galibiyetiydi. Neyse artık present continuous tense dönme zamanı...

Hollanda milli takımı zamanında Rinus Michels'in Cruyff merkezli taktiksel dehası olan 4-3-3'ü ile dünya üzerinde sempati toplayan ve en son 2000 avrupa şampiyonasındaki yarı final maçında sahada gördüğümüz olan mirası artık sahaya yansıtmıyor. Çünkü o dillere destan 4-3-3' ü oynayabilecek yapıda oyuncuları yok. Tam tersine sert, savunmacı, uzaktan vuran, hızlı çıkan 4-5-1'in dünya üzerindeki yeni milli takım temsilcisi desek yalan olmaz. Robben gibi hızlı hücuma çıkabilen, Huntelaar ve RvP gibi bitiriciliğe sahip, Sneijder gibi her maçta uzaktan 10 şutu olan, De Jong gibi odunlar odunu kazmalar kazması bi' çapaya sahip olan hücum kalitesi yüksek ama kontrollü oyunu benimseyen, rengine, taraftarının güzelliğine ayıp eden bi' takım. 

4-5-1 dedik ama Robben, Huntelaar, RvP, Van Der Vaart, Sneijder, Van Bommel 6'lısını yazınca nasıl kim kesik yiyecek, nasıl 11 ile çıkacaklar diye de merak etmiyor değilim. Tabi burada oyun stratejisi gruplardan takımın gelişi ve saha içindeki uyum da önemli. O zaman ortaya nasıl bi' salata çıkıyor bi' görelim.


Benim gönlümden geçen 11 yukarıda ki gibi şekillendi. Aslında gönlümden geçen demek biraz yalnız kaldı. Bu diziliş Hollanda adını görünce hepimizin sahada görmek istediği bi' oyun anlayışını yansıtan bi' duruş. Ama Marjvik'in-doğru mu yazdım bilmiyorum- bu şekilde sahaya çıkmayacağını daha dün hollanda sömürgesi altına giren yeni doğan Surinamlı garip çocuklar bile biliyorlar. Dolayısıyla fantezi yapmaya gerek yok. Hepimiz biliyoruz ki Marjvik kadroyu yazarken en başa Nigel De Jong adlı futbolcu diyeceğim diğerlerine büyük terbiyesizlik olacak Kemalletin Şentürk'ü bile alınıp darılacak duruma getiren adamı yazıyor. Dolayısıyla total futbol falan diyerek komik duruma düşmeye gerek yok. 

Hollanda'nın Marjvik den bağımsız en güzel yanı, Almanya ve Portekiz ile aynı grupta olması ve lanet olası Almanların o turnuva şanslarına rağmen gruptan çıkamamalarını sağlamaları ihtimali olacak. Umarım Hollanda bunu başarıp Almanları şapa oturtmayı başarır diyeceğim ama ben bile inanmıyorum galiba çünkü 4-1'lik bi' Almanya galibiyeti görüyorum, aaa bak Klose yine atmış, Mesut asist yapmış. 

Sessizce dağılalım ve rüyamızda totalleşelim belki üstümüzden bi' Cruyff geçer. 

14 Mayıs 2012 Pazartesi

4 Fenerli, 1 ben, 1'de Çocuk:Karanlıkta Kupa

Yeşilköy'de denize nazır, Florya'mıza 5 dakika mesafede Maranta Gusto da sarı-kırmızı ağırlıklı ama sarı-lacivertin de azımsanmayacak-kızları yeterliydi-parıltısının içinde, hafif deniz esintisine sırtımızı verip boynumuza yazlık atkılarımızı takarak 6 kişilik özel dev ekranımızın karşısına kurulduk. 4 hasta fenerli ama hepsi de maçtan önce mütevaziler, totemsel gaassaray bizi yener hareketleri içindeler, 1 de çocuk var ama o daha bu taktikleri öğrenememiş derken cevabım hiç gecikmeden geliyor, "Sarıyer ile oynasak bu kadar rahat olmazdım". Her ne feşmekan polinomuysa, masamız maalesef donatılmamış olsa da keyifler kımıl kımıl ruffles paketi kıvamında ve maç öncesi  fenerli gaassaraylı herkes kendinden emin. Bende eminim çünkü Sarıyer'in martıları her zaman zorlamıştır bizi ve zorlayacaktır da. Sonuçta Martı la bu sağı solu belli olmaz, öyle angry birds'e falan benzemez.

