31 Ekim 2011 Pazartesi

Alsancaktan sola dön,Milanoyu geç,Kayserinin hemen yanında

Kaldığımız Yerin Karşısından Devam

Sanırım en sonnnnnnnnnnnnnn…. ne zaman yazdığımı hatırlamıyorum o yüzden en son şu maçta yazmıştım diyemeyeceğim. Dolayısıyla hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorum. Ama yine de arada geçen 2-3 maçlık performanslara da dokundurma yapmadan olmaz. Uzun ama keyifli bir yazı olur diye ümit ediyorum. Buyurun efenim…


Yeni hoca, aynı futbolcular, aynı hedef, büyük taraftar…

Haftanın ilk maçında Reha Kapsal’ın gidişinin ardından Mustafa Uğur’u takımın başına getiren Karşıyakamız ile lige iyi bir başlangıç yapan orta sıraların vazgeçilmez takımı zaman zaman Servet-Egemen-Volkan üçlüsüyle milli takım savunmasıyla da ismi anılan Kartalspor karşılaştı.
Ligin ilk haftalarına göre seyirci Alsancağı hınca hınç doldurmadı ama öyle bir destek verdiler ki bizim adamlar utançlarından olsak gerek mecburen 0-1 den maçı 2-1 çevirmeyi başardılar. Açıkçası ben 0-1 olduktan sonra umudu kesmişiz en iyi ihtimalle Kartal 2.yi atamazsa 1-1 biter diye düşünüyordum. Ama dediğim gibi seyirci öyle bir itici güç yarattı ki galibiyet kaçınılmaz oldu. Yazı yazmadığım haftalarda oynanan maçlara baktığımız zaman-bi bakıyım hemen- Tavşanlı, Buca ve Konya maçlarında tat vermeyen bir takım vardı sahada.
Haa bu hafta ne oldu, Reha Kapsal gitti diye takım coştu mu önde mi bastı, müthiş ayağa mı oynadı, rakibi ezdi geçti mi hayır hepsine hayır. Ama farklı olan bir şey var. Taktiksel olarak 4-4-2 başladı. Adiyiah’ı pardon Murat Ünlü stayla diyerek düzeltiyorum “Dominic” daha çok gezerek oynadı. Sol kanada hapsolup orada ne yapacağını şaşırmadı. Şaban’ın indirdiği, duvar olduğu toplarla daha çok etkili oldu. Sol kanada hapsolarak bam güm vurma özelliğini kaybetmedi sahanın her yerinde olunca her yerden bam güm vurdu bir tane de yazıyordu o şekilde direkte patladı. İlla ki haftaya yazacak bi tane!!!
Eeee sonuçta yeni hoca olunca galibiyet otomatik oluyor onunda biraz etkisi var. Ama orta saha da Erdi ve hücumda Erhan Şentürk’ün eksiklikleri de hissedilir derece belli oluyor. Umarım bu iki sakat oyuncu iyileştikten daha üretken bir takım haline gelip ilk golü bularak galibiyetlere başlayıp en kötü ihtimalle play-off oynayacağımızı umuyorum. Recep, Burak, Murat, Ufukhan, Agbetu, Erdi, Turgay, Serdar, Erhan, Dominic, Şaban gibi..
Son söz olarak da arada geçen haftalarda Tavşanlı da ki maçta “siz üzülebilirsiniz ama biz kahroluyoruz” pankartı ve bu haftaki maçta 90 dakika boyunca skor ve oyun ne olursa verilen inanılmaz destek itici güç için taraftara teşekkür ediyorum. Elemanın dediği gibi “Anlayamazsınız”….

Milano’da tek yürek tek ses Olaaaaaaaa Juveeee!!!

Juventusum bu sene maşallah dedirtmeye devam ediyor. Alınan galibiyetler, gelen 3 puanlar ve liderlik, Milanonun her iki takımını da mağlup etmiş olmanın verdiği haz-darısı Romalılara- vs… takımın sahaya koyduğu hırs, mücadele ve pasa dayalı düzen inanılmaz zevk veriyor.
Ve bunlar da insana çok sevdiği cümleleri kurmak için sadece bahane oluyor. İşte o sevdiğim cümlelerden bu hafta sonu götümden uydurduklarımdan birisi daha..
Biz ufakken ne Barcelona ne Messi vardı, Chelsea’nin parası bile yoktu, M.city 2.ligdeydi, Del Piero’lu, Conte’li, İnzaghi’li Juventus vardı…
Yalan mı lan diyesim geliyor…

9 hafta geride kaldı ve 19 puanla Serie A’da liderliğimizi sürdürüyoruz ve bu 9 hafta milan ve intere karşı alınan galibiyetlerin yanı sıra mağlubiyet almadık. Chievo dışarıda ve Genoa içerde olmak üzere 2 saçma beraberlik almasaydık daha da iyi olacaktı sonuçta 19 yerine 23 puan olacaktık ama olsun yeni kurulan bir takım için bu sonuçlar ilerisi için istediğimiz kadar ümitlenebilmemizi sağlıyor.
Takım o kadar maymun iştahlı oynuyor ki şöyle düşün o dünyaları kazanmış Pirlo bile altyapıdan yeni çıkmış genç çocuklar sahada basmadık yer bırakmıyor saldırıp duruyor o kadar agresif oynuyor. Orta saha için söylenecek tek söz var ne ciğermiş be arkadaş… Gerisini sen hayal et. Yanında oynayan Marchisio ve Vidal o nasıl bir orta saha hakimiyetidir arkadaş öyle rakip bu kadar da ezilmez ki. Bu konuda Conteyi tebrik etmem lazım. Çok yerinde 2 transfer yaptı o bölgeye, Vidal ve Pirlo. Vidalin yeteneğini ve başarıya açlığını, Pirlonun tecrübesi ile birleştirdi ki açlık konusunda Pirlonun da Vidalden aşağı kalır yanı yokmuş onu da görmüş olduk.
Marchisio için ayrı bir paragraf açmak lazım. Şu 9 haftada takımın yıldızı göze batan ismi kim dersen gerek oynadığı top itibariyle gerek mücadelesi ile gerek cart curt işte Marchisio daha ne olsun panpa…
Umarım bu iştah bu oyun arzusu kazanma alışkanlığı, kaybetmeme duygusu ve şampiyonluk özlemi sezon sonuna kadar sürer ve İtalya’nın gerçek büyüğü kimmiş herkes görür. Ama devre arasında bir stoper transferi gerebilir. Uzun maratonda Barzagli-Bonucci ikilisi bu kadar üst düzeyde oynayamaz gibime geliyor. Bruno Alves ya da Alex hiç fena olmaz.
Unutmadan Krasic, Elia ve Quagliarellayı oynatmıyoruz isteyen varsa Fotomaç,Fanatik,Fotospor vs.. Hatta İaquinta, Toni gibi adamları da evde bekletiyoruz hani Bank Asya falan oynarlar yani…

GrandeTerim Diye Bi’ Laf Dönüyor Ama Ben Yemem

Öncelikle bu grandeterim lafının nereden geldiğinden bahsedeyim. Sezon başlamadan önce bu şekilde bir TT oluşturma çabası içine giren 3-5 kendini bilmez yalamanın bizim grandepunto diye dalga geçmemiz nedeniyle bir nevi farkında olmadan engel olmamızla sonuçlanan bir hadiseden ortaya çıkmıştır ve o günlerden beri bizim makara yapmak için kullandığımız bir ifade biçimi haline gelmiştir arz ederim.


