25 Aralık 2012 Salı

Devre Arası Raporu



51 puanlık ilk yarı pastasının, zirvedeki 5-6 takım tarafından hunharca mundar edilmesi ile lig tarihinde liderin 33 puanla devreyi kapatmasına şahit olduk. 18 takımlı ligde rüya takım dedikleri liderin 18 puan kaybettiği, sonuncu takımın 12 puan toplayıp 39 puan kaybıyla renk kattığı, 2. ile 12. arasında sadece 3 maçlık puan farkının düşündürdüğü, 12.nin küme düşme potasından 5 puan yukarıda olduğu, her türlü aksiyona açık 17 haftalık ilk yarı izledik ve şimdi Merry Christmas...

Devrenin kötülerinden, kötü anlarından başlayıp iyileriyle bitirmek hepimizi iyi