Dedim ve dediğim de çıktı. Fenerin son maçı kazanınca şampiyon olacak olmasının verdiği gaz ile şuursuzca saldırmasının dışında 98 dakika boyunca gürültüsü ve tansiyonu her zaman ki gibi baskın ancak futbol yönünden baskının hiç olmadığı bi' maç izledik. Olayın böyle gelişmesinde bizim de akıllı oynamamızın da payı yok değil. Ali Sami Yen de ki ilk maçta 1-1 den sonra üstüne yatacağımız yerde ailece hücum edip maçı kaybetmenin verdiği acıdan dolayı çıkarılan dersten olacak ki çok kontrollü bi' oyun sergiledik. Tabi bu oyun 10 gün önce "kınada kız tarafı oynar" muhabbeti yapan hatta çirkinleşip iğrençleşen fenerlilere göre korkak oynamak, 90 dakika defans yapmak vs gibi kelimeler kullanmalarına neden oldu. Biz 1 puanın yeteceği bi' maçta beraberliğe yatarız bu normal ama 5 puan gerideyken götün götün kalenin önüne otobüs çekmek pek normal bi' oyun değil. Neyse bunun tartışmasını yapmayacağım, yoksa kendimi bi' anda Ünal Aysal vs Nihat Özdemir, Sabri vs Volkan, Melo vs Topuz gibi saçma sapan muhabbetlerin içinde bulmak istemiyorum.


Sonuçta saçma sapan futbolla gram alakası olmayan bi' sezonu geride bıraktık. Önümüzdeki sezon için ilk dileğim Aziz Yıldırım'ın içerden bi' an önce-mümkünse yarın-çıkması ve kulübün başına geçmesi, ardından adam akıllı yöneticilerin olduğu biraz daha futbolun ve taktiksel mücadelenin ön planda olduğu ve ve ve yine son haftaya kalan bi' şampiyonluk mücadelesinin olacağı nefis klas birkaç iyi sezon diliyorum.

Lafı uzatmanın manası yok. Maç öncesi bu tür maçlardan önce konuşmanın bi' anlamı yok dedim, yine diyorum bu tür maçlardan sonra da konuşmanın bi' anlamı yok. Anlamayanlar için demem o ki ya da türkçe meali;

Karanlıkta koyduk mu?

Diye bitirsem yukarıda yazdıklarım ne kadar boş olurdu dimi? Ben öyle bi' liseli ergen miyim hiç yazar mıyım, öyle triplere bağlar mıyım lan?

Totem yapmadım sanma, maç başlarken söylediğim portakal suyundan sadece 1 yudum içip kalanı son düdükle tek bi' nefeste içtim, bi nevi sarının yanına kırmızı koydum.

Son olarak da karşımda oturan alternatif pembe gaassaray formalı el erotica kılıklı güzel kız, sen dua et gol atamadık yoksa olacakların sende farkındaydın.

11 Mayıs 2012 Cuma

Metro ve 83-O' da ki Ümitsizler İçin: FB-GS

galatasaray.org with microsoft office picture manager

Kadıköy' müydü neresiydi lan orası tam hatırlamıyorum da, işte oradan bi' yerden metrobüse binip BJK maçı için yollara düştüğümüzde metrobüste ki iğrenç apış arası kokusuna sessiz sedasız, ritimsiz, heyecansız basit bi' maç yolculuğu eklendiğinde hiç bir şeyin farkında değildik. Ardından metrodan stada giden yolda belki de 3 saat sonra ki olası şampiyonluk öncesi eşi benzeri olmayan sessiz havadan ise kimse kıllanmamıştı. Tek gürültü store da ki çılgın havasızlıktan kaynaklanan "bu ne lan amk havalandırma niye yapmamışlar buraya" diyen 1000'lerce kişinin saçma gürültüsüydü. Maçın başlangıcı ve 2-0 olmasını takiben sessiz sedasız tiyatro kıvamında maçın devam etmesinin ardından kiminin umrunda olmayan kiminin cinnetlerden cinnet beğendiği 2 Beşiktaş golünden sonra ortaya çıkan tüm ümitsiz, çökmüş, kadere küfreden, yine mi fener diyen gaassaraylılar...