11. geleneksel Galatasaraylılar Ruh Çağırma seanslarının bu sezon ki bölümünde bahsi geçen ruhun yaratıcılarından Terimin önderliğinde sezona yüklü bir para harcanarak kurulan bir Galatasaray takımı var.
İhsan Bayülken stayla baktığımız zaman geçtiğimiz 10 ruh çağırma seansına göre daha derli toplu, daha kendini bilen, ne yaptığının farkında olan, bir şey yapmak için ısrar eden, inat eden, mücadeleyi olduğu gibi sahaya yansıtan, atiker sıralı otogaz sistemini ağzına kadar doldurmuş, sağlam adımlarla yürüyen bir takım var.
Üstteki cümleyi tekrar okursan zaten yazının devamında ne geleceğini tahmin edebilirsin. Ama bunu yapma bence bak şimdi ne sürprizler ne saçmalıklar bekliyor hepimizi!!!!
Yazıya ara verdiğim haftalardan başlayarak takımı değerlendirmeye devam ediyorum. Bursa, Antalya, Antep ve Kayseri galibiyeti ile bu yazıya sebep olan bir periyot geride kaldı. Deplasmanlarda ki kötü gidiş umarım bugün ki kayseri maçı ile son bulmuştur. Malum dışarıda berabere kalınan Karabük ve Antalya maçları daha sonra aranır. Ama yok ya ne aranacak sonuçta bu ligin Play-Off’u da var dimi=)
Antalya maçını saymazsak inkar edilemeyecek bir yükseliş var takımda. Hem fiziksel hem de taktiksel açıdan. Bursa maçında oyunu belli bir dakikaya kadar tempolu götürmüş sonra düşüşe geçip son dakikada ki şans golüyle kazanmıştık. Ama bugün oynana kayseri maçında bakıyorsun ki baştan sonra bir oyun üstünlüğü fiziksel yeterliliği daha çok süreye yansıtabilmek. Daha fazla güzel daha fazla ayağa pas bunlar hep bursa maçında bu yana geçen 4 haftaya göre üstüne konulmuş kat çıkılmış hadiseler Vaka-yi Hayriyeler..!!
Takım adına sevindiğim noktalar. Sakatlığa sevinilmez ama Gökhan Zan’ın 3 hafta olmayacak olması ve buna bağlı olarak Semih’in bugün göstermiş olduğu gösterişten uzak, sakin, tertemiz hatasız bir maç çıkarmış olması ve devamını getirecek olduğunun güvenini herkese ispat etmesi, Engin’in ilk transfer olduğu gün bende yarattığı beklentiyi boşa çıkarmamış olması şu anda takımda yokluğu aranan bir isim haline gelmesi, takımın değişik olan havası bunu daha çözemedim ama farklı bir durum olduğu aşikar, demek isteğim “farklı yani”, Ujfalusinin ben “Hulusi” demeyi seviyorum, Popescu kadar olağanüstü bir futbol zekası olmasa da liderliği üstlenebilecek savunmadaki başı bozukluğu toparlayabilecek seviyede olması bununla birlikte pazubandın koluna hiç yabancı olmaması gibi noktalar işte…


Bir de bugün Ayhanın oynamasına ilişkin 2 satır değinmek istiyorum. Hep diyorum ya sabriden orta saha bu neyin inadıdır amaç nedir Sabri kimdir siz kimsiniz vs. diye ama hiç umursamıyorsunuz. Ayhan ile ne alakası var diyeceksin. Bugün ki maçta ön alanda yapılan baskı topun bize geçmesinin ardından set oyununa dönmek için ayağa mecburi paslar yapmak zorunda kalıyorsun ki bu futbolun gerektirdiği bir durumdur. Bu noktada Ayhandan bende pek haz etmem ama en azından yanındakine oynamak diye adlandırılan al-veri oyunu açması gibi orta saha özellikleri oyun görüşü vs. nedeniyle severim. Mesela 2008 de ki Almanya maçında oynadığı topu hayatı boyunca oynamamıştır bir daha ya da oynayamamıştır. Her neyse demek isteyeceğim sabrinin set oyununda ayağa paslar olsun, oyunu açma olsun, rakip savunma arkasına pas atmak olsun, cart olsun curt olsun yok olum yok yapamaz bunları işte anladın mı? Ama yanlış anlaşılma olmasın ben olsam yine oynatmazdım Ayhan’ı Ceyhun denerdim orada hatta Bilal var niye şans verilmez ki bu çocuklara illa Barcelona da mı olmaları gerekiyor bu gençlerin yazık…
Yekta adına çok üzüldüm, çok yazık oldu iyi de oynamıştı belki de Kazımdan kurtulacaktık ama kader, geçmiş olsun panpa bir an önce dönersin inşallah…
Beklediğim maç kesinlikle 7 aralıkta ki Fenerbahçe maçı o zaman göreceğiz takımı asıl yeterliliğini asıl varlığını iddiasını o zaman göreceğim ben o grandepuntoyu pardon grandeterimi…

Sevgiler grandetutto !!!

28 Ekim 2011 Cuma

Hafta Sonu Yayınları, Bugün Yarın Falan



28 Ekim Cuma
19:00 Türk Telekom-Beşiktaş Milangaz(Ligtv 3)


29 Ekim Cumartesi
14:45 Arsenal - Chelsea(Ligtv 2)
15:00 Antalyaspor - Orduspor (Ligtv)
16:00 Karşıyaka - Kartalspor (TRT Anadolu)
16:30 Bayern Münih - Nürnberg (TRT Haber)
17:00 Manchester City - Wolves

17:30 Fenerbahçe Ülker-Bandırma Kırmızı (Ligtv 3)
19:00 Sakaryaspor - Denizlispor (TRT 3)

19:00 Gaziantepspor - Trabzonspor (Ligtv)
19:00 Eskişehirspor - Samsunspor (Ligtv 2)
19:30 West Bromwich Albion - Liverpool
21:00 Barcelona - Mallorca (NTV Spor)
23:00 Real Sociedad - Real Madrid (NTV Spor)

30 Ekim Pazar

13:30 Çaykur Rizespor - Konyaspor (TRT 3)
13:30 Akhisar Bld - Kasımpaşa (TRT Anadolu)

13:30 Galatasaray-Karşıyaka (Ligtv 3)
15:00 Bursaspor - Manisaspor (Ligtv 2)