Metro da herkesin ortak görüşü, hatta ben hariç herkesin ortak görüşü; "fener bizi yener" . Tüm tribünlerde olur, birbirini ilk defa o statta görmüş olan insanların 2 dk içinde renklerin ortak gayesinde birleşip, 20 yıllık arkadaşmış gibisine yorum yapmaları ülkemizde efsanedir. Metro da yine aynı sahneler yaşanıyordu. Birbirini tanımayan güzel insanların saçma sapan bi' şekilde "fener bizi yener" tribine bağlayıp birilerini suçlamaya başlamalarını anlayamadım. Sezon boyunca oynadığımız 3 maçta toplamda 10 pozisyona girip götün götün kalesinin önünde bekleyen bi' takımdan bu kadar çekinmenin mantığı nedir arkadaş? Zaten 1 puan öndesin, bu sefer ezik ezik kalenin önüne otobüs çekemeyecekler mecbur saldıracaklar daha ne istiyorsun, neyi nasıl düşünüyorsun da "fener bizi yener" diyorsun ey gidinin umut fakiri gaassaraylısı..

Grandepuntoyu sevmem ama ne olursa olsun her zaman ailece hücum yaptırmasını severim. Buna istinaden her zaman ve her maç için, "kazanacaksınız, kazanmak için oynayacaksınız" sözünü üstüne basa basa artisliğinden de olsa söylemesi takdire şayan bi' hareket olarak görürüm. Yarın yine bunu yapacak adım gibi eminim. Halbuki 1 puan öndeyiz istersek yatarız beraberliğe ama bunu yapamayız, bu fırsatı değerlendirmeliyiz. Takır takır oynayıp çatır çatır yenip kupayı orada kaldırıp üstüne bi' de timsah yürüyüşü yapmalıyız, hatta bayrak da dikersek hahahaha oha lan mavi ekran çıktı yine..

Önceden de dediğim gibi GS-FB maçları öncesi uzun uzadıya taktiksel yorumlar yapmak saçmalık. Ama formaliteden 2 satır yazalım. Ev sahibinde Alex ve Sow oynayamayacak gibi duruyor. Dolayısıyla 4-3-3 çakması 4-5-1 taktiğiyle oynayacaklar bu da fenerin önce ki 3 maçta yaşadığı eziklikten kurtulması için bi' fırsat gibi duruyor. Bienvenu, Bekir ve Selçuk fenerin zayıf noktaları. Bizim tarafta ise Emre Çolak kesinlikle zayıf halka olarak kendini belli ediyor ve grandepunto buna bi' türlü çözüm getiremedi. Yektayı oraya hazırlamadı, bu kadar uzun bi' sakatlık dönemi olmaz. Bakalım yarın akşam solda kim başlayacak, benim tercihim Riera. Forvette ise Baros mu Necati mi diye sorular var. Necati'nin orta saha ve forvet arkası oynayabilme, pasör yeteneğinin yanında Baros'un ne yapacağının belli olmaması ve saçma sapan kendini yere atması nedeniyle Necati'nin oynama yüzdesini %51 olarak görüyorum. 

Akşam göreceğiz, malum yine 20:45 yine Galatasaray o zaman fazla söze gerek yok. Sarıyer'le oynasak bu kadar rahat olmazdım. Metroda ve metrobüste böyle söyledim, derin bi' sessizlik oldu.

8 Mayıs 2012 Salı

E Sono 30, Campione Juve

 Aşkın diğer adı Juve, dövmeye dikiz

 Matri, şu t-shirt'u ne zaman gönderiyorsun panpa?

 O formadan bende de var lan, fastweb

 Seni unutmadık Pavel

 Kilotlu italyan futbolunun vazgeçilmez pozu

Alex ve Conte

 İnter'e attığı 2 gol hala hafızalarda Caceres>>Lichsteiner

ahahahahahahahahahaahah

7 Mayıs 2012 Pazartesi

30 On The Pitch: Campione Juventus

Söylenecek fazla söz yok. Bizim italyan bebelerin dediği gibi Campione Juventus. Zaten bu şampiyonluğa da ne söylenebilir ki 37 maçta yenilmeden şampiyonluğu ilan etmişiz daha nabalım panpalar. Son hafta da içerde Atalanta ile oynuyoruz ve bi' aksilik olmazsa yenilgisiz sezonu tamamlarız. Neyse şu anda yenildi yenilmedi tribine girecek durumlar yok. Şike davasına alt etmeye yok etmeye çalıştığınız asırlık çınar desem yeridir, kazanmadık 1 tane kupa bırakmayan torinonun anlı şanlı Juventus'una fenerbahçe staylasıyla 3 temmuzdan bu yana yapılanlara rağmen köstüre köstüre eze eze şampiyon olduk. 

Heaa n'oldu boyumuz mu uzadı, tabi ki hayır. Çünkü 20 yaşından sonra uzama olmuyor diyorlar. İşte şampiyonluk böyle bi' şey, ne yaptığını bilemiyorsun olur olmaz saçmalıyorsun, manyak manyak hareketler, deli deli fikirler ortaya çıkıyor ve en sonunda etrafındakiler ulan keşke boyun uzasaydı panpa diyor.

Çalsın davullar ole juve, campione, Juventus win Scudetto, Juvecampione, 30sulcampo vur patlasın çal oynasın beee

Son olarak Del Piero da gitmesin be abiler ok?

Bombarman Vucinic, Yırtık Quagliarella ve her şeyden biraz Matri

 totem niyetine her hafta salladığım çılgınlar çılgını Conte

Duran topları pişman eden Pirlo, Delioğlan Marchisio ve Büyük Reyiz Alessandro Capitano

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Yayınlardan Haberiniz Olsun Olum

                       Yine Kate hep Kate durmadan Kate


5 Mayıs 2012 Cumartesi

16:30 Borussia Dortmund - Freiburg ## TRT Haber
16:30 FC Cologne - Bayern Munich ## TRT HD
19:15 Chelsea - Liverpool ## NTVSpor  Steven Gerrard’ın Kupa koleksiyonu maçı
21:45 Roma - Catania ## Ictimai TV
22:00 Granada - Real Madrid ## NTVSpor
14:00 K.Erciyesspor - Sakaryaspor ## TRT 1
17:30 Banvit - Aliağa Petkim ## Lig TV3  Banvit sezonun sürprizi yapmak için play-offlara başlıyor
20:00 Galatasaray Medical Park ## Tofaş Lig TV3  1-8 eşleşmesine göre sert bi’ rakip, Kenan Sipahiye dikkat
22:00 Barcelona-Espanyol ## NTV  derbi derbidir, Messi Messidir
6 Mayıs 2012 Pazar

14:00 Elazispor - Bucaspor ## TRT 3  Bülent Uygun virüsünden dolayı Buca
14:00 Adanaspor - Kartalspor ## TRT 6  hadi Adana yapabilirsin
14:00 Boluspor - Caykur Rizespor ## TRT Avaz
14:00 Göztepe - Konyaspor ## TRT Anadolu
15:30 Newcastle United - Manchester City ## Ligtv3  MCity alırsa parayla saadet olur mu olmaz mı görürsünüz
16:00 Udinese - Genoa ## Dsmart Spor
16:00 Cagliari - Juventus ## Euro Futbol  #forzajuve
19:00 Galatasaray - Beşiktaş ## LigTV 
güney tribünü kuş bakışı tepeden kaldıracağım kupayı
19:00 Trabzonspor - Fenerbahçe ## LigTV2  
Atın intikamı!!
21:45 Inter - Milan ## Euro Futbol
20:00 Chicago-Philadelphia ## CNN Turk
15:00 Beşiktaş Milangaz–Fenerbahçe Ülker ## Lig TV3  gidilir
20:00 Anadolu Efes–Pınar Karşıyaka ## Lig TV3

7 Mayıs Pazartesi

02:00 Atlanta-Boston ## NBA TV
04:30 LA Lakers-Denver ## NBA TV  her zaman Lakers

3 Mayıs 2012 Perşembe

Sezon Finali


Spor sezonunun sonuna geldik. Artık Euro 2012 havasına girmeye başlamamız lazım ama malum ülkemizde ki iğrenç futbol medyası, taraftarı, başkanı, yöneticisi, federasyonu sağolsun ortalığın amk için hiçbir şeyin havasına giremiyoruz. Çünkü kusmaktan kendimize bi' türlü gelemedik.