15:30 Olin Edirne-Anadolu Efes (Ligtv 3)
16:00 Kayserispor - Galatasaray (Ligtv)
16:30 Köln - Augsburg (TRT Haber)
19:00 Adanaspor - Göztepe (TRT 3)
19:00 Ankaragücü - Büyükşehir Bld (Ligtv 2)
19:00 Beşiktaş - Sivasspor (Ligtv)

31 Ekim Pazartesi

20:00 Mersin İdman Yurdu - Gençlerbirliği (Ligtv 2)
20:00 Fenerbahçe - Karabükspor (Ligtv)

21 Ekim 2011 Cuma

Hafta Sonu Yayınları

21 Ekim Cuma
20:00 Antalyaspor - Galatasaray /Lig TV
21:30 Augsburg - W. Bremen /TRT HD


22 Ekim Cumartesi

13:00 Antalya BLD-Fenerbahçe Ülker / Lig TV 3
13:30 Kartalspor - Denizlispor /TRT 3
14:45 Wolves - Swansea City /Lig TV 2

15:00 Galatasaray-Banvit / Lig TV 3
15:00 Eskişehirspor - Manisa /Lig TV
16:30 B. Dortmund - Köln /TRT Haber

17:00 Karşıyaka-Beşiktaş / Lig TV 3
17:00 Bolton - Sunderland /Lig TV 2
19:00 Göztepe - Gaziantep BŞB/TRT 3
19:00 Bursaspor - Trabzonspor /Lig TV
19:00 Karabükspor - İstanbul BŞB /Lig TV 2
19:30 Liverpool - Norwich City /Lig TV 3
19:30 Hamburg - Wolfsburg /TRT HD
21:00 Malaga - Real Madrid /NTV Spor
23:00 Barcelona - Sevilla /NTV Spor
23:00 Fluminense - A. Mineiro /Lig TV 2


23 Ekim Pazar
13:00 Real Betis - Rayo Vallecano /NTV Spor

13:30 Anadolu Efes-Aliağa Bld / Lig TV 3
13:30 Adanaspor - Sakaryaspor /TRT 1
15:00 Ankaragücü - Orduspor /Lig TV 2
15:00 Kayserispor - Sivasspor /Lig TV
15:30 Man. United - Man. City /Lig TV 3
16:00 Konyaspor - Karşıyaka /TRT 3
16:30 Leverkusen - Schalke 04 /TRT Haber
18:00 QPR - Chelsea /Lig TV 3
18:30 Hannover 96 - Bayern Münih /TRT HD
19:00 Bucaspor - Çaykur Rize /TRT 3
19:00 Gaziantepspor - Gençlerbirliği /Lig TV 2
19:00 Fenerbahçe - Samsunspor /Lig TV
19:00 Atletico Madrid - Mallorca /NTV Spor
21:00 Internacional - Corinthians /Lig TV 3
23:00 Villarreal - Levante /NTV Spor

24 Ekim Pazartesi
20:00 Mersin İY - Beşiktaş /Lig TV




20 Ekim 2011 Perşembe

Cumartesi Abdi İpekçi

Basketbol şubesi 17 günde 17 galibiyet almıştı. Baktığın zaman diyebilirsin ki lan zaten takımlar güçlü ya da rakipler zayıf falan filan ama öyle olmuyor o işler işte.. 17 günde 17 galibiyet ve 2 Cumhurbaşkanlığı kupası ve 1 Kıtalararası kupa bu öyle rakip zayıftı takım güçlüydü demekle geçiştirilebilecek bir şey değil…
Her neyse gel gelelim bunu arkasına 2 maç daha oynandı ve şube bu iki maçı da kazanmayı bildi. Tabi bunları 2 maç diye geçmemek lazım. Bunlar ikisi de deplasmanda olmak kaydıyla Euroleague maçlarıydı. Özellikle de erkek takımının Euroleague de ki ilk maçı olması sebebiyle büyük önem taşıyordu. Sonuçta bir ara sendelese de 18 sayıdan maçı vermeye kalksa da Lakovic buna izin vermedi. Sonuç olarak 19 da 19 yaparak İstanbula dönmüş olan bir basketbol şubesi var.
Şimdi ne gerek vardı böyle bir yazı yazmana olum diyenler olabilir. Zaten geçen facebook ve twitter profillerinde paylaşmıştın 17 günde 17 galibiyet 3 kupa diye daha ne diye yazıyorsun diyebilirsin bu da olabilir. Tamam hepiniz haklı olabilirsiniz.
Geçen seneden kalan bir seyircisiz maç oynama cezamız var ve bu cezayı bu senenin ilk maçı olan banvit maçında çekecektik ancak futbol federasyonunun seyircisiz maç yerine kadınlara ve çocuklara stadyumları açıp maçları seyircili oynatma kararının ardından basketbol federasyonu da bu karara uydu.
Cumartesi günü önce 15:00’te erkek takımı kadınlar ve çocukların desteğiyle Banvit karşısına, hemen ardından kadın takını 17:30 da Ceyhan Bel. karşısına çıkacaklar. Ama kadın takımının maçı herkese açık dolayısıyla biletli olacak.
Burada önemli olan sezona cumhurbaşkanlığı kupaları ile başlayan arkasına da Euroleague de galibiyetlere imza atan bu takımları İstanbul da ki ilk maçlarında yalnız bırakmamak.

Tabi bu yazıyı yazmamın sebebi İstanbul da ki kadın populasyonuna bir sesleniş, bir gaz vermek, bak burada bir maç var takımın armanın sana ihtiyacı var demekti ve başardım mı bilmiyorum. Buna gerek var mıydı umarım yoktur. Ama Galatasaray seyircisi maalesef zamanında 22000 kişilik ali samiyeni bile dolduramazdı o yüzdendir belki de asıl sebep bilemezsin ki!! Kulüp çok büyük ama seyirci o bilinçte değil takıma yeteri kadar sahip çıkmıyor. Buna kimse karşı çıkamaz ama neyse bu tartışmayla yazıyı başka yerlere çekmeye gerek yok.
Yalnız söylemeden geçemeyeceğim futbol federasyonunun tüm kadınların ücretsiz girebileceklerini açıklamasına rağmen basketbol federasyonunun inat yaparmış gibi her kadın yanında bir çocuk bulundurmalıdır gibi saçma bir şart öne sürmesini de neye yormak lazım bilemedim. Yine bir turgay demirel klasiği diyerek üstünü örtüyorum.