05 Mayıs Chelsea-Liverpool // FA CUP FİNAL
09 Mayıs Atletico Madrid-Athletic Bilbao // UEFA EUROPA LEAGUE FİNAL
12 Mayıs Dortmund-Bayern Münih // DFB POKAL FİNAL
12 Mayıs Fenerbahçe-Galatasaray // SÜPER FİNAL
16 Mayıs Bursaspor-Fenerbahçe // TÜRKİYE KUPASI FİNALİ
19 Mayıs Bayern Münih-Chelsea // CL FİNAL
20 Mayıs Juventus-Napoli // COPPA İTALİA FİNAL
25 Mayıs Athletic Bilbao-Barcelona // COPA DEL REY

Kaçırmayın ya da kaçırın da görün amk...

Euro 2012 // İtalya: Denemeye Değer

//Alena Seredova Buffon //

94 dünya kupası çeyrek finalinde Dino Baggio'nun uzaktan attığı gol ile İspanya'yı saf dışı bırakarak yarı finale sonra da finale giden ardından Roberto'nun kaçırdığı penaltı ile kupayı kaybeden, 96 avrupa şampiyonasında grup maçlarında Casiraghi'nin Rusya maçında attığı 2 güzel gole ve gol sevincine rağmen grubun son maçında Zola'nın kaçırdığı penaltı gruptan çıkamayarak rezil rüsva olan ve Almanya'yı şampiyon yapan, 98 dünya kupasında tarihin en güzel hücum kadrolarından-Del Piero, İnzaghi, Vieri, Chiesa, Roberto Baggio-oluşan bi' liste ile gelmesine rağmen çeyrek finalde elenen...bu liste uzar gider, gönlümde her turnuva başlarken desteklediğim tek ülke olan hoşuma gitmese de namıdiğer gök mavililer ile yine ne idüğü belirsiz bi turnuvaya yelken açıyorum.

İtalyanlar C grubunda İspanya, İrlanda ve Hırvatistan ile aynı grupta İspanya ile beraber gruptan çıkmaya çalışacak. İrlanda açık ara grubun en zayıf halkası, şimdi buna kızıp küsük yapacak ezik irlandalılar olacaktır. Sizi de anlıyoruz ama bi' noktadan sonra gerçekler devreye giriyor ve acılar yaşanmaya başlıyor. Yani o kadar acı ki İrlanda 3. bile olamaz diyorum. 

İtalyanların 2006 da ki dünya şampiyonluğundan sonra değişen jenerasyon bu zamana kadar başarılı olamadı. 2008 de çeyrek final 2010 da ne yaptıklarını bile hatırlayamadığım bi turnuva geçirdiler. Düşün yani ne yaptığını bile hatırlamıyorum. Sanki Quagliarella'nın bi' aşırtması vardı.

İtalya bu sefer jenerasyon kaynaşmasını tam anlamıyla oturtmuş gibi görünüyor. Hani o Cannavaro-Nestalı tandem, Del Piero-Tottili hücum hattı, hırçın bi' Gattuso, deli dolu Zambrotta gibi isimler artık kadroda yok ve yerine oynayanlar onlar kadar olmasa da heyecanlandıran kaliteye sahipler ya da değiller bunu turnuva da göreceğiz. En azından 2008 ve 2010'a göre daha umut veren bi' kadro ve teknik adam var. Evet, Prandelli ve geriye yatırdığı saçları beni ümitlendiriyor.