13 Ekim 2011 Perşembe

Ne Kuzey Ne Güney Ne de Fatmagül, Sadece Spor 14-15-16-17 Ekim


"Legia"
14 Ekim 2011 Cuma
20:00 Trabzonspor-Ankaragücü (LiG TV)
20:00 Gaziantep BŞB-Sakaryaspor (TRT SPOR)
21:30 Werder Bremen-Borussia Dortmund (TRT HD)
15 Ekim 2011 Cumartesi
13:30 Kayseri Erciyesspor-Çaykur Rizespor (TRT SPOR)
14:45 Liverpool-Manchester United (LiG TV2)
15:00 Orduspor-Eskişehirspor (LiG TV)
16:00 Bucaspor-Denizlispor (TRT SPOR)
16:30 Bayern Münih-Hertha Berlin (TRT HABER & TRT HD)
17:00 Manchester City-Aston Villa (LiG TV2)
19:00 Real Madrid-Real Betis (NTV Spor)
19:00 Beşiktaş-Kayserispor (LiG TV)
19:00 Sivasspor-Gaziantepspor (LiG TV2)
19:00 Adanaspor-Akhisar Belediyespor (TRT SPOR)
19:30 Chelsea-Everton (LiG TV3)
19:30 Schalke 04-Kaiserslautern (TRT HD)
19:45 Ajax-AZ Alkmaar (S Haber)
21:00 Barcelona-Racing Santander (NTV Spor)
21:45 PSV Eindhoven-Utrecht (S Haber)
23:00 Granada-Atletico Madrid (NTV Spor)
01.15 Ceara-Flamengo (LiG TV3)
16 Ekim 2011 Pazar
13:30 Tavşanlı Linyitspor-Karşıyaka (TRT 1)
15:00 İBB-Samsunspor (LiG TV)
15:00 Gençlerbirliği-Antalyaspor (LiG TV2)
15:30 Arsenal-Sunderland (LiG TV3)
16:00 Konyaspor-Kartalspor (TRT SPOR)
16:00 Elazığspor-Giresunspor (TRT 6)
16:30 Freiburg-Hamburg (TRT HABER & TRT HD)
17:00 Zaragoza-Real Sociedad (NTV Spor)
18:00 Newcastle United-Tottenham Hotspur (LiG TV3)
18:30 Köln-Hannover 96 (TRT HD)
19:00 Levante-Malaga (NTV Spor)
19:00 Galatasaray-Bursaspor (LiG TV)
19:00 Manisaspor-Karabükspor (LiG TV2)
19:00 Göztepe-Boluspor (TRT SPOR)
21.00 Palmeiras-Fluminense (LiG TV3)
23:00 Sevilla-Sporting Gijon (NTV Spor)
17 Ekim 2011 Pazartesi
20:00 Mersin İdman Yurdu-Fenerbahçe (LiG TV)
Basketbol
15 Ekim Cumartesi
13.00 Erdemir-Anadolu Efes  (Erdemir) (LigTV3)
15.00 Olin Edirne-Galatasaray (Mimar Sinan Spor Salonu)  (LigTV3)

17.00 Fenerbahçe Ülker-Trabzonspor (Abdi İpekçi Spor Salonu)  (LigTV3)
16 Ekim Pazar
13.30 Beşiktaş Milangaz-Bandırma Kırmızı (Beşiktaş Milangaz Arena)  (LigTV3)

12 Ekim 2011 Çarşamba

Çek bi' Letonya,İçimizdeki İrlandalılar falan...

2000 Avrupa Şampiyonasına gitme sürecinde play-off'ta eşleştiğimiz ve 1-1 ve 0-0 lık sonuçlarla saf dışı bıraktığımız İrlanda maçları sırasında ortaya çıkan "içimizdeki İrlandalılar" klişesi ve ardından 2004 avrupa şampiyonası play-offlarında ki kuradan önce ortaya çıkan "çek bi' Letonya klişelerinden sonra 2012 elemelerindeyiz yine play-off dayız şimdi nasıl bir klişe yapacağız ne uyduracağız bakalım bekleyelim!! Belki kuradan önce belki kuradan sonra ama bir trişka durum ortaya çıkar illa ki..

Bu arada ilk başta seri başıyız diye sevindik ama sonradan açıklanan listeye göre yine cortladık. Açıkçası Portekiz ve Hırvatistan karşısında sıkıntı büyük olur diye düşünüyorum. Hırvatistanı bir şekilde durdurabilirsiniz ama Portekiz için aynı şeyi söylemeyiz Ronaldo, Nani falan filan zor yani.. Diğer 2 takım ise Çekler ver İrlandalılar umarım 2 sinden biri gelir ama gönlümüzden geçen Çekler gelsin diyorum.


Milli takımda istediğimiz oyuncuları görmeyince veya teknik direktöre gıcık olunca ya da kulüpçülük yapınca banane lan milli takım yenilsin çok da önemli diyoruz. Ama yaz ayları gelipte Avupa Şampiyonası başladığında durumlar hiç de öyle olmuyor. Lan amk turu geçseydik de gruptan çıksaydık da şurada bizim maçları izleseydik bak 2002 de ne güzeldi heyecanlıydı hep beraber izliyorduk falan filan diye sağda solda ağlanıyoruz. O yüzden kimse tırı vırı yapmasın ve totemleri oluştursun şuradan Portekiz dışında bir takım çekelim de turu geçelim yazın güzelcene heyecanlı maçlar izleyelim.

Bende istemiyorum Gökhan Zanı, Selçuk Şahini, Aurelioyu kadroda görmeyi Gökhan Gönül yerine Sabrinin oynadığını bende istemiyorum. Umarım polonya-ukraynaya gideriz ve kadroda adam gibi formayı hak eden hepimizin kadroda görmek istediği oyuncular olur da istekle izleriz maçları hadi bakalım. 
Çek ordan bi çek işte!!

Çek Cum.-Türkiye
Bosna-İrlanda
Hırvatistan-Karadağ
Portekiz-Estonya

9 Ekim 2011 Pazar

Alamanya Sevdası, Banker Hiddink !!

Maçla ilgili bir şey yazmayacaktım zaten yazacaklarımı maçtan önce de söylemiştim. Sabrinin Aurelionun sahada olduğu bir takımdan galibiyet ya da o tarz puan alma girişimleri yapabilecek bir şeyler umut etmemiştim. Ama az önce bloglar arası bir yolculuk yapayım kim ne yazmış maçlar hakkında diye bir göz gezdirdim. Ama gezdirmez olaydım millet yalayıp yutmuş oradan girmiş buradan çıkmış neler yazmış, ne harikalar ne harikalar...

Öncelikle şunu söyleyeyim, yalaka tipler var. Ama yalaka deyince yanlış anlaşılma olmasın. Yalakalık yapma açısından değilde karakter olarak dünyaya yalaka olarak gelmiş karakteri kişiliği oturmamış tiplerden bahsediyorum. Onlar kendilerini çok iyi biliyorlar. İki gün ekrana çıktın, iki gün twitleştin, iki gün blogun izlendi paylaşıldı. İşte sen o yalamasın.

Arkadaş nedir bu hiddink hayranlığı yaa..Sokarım hiddinkin kariyerine de geçmişine Chelseasine Rusyasına cartına curtuna topuna sokarım onun arkadaş. Bu topraklara geldiysen geçmişini bir kenara bırakacaksın ki bunu o yanında oturan götü çıkık oğuz çok iyi biliyor. İki gün geldi fenere baskıyı gördü götü yemedi kaçtı gitti herkes biliyor.

Geçmişte Rusyayı şuradan şuraya götürmüşte, Chelsea ile barcelonaya kafa tutmuşta, avustralyayı dünya kupasına götürmüşte, mışta muş ne lan bu? Banane arkadaş öncelikle sen buranın Türkiye olduğunu niye hep unutarak yorum yapıyorsun neden yani buna inat ediyorsun.

Lan herşeyi geçtim, Hiddink dedim eğdim boynunu eyvallah dedim. Bakıyorum 2 sene boyunca 9 resmi maçta 12 zar zor gol atabilmişiz. Büyük ihtimalle grubu 3. bitirecek belçikanın 20, 4. avusturyanın ise 16 golü var. Kadro istikrarı desen yok, oyun tarzı ekol mekol bişeyler oluşturma çabası desen hak getire... Grubun ilk haftalarında alınan Almanya ve Azerbaycan yenilgilerinden sonra dedi ki gençleştirelim bir revizyona gidelim dedi. İyi dedik kurtuluyoruz. Tuncay, Nihat, Aurelio, Gökhan Zan falan filan artık midemizi bulandırmaz dedik. Ama yok döndü dolaştı aynı film tekrar koydu önümüze.

Yine Almanya maçı yine Aurelio kadroda ve defansın önünde takılıyor. Ölmüş de arkasından ağlayanı yok. Ne bir baskı var ne bir top çalma ne bir araya top atma ne bir faul alma.. Adamın ayağını uzatıp rakibe faul yapacak hali yok. Ahı gitmiş vahı kalmış. Yedeği Valencialı Mehmet Topal, neden oynatmıyorsun arkadaş, oynatmayacaksan niye çağırıyorsun yaa kafa kırık mı senin geçmişini de geleceğini de şimdi neyse..

Çok övüyorlar bu hiddinki herşeye rağmen arkasında duruyorlar. Ama onun hala şu takım için yaptığı bir şey yok. Var diyen olursa direk beni bulur karşısında. Belki yapacaktı en azından deneyecekti. Hani biz hiddink geldiğinde ondan artık bir ekolü olan türkiye yaratmasını, rakip kim olursa olsun aynı futbolu oynamaya çalışan bir takım yaratmasını, gelecek vaad eden ve kadroda rahatlıkla yer alabilecek adamları bir an önce takıma monte etmesini-Necip,Serdar Aziz,İsmail,Ozan İpek- bekledik, içi geçmiş başarıya doymuşları kimsenin anlama verememesine rağmen hep milli takımda oynayanları artık kadroda görmeyeceğimizi hayal ettik. Gerçekten sadece hayal etmişiz. Ne bir oyun tarzı gördük ne bir kadro istikrarı ne bir gelecek adına inatla yapılan bir hamle hep fiili foto. Ama bunları yapabilirdi belki de ancak Oğuz denilen futbol virüsü buna engel oldu bundan adım gibi eminim hatta bu fikir için yanımda binlerce kişiyi bulabilirim.

Şimdi diyceksin ki olum Gökhan Töre, Mehmet Ekici, Serdar Kesimal son olarak da Ömer Toprak ile gençlere yöneldi daha ne yapacaktı. Evet bunu deme hakkın var. Ama bunları nasıl kullandığına da bir bakarsan ondan sonra tekrar konuşalım. Ya da dur ben sana tek tek cevap veriyim.

Gökhan Töre kesinlikle çok yetenekli, alıp gidebilen, birden patlama yapabilen, adam eksilten, şutu fena olmayan takımda kesinlikle yer alabilecek kapasitede olan önemlisi futbol bilgisi olan faydalandığı taktirde ekstra katkılar verebilecek bir panpamız. Ancak hiddink bu adamı nasıl kullanıyor. En önemli maçta Almanya maçında 2-0 mağlup durumda iken hem de Ardayı oyundan alarak kullanıyor. Napcak gökhan girip 3 tane atacak veya attıracak 2-0 dan maçı mı çevireceğiz?

Mehmet Ekici yalandan iki maçta oynattı. Niye yalandan diyorum çünkü oynattığı her maçta ilk oyundan aldığı adam Ekici oldu ya devre de ya da 60 larda hemen aldı çocuğu oyundan. Bu mu şimdi adama verdiği destek? Bu mu gelecek adına takıma monte etmek? Son 3 maçtır da 18 de yok onu da yaz bir kenara..

Serdar Kesimal için bir şey söylemek istemiyorum. Onu zaten artık her maçta banko yazabiliriz. Ama son maçta kadroya çağırılan Ömer Toprak'ın 18 de bile olmamasına ne demeli? Ben kadroya çağırılınca dedim ki tamam bu adam da artık 11 başlar hata yapmazsa alır götürür savunmada ki sorunu çözer dedim. Ama yok amk oynattı Servet-Egemen ne oldu adam bir feyk attı servet topu ancak içeride gördü.

Ya sokarım bu yazı uzar gider böyle bir yere varamayız. Ama yalamalar varsa bizde buradayız demek için yazdım bunları. Mesela hiç sevmem ama Fatih Terimin aldığı 120 milyar maaşı günlerce gazetelerde manşetlere taşıyanlar, yetmezmiş gibi mecliste tartışanlara ne oldu nereye kayboldular, Hiddink yılda 5 milyon avro alıyor. Hesapladığın zaman 5 milyon avro yılda 12.5 trilyon yapıyor yani ayda 1 trilyon maaş alıyor daha doğrusu yeni para ile 1 milyon TL alıyor. Yapsana bunu haber taşısana manşetlere niye yapmıyorsun niye hala adamın götünü yalıyorsun Rusyasından Avustralyasından Chelseasinden bahsediyorsun neyin peşindesin koçum?

Unutmadan sabriye verdiği Xavilik görevinden de bahsedeyim. Ulan sabri kimdir ki orta sahanın ortasında inatla oynatıyorsun araya pas atar mı atamaz, uzak bam bam vurur mu vurur ama dağlara taşlara E-5'e TEM'e, ayağa paslar ile oyun kurabilir mi kuramaz, tek yaptığı deli gibi koşmak ve gökhan gönül yokken sağbek oynamak. Yani Sabriyi oynatmak uğruna devrede yaptığın Selçuk İnan değişikliği nasıl açıklıyorsun millet götüyle gülüyor sana gerçekten yazık. Bir daha görmeyim o adamı orada sakın! O değil o mal da demiyor ki ben orada oynayamam olmam bak hacı yapma etme demiyor çıkıyor debelenip duruyor.

Almanyayı oldum olası sevmemişimdir. Ne insanını ne takımın ne başka bir şeyini orada doğup büyüyen Türklerden falan hiç hoşlanmam saçları sarı sarı boyalı ibne gibi tipler falan olurlar. Ama bazı insanlarda ki bu almanya hayranlığını çözemedim gitti. Ama bir gün bir şener şen çıkar onları kamyona doldurur da inşallah ALAMANYA diye ebesinin nikahına götürür yalamaları..

Kadro vermeden hiçbir yazıyı bitirmedik bitirmeyeceğiz. Bu sefer çekirdek bir kadro vereceğim. Onun üzerinden yolunu alırsın.

Kaleciler: Volkan,Cenk,Sinan,Onur,Tolga

Savunma: Gökhan Gönül, Serdar Kesimal, Serdar Aziz, Ömer Toprak, Ersan Gülüm, İsmail, Hasan Ali, Emre Güngör, Eren Güngör

Orta Saha: Emre(2012den sonra salla), Topal, Necip, Ozan İpek(Çok istikrarlı dikkat edilmesi lazım), Arda, Ekici, Hamit, Nuri, Gökhan Töre, Selçuk İnan, Engin Baytar, Yekta, Mehmet Topuz, Olcan, Özer, Alper(2012 sonrası),

Forvet: Burak, Umut, Kazım, Mevlüt, Pektemek(Şans bulursa fena patlayabilir), Cenk, Sercan

6 Ekim 2011 Perşembe

Bir takıma İki Gökhan Fazla, Almanya Banko 2

Selçuk Şahin adlı futbol fakirinin sakatlanıp kadrodan sakatlanıp çıkarılmasına sevinirken bir yerde bir kadro gördüm. Tabi bu muhtemel 11 ama bunu şu anda bir yerde daha gördüm ve maç için yaptığım gereksiz heyecandan vazgeçmeye şimdiden başladım.

İşte Muhtemel 11 ki umarım muhtemeldir =(


Şimdi sen şu kadro ile sahaya çıksan ne çıkmasan ne, gökhan zanın oynadığı bir defans hattı yetmezmiş gibi sabrinin oyun kuracağı bir orta saha ile ne yapabilirsin yapsan bile kaç maç yaparsın bu mu senin geleceğin milli takımı diye revize ettiğin kadro?

Şimdi eyüp bu kadroyu görsün kesin H2 oynar bak gör. Hatta ne eyübü herkes oynar panpa niye oynamasın? Gerçekten bize yazık 70 milyondan çıkardığımız kadroda solda hakan balta, tandem de gökhan zan, oyun kurucu sabriyi oynatıyorsak gerçekten yazık ve ayıp bize..

Şu kadro ile çıkmamız temennisi ile Almanya rahat alacak gibi umarım beraberlik alırız diyorum..

Volkan-Gökhan Gönül, Ömer, Egemen, İsmail-Topal, Hamit, Selçuk İnan -Arda, Kazım,Burak

4 Ekim 2011 Salı

Türk Telekom PTT, Götün Girsin Sepete..

Ankaragücü gecekondu da bir davulcu vardı, sonra gitti Telekom basket maçlarında amigoluk yapmaya oradan nemalanmaya başladı. Götü falan kalktı bunun sonra ne oldu bilmiyorum. Fazla takip etmedim zaten bir süre sonra gecekonduyu da bıraktık. Geçtik maratona Anti-X falan derken orada 10 tane farklı grup oluştu. Her neyse asıl konumuz telekom basket takımına dönelim. Bu ankaragüçlü davulcunun peşinden bayağı bir ankaragücülü gitti telekoma destek verdi ama işi çoğu zaman destekten çok kösteğe dönüştürdüler başka hesaplar peşine girdiler. Zaten telekom takımı da El Amin ile final oynadığı sezondan sonra ligde sıçtı sıvadı. Gelenin gidenin haddi hesabı olmadı. Zaten o Atatürk spor salonunuda hiç sevmemiştim.

Böyle tatsız tutsuz bir paragrafta ancak o saçma sapan seyirci ve o takıma yakışırdı zaten. Haaa şimdi ne oldu. O takımdan eser kalmadı bu sene yeni bir sayfa açtı telekom, diye düşünüyorum. Çok güzel bir kadro kurdular inan Ankara da olsam her hafta giderim maçlara ama değilim o yüzden de bu yazıyı yazıyorum ki siz gidin izleyin destekleyin bu elemanları.

Bak şimdi şu ilk 5'e bak; Darius Washington, Muratcan, Jasaitis, Michael Wright, Mehmet Okur

Kesinlikle gidip izlenecek bir takım oluşturdular. Ayrıca konsantre oldukları zaman da çok şey başarabilecek gibiler. Haaa diyeceksin ki basketbol da kadro derinliği yoksa bir bok olmaz ama yine de izlemeye gidilir desteklenir. Bak benchte kimler var; Bekir Yarangüme, Kaspars Kambala, Nedim Yücel, Ceyhun Altay, Uğurcan, Orhan Hacıyeva...

Gidin izleyin hacılar iyi olur maçlar güzel olur bol sayılı olur. Davulcu bebeler falan olur orada arada küfür falan ederler o takımın hakkını vermezler ama olsun idare edeceksin. Bak bu arada maçlar Ankara Arena da ona göre yanlışlıkla o salak salonun önüne gidip beklemeyin apaçiler yer valla affetmezler..

Ofis muhabbeti, KSK,GS ve #JUVE...

Öncelikle yazının tamamını ofiste yazdığım için her zaman ki saçmalıklarımın daha da fazla olmasını göz önünde bulundurmanızı ayrıca aradan Lansor,majezik,Dropia,macrol,neruda gibi ürünler çıkarsa şaşırmamanızı temenni eder, bol güneşli günler dilerim efendim….
-Bereketli hafta sonu
Genel anlamda güzel bir hafta sonuydu. Genel anlamda diyorum çünkü büyük takımların tamamı kazandı. Doğal olarak da büyük bir çoğunluk memnun olarak geçirdi hafta sonunu, aynı zamanda da bahisçiler de fena para kaldırdılar. Barcelona’nın handikapsız kazanması dışında herhangi bir sürpriz olmadı, 1ler 1, 2ler 2, alt ve üstler beklendiği gibi bitti. Sonuçta herkes memnun oldu. Tabi bu durumda benim bahsi bırakmamın da etkisi olmadı değil kesin oldu. Yoksa kimse kolay kolay kazanamazdı. Her neyse biz asıl durumlara dönelim.
-100. yıl balonu
Maç günü ve saatlerine göre gidiyorum  dolayısıyla 100. Yıl balonu Karşıyaka, grande punto gazı Galatasaray ve müthiş zevk veren Juventusla olaya son noktayı koyuyorum.
100. yıl balonu diye yazdım çünkü 5 hafta oldu ve sadece 1 puan ve 1 gol atabildik. 100. Yıl, 19 transfer, 5 maç, 4 mağlubiyet, 1 beraberlik , 450 dakika, Özgürcan, Adiyiah, Erhan Şentürk, Serdar Eylik, Agbetu ve sadece 1 gol evet koskoca 5 hafta da sadece 1 gol ve 1 puan…
Bu durumu ne Reha Kapsal ne de herhangi bir yönetici veya çok iyimser bir taraftarın savunması beklenemez. Niye lan geçen hafta 19 transfer diye sabretmemiz gerekir diyen sen değil miydin diye söyleyenleri görüyorum. Evet geçen hafta ben dedim sabır diye ama 1. Haftadan bu yana gelen bir kadro olması gerektiğini inatla bu kadro ile oynanması gerektiğini de söyledim. Ama reha kapsal bana inat edercesine her hafta farklı bir 11 ile sahaya çıktı. Eee sonunda ne oldu takım her hafta daha da dağınık oynamaya başladı. Heaa şanssızlıklar oldu mu tabi ki de oldu. Mesela Elazığ, Kasımpaşa ve Erciyes maçlarında 0-0 iken kaçan pozisyonlar değerlendirilebilse şu anda 10 puanla takımı ve Reha Kapsalı göklere çıkarıyor olabilirdik, diyeceğim o ki futbol biraz da böyle bir oyun hacı abiler =)
Şimdi reha kapsal ile oturup konuşma fırsatımız olsa acaba ne diyecek hangi bahanelere sığınacak kimi suçlayacak nasıl kıvıracak çok merak ediyorum. Aslında çok da merak etmiyorum da işte yine de bir dinlemek isterim adamı, belki de hala hazırlık kampında olduğumuzu falan mı sanıyor acaba bilemiyorum ki!
Sonuçta 5 hafta geride kaldı ve sadece 1 puanımız var ve sonuncuyuz, kadro istikrarı yok, gol yollarında sıkıntı devam ediyor, bi türlü sonuca gidemiyoruz, bi stres bi panik havası bi karanlık çöktü buradan nasıl çıkarız kim çıkarır ne olur bilemem ama bu sene küme düşersek hem de 100. Yılda büyük ayıp olur. O kadar büyük bir sorun var ki o kadar uzun bir cümle oldu dolayısıyla Office de “çok uzun tümce” diyerek komple altını çizdini sorunu o da anladı galiba!
-Güven vermiyor aga
5 hafta geride kaldı. 10 puanımız var. İlk hafta alınan belediye mağlubiyetinden sonra gelen 3 galibiyet ve 10 kişi ile karabükten alınan 1 puan dışarıdan baktığın zaman çok iyi gibi duruyor. Ama nedense bana bir türlü o güveni vermiyor. Belki de bizim grandepuntoya karşı bir ön yargım olduğu için böyle düşünüyorumdur ama o kadar da değildir. Öncelikle o defans hattında Gökhan zanı görüyorum ya o zaman ben bu takıma nasıl güvenebilirim. Ya aslında temel sorunda Gökhan zandan nefret etmem o formayı ona yakıştıramam ona layık görmemem ki bu da en doğal hakkım ancak nedense eksik bir şeyler var.
Ancak son iki haftadır sahaya çıkan orta alan gerçekten izlemeye değer. Felipe Melo dan bahsetmeye bile gerek duymuyorum çünkü tam bir pitbull gibi her yere saldırıyor, aynı şekilde Selçuk da çizgisini sürekli yukarı taşıyarak devam ediyor. En sevindiğim adam ise Gençlerbirliğinden beri takip ettiğim peşinde olduğum, 2 sene önceki Türkiye kupası finalinde luganoyu bir sağa bir sola yatıran adamım Engin Baytar…
Umarım Engin bozmaz kendini, kimseyle kavga dövüş etmez sağa sola sataşmaz da sürekli oynar ve milli takım da kendine yer bulur diye ümit ediyorum.
Riera ile devam ediyorum. Albert Riera 1931 osasuna doğumlu oyuncu 3 kardeşi var falan dermişim tabi ki de  ertem sener stayla dedikten sonra fikrimin ince gülünü beyan ediyorum. Albert Riera bu takımda benim güvensizlik sebeplerimden biridir. Zaten babanı da sevmezdim süt oğlanı tabiriyle, güzelim ispanya milli takımında o kadroda 11 başladığın günden beri sevmezdim seni ki hala da öylesin be müdür, bi uyuzluk var sen de kabul et hacı abi=)
Ardanın gidişi ve Rieranın transfer sürecinde burada pek dillendirmesem de daha etkili olacak, kaçak oynamayak, efektif olabilecek, skoru değiştirebilecek bir adam alınmasından yanaydım. Mesela Dia gibi bir adam alınsa tam yerinde olurdu ama gittiler bu Rierayı aldılar. Kötü oyuncu değil ama buraya gelipte fark yarabilecek bir adam değil kanımca. Haa kaç maç oynadı da böyle yorumlar yapıyorsun müdür diyenlere, biz önceden izledik olum adamı diyorum. Bana kalsa Engini sola çeker ortayı, Yekta-Selçuk-Melo yaparım gayet de güzel olur ki bunun güzelliğini trabzonda solda oynarken göstermişti Engin Baytar ama anlayana!
Galatasaray artık bu sene böyle devam edecek belki zamanla daha iyi olacak grandepunto benim dediklerime gelecek (Muslera,-Eboue,Servet,Ujfalusi,Balta-Melo,Selçuk,Yekta-Engin,Kazım,Baros) ve yine bir fener maçı gelecek damarım tutar parçalımı değil bu sene o sapsarı formamı giyer basar küfrü yine desteklerim o sorun değil!
Her ne olursa olsun 5 maçta 10 puan bir yandan iyi görünse de kaybedilen 5 puan 5 hafta için fazla gibi ama bu durum bardağın neresinden baktığın durumuna göre değişir. Her neyse ben sonuç olarak fener maçındaki sahada ki takıma bakarım sonuca bakarım oynanan topa bakarım bacaklar titriyor mu ona bakarım gerisi filli foto…
-2006 dan bu yana ilk
Öyle bir atmosfer öyle bir ambiyans olmuş ki, yıllardır Serie A nın kötü statlarında maçlar izledikten sonra sanki bir premier lig atmosferi gibi ama ondan daha iyi, Türkiye liginde yaşanan tezahürat yoğunluğu gibi ama daha orijinal, sanki bir barcelona ayağa paslarla oynama ısrarı ama o kadar da mükemmel olmayan bir Juventus vardı bu hafta sahada…
Sezon başından beri contenin oyuncu tercihleri konusundaki ısrarını çok eleştirdim sağda solda attım tuttum. Elia’yı hiç oynatmaması, Quagliarellayı hiç kullanmaması, son milan maçı dışında orta sahayı 2 kişi ile kontrol etme çabaları falan derken bunlar hep yanlış hareketlerdi conte için ki hala Quagliarellayı kullanmıyor, Elia'yı oynatmıyor. Ancak Gianccherini diye bir adam aldı tam transferin son günlerinde ve ben yine otomatiğe bağlamış bir şekilde “kim lan bu, conte yine ne saçmalıyor, Elia'yı aldık daha ne sola adam aldı” falan filan derken Milan maçında 60 lardan sonra oyuna girdikten sonra oynadığı oyun ile bir anda Eliayı falan unutturdu gitti.
Baktım da yukarıda iyi anlatamamışım.  Ama normalden daha fazla saçmalayacağımı yazının başında belirtmiştim. O yüzden sıkıntı yok. Her neyse öyle bir milan maçı izledik ki, böyle bir Juventusu en son 2005-2006 sezonunda izlemiştim. Üstünden teeee 5-6 sene geçti gitti.
Conte sonunda benim dediğim kadro ile maça başladı. Tam olarak olmasa da taktiksel açıdan benim dediğime geldi. Orta sahayı üçledi savunmanın soluna Ziegleri göndererek bir hata yaptı ama Chiellini'yi ortaya çekerek iyi bir hamle yaptı. Savunmada hala zaaflar var. Mesela tandem için sezon başında Bruno Alves ve Alex isimleri geçmişti ama ikisi de olmadı. Orta alanda ise sol tarafta Pepeyi kullanıyor. Pepe ne yapıyor maç boyunca çok etkili değil, ancak hücumda yaptığı pres ile rakip takımın oyunu kuramamasında ortada ki 3lü ile birlikte bayağı bir etkili oluyor. Bak dikkat edersen cümleye etkili değil diye başlayıp etkili oluyor diye bitirdim o yüzden bir yanar dönerlik var gibi o da Conte den kaynaklı!
Ben çok beğendim bu juventusu, bu kadroyu, çok da itiraz etmiyorum. Bir anda her şeyin değişmesini bekleyemeyiz. O yüzden zamanla olacaktır diye düşünüyorum. Zamanla Elia da takıma girecektir belki bir ihtimal Quagliarella da girer. Transferler olur, patlayanlar olur belli mi olur !
Kanımca bu sene Napoli, Milan ve Juventus arasında geçecek şampiyonluk yarışı, İnter neden yok dersen biliyorum demiyorsun adamların hali ortada bir eto’o eksildi takımdan ne hallere düştüler. O yüzden onlara pek şans vermiyorum, tırı vırı İnter güçlensede sıçırta sıçırta yensek..
Bu arada İtalya liginin yayıncısı yok sen nereden maçı takip ettin diyen varsa da şu 2011 yılında işinize gelince her porno sitesine bir şekilde giriyorsunuz da bir 90 dakikalık maçı mı bulamıyorsunuz olum lan ayıp diyorum ve yeter diyip çekiliyorum kenara. Hem napcanız maçı brazzersa,naughtye devam go go go go…

1 Ekim 2011 Cumartesi

Gökhan Zan,Hakan Balta,Selçuk Şahin,Aurelio bunlar da A Milli

Ben boşu boşuna 3 gün önceden kadromu açıklamadım. Çünkü biliyorum yine aynı boku yiyeceğini ama yok inat ediyor. Dedim ki belki benden bir feyz alır, bir duyar sağdan soldan haberi olur, bu sefer böyle yapalım der benim kadroyu göz önünde bulundurur dedim ama yok yaa. Bu Oğuz'un akıllanacağı yok yine kıl olduğum adamları toplamış kadroya bilet almadığıma sevindim vallahi. Yazık olacaktı vereceğimiz paraya. Hatta bizim Gökhan ile konuştuk acaba 54 lira verip maratondan mı alsak diye de ben kıllandığım için yok demiştim ve haklı da çıktım. 

Şimdi benim tahminime göre şöyle bir 11 ile sahaya çıkacaklar Hiddink ve Oğuz beyler...

Volkan
Gökhan Gönül sakat olursa kesin Sabri-Servet sakat olursa kesin Gökhan Zan-Egemen-Balta
Selçuk İnan-Emre sakat olursa Ekiciyi oynatır yada Hamit-Selçuk Şahin sakat olursa kesin Aurelio 
Kazım-Arda-Burak

Sana şöyle söyleyim akşam işten çıkmışsın ve eve gideceksin adam akıllı bir milli maç izleyelim bir stres atalım hava değişimi yapalım falan filan diyeceksin ki bu maç 2.lik açısından çok önemli yoksa play-off bile oynayamayacağız. Her neyse saat 7-8-9 civarı nete gireceksin ve twitterdan veya facebooktan benim verdiğim kadroya bakıp küfredeceksin işte o kadrolardan biri şu da olabilir bak şimdi ve küfür hazırla;

Volkan-Sabri,Gökhan Zan,Egemen,Balta-Selçuk İnan,Selçuk Şahin,Aurelio-Arda,Burak,Kazım

Tehlikenin farkında mısın Türk Futbolu..!!!


Haaa kadroya bakınca önceki maçlara göre çağrılmayan ama hakeden adamları şimdi çağırdını görüyoruz. Mesela Giray, Serkan Balcı ve Mevlüt..Ayrıca Gökhan Töre ve Tunay Torun konusunda da ısrarcı olması da gayet güzel. Ancak bunu yazmadan geçemeyeceğim; Serdar Aziz varken Gökhan Zan'ı çağırmak, Necip varken Aurelio dan medet ummak yazık oluyor çok yazık...
Son olarakta herkes bahsediyor sen niye yazmadın diyen varsa ki kimse okumadığı için diyemez ama okuyan olursa diye yazıyım ben yinede..Neyi yazıyım tabi ki Ömer Toprak konusunu. Ben onu yazalı 1 sene falan oldu nerdeyse o yüzden şimdi yalamalık yapmak istemedim. Ok?

Bu da bana göre çıkması gereken 11;

Volkan
Gökhan(Serkan)-Servet(Egemen)-Ömer-İsmail
Selçuk İnan-Emre(Hamit)-Mehmet Topal
Burak-Umut-Arda

Heaa bu da ümit milli takım kadrosu onu da yazayım da demedi demeyin ki ben alt yaş gruplarının futbol, basketbol takımlarını takip etmekte ısrar ediyorum. Neyse kadro şu şekilde;

Burak Kaplan, Necip Uysal (Beşiktaş), Kamil Ahmet Çörekçi, Ömer Kahveci (Bucaspor), Serdar Aziz (Bursaspor), Sezer Özmen (Çaykur Rizespor), Alper Potuk (Eskişehirspor), Gökay Iravul (Fenerbahçe), Emre Çolak, Semih Kaya (Galatasaray), Muhammet Demir, Orhan Gülle (Gaziantepspor), Özkan Karabulut (Gençlerbirliği), Ali Kuçik (Kardemir Karabükspor), Barış Başdaş, Şahin Aygüneş (Kasımpaşa), Sefa Yılmaz (Kayserispor), Bayram Olgun, Özgür Çek, Umut Sözen (MKE Ankaragücü), Musa Nizam (Medical Park Antalyaspor), Savaş Yılmaz (Samsunspor), Alper Uludağ (Alemannia Aachen)

Ümit Milli Kadrom da şu şekilde;

Özkan
Musa,Serdar Aziz,Semih Kaya,Özgür Çek
Alper Potuk,NECİP,Orhan Gülle
Muhammet Demir, Şahin Aygüneş,Sefa

Son olarak da milli maçların programı şu şekilde;


7 Ekim Cuma 21:30 TÜRKİYE-Almanya NTVSPOR, TT ARENA
8 Ekim Cumartesi 19:00 TÜRKİYE-Macaristan Yayın belli değil, Kasımpaşa RTE Stadı gidip izlenir
11 Ekim Salı 18:00 İtalya-TÜRKİYE Yayın Belli Değil, Verilirse Çok iyi olur liderlik maçı
11 Ekim Salı 20:00 TÜRKİYE-Azerbaycan NTVSPOR, TT ARENA