İtalya her eleme turunda çok rahat gruptan çıkar ama şampiyonalarda çok zorlanır. Zorlanır derken ya çok fena sıçıp sıvar 2010 da olduğu gibi ya da zorlanır derken bi' bakarsın şampiyon olur 2006 da ki gibi. Dolayısıyla turnuva başlarken bunlardan bi' yol olmaz diyerek İtalyanları hafife almamak gerekir. Ancak favori kim dersen herkes gibi bende İspanya, Almanya, Hollanda derim. Bu 3'ünün ardından sürpriz yapacak takımlardan birisi İtalyadır.

Kadro yapısından devam edelim. Mavilerde kadro tüm dünya da moda akımı olarak yer 4-5-1 'in 2 ön orta sahalı hücumcu kanatlardan oluşan top rakipteyken 4-5-1 olan hücumdayken 4-3-3' e döndüğünü sanan taktiği ile oluşuyor. Döndüğünü sanan dedim çünkü bunu yapabilen takım sayısı bir elin parmaklarını geçmez. 

Kalede her zaman ki gibi Buffon var ve futbolu bırakana kadar da böyle devam edecek gibi duruyor. Şu anda Buffon 34 yaşında desem kim inanır? Belki kendi adına son şampiyonamı oynuyorum moduna girmiş olabilir ama ben onu 2014 DK' da görmek isterim.

Conte'nin son zamanlarda Juventus'ta denediği 3'lü Chiellini-Bonucci-Barzagli 'den oluşan defans kurgusunu Prandelli dener mi bilmiyorum ama denerse çok büyük takdirimi kazanır. Herkesin 4'lü oynayacağı bi' turnuvada 3'lü oynamak delikanlı işidir. Bakınız Pep Guardiola 3'lü de oynatırım dedi ve bıraktı gitti. İtalya savunması Nesta-Cannavaro-Maldini-Zambrotta gibi bi' 4'lü olmasa da Maggio, Barzagli, Bonucci, Chiellini 4'lüsü ile yeterli savunma kalitesine sahipler. Sonuçta 3 tanesi Juventus'lu ve Juventus'un İtalya da namağlup şampiyon olduğunu düşünürsek lafı uzatmanın manası olmadığını anlayabiliriz.

Orta saha da alternatifi bol ama sonuca gidebilecek oyuncu sayısı konusunda sıkıntı yaşayabilecek isimlerden oluşan bi' liste var. 3 lü orta alan da oynaması gereken Pirlo, De Rossi, Marchisio ancak Giovinco'yu forvet arkası olarak kullanacaksa ki öyle yapıyor o zaman bu 3lü beraber oynayamaz. Ama Giovinco 3lü orta alanın önünde çift forvet arkasında da oynar o zaman daha bi' güzel olur. Bence olması gereken de bu şekilde oynamaları. Çünkü kanatlardan oyunu sürükleyebilecek, skoru değiştirebilecek tarzda misal ilk aklıma gelen bi' Nanisi, Pedrosu, Jesus Navası yok.

Tabi bi kanatta Cassano bi kanatta Balotelli ile bunu denersiniz olur olmaz orası ayrı konu ama oyuncu yapısı nedeniyle çift forvet ile oynamak İtalyanın geleceği adına daha şık bi' karar olur. Peki çift forvette kim oynayacak? Yani Giovinco'nun önünde kimler yer alacak?

Herkesin aklında ki ? Balotelli ki bana göre kesinlikle yedek beklemesi gereken bi adam. Peki alternatif isimlere bakalım. Quagliarella, Cassano, Matri, Di Natale ve Balotelli. Buradan nasıl bi' ikili çıkarır Prandelli bilmiyorum ama bana kalsa Di Natale'yi kesin oynatırdım. Çünkü son yıllarda muhteşem performans sergiliyor ve 11 başlamayı hak ediyor. Gerisi beni bağlamaz.

Son olarak gruptan çıkamazsa da şaşırmam, çünkü Hırvatistan adı gibi zottirik bi takım değil hem de hiç değil.

Ama herşeye rağmen Barcelona'nın ligi ve CL'ni kaybettiği bi' sezonda Juventus'un namağlup İtalya şampiyonluğunun yanına bi' de İtalya kupayı kaldırırsa aşkına bedavalı Cornetto gibi olur, nasıl mı? Maraş usulü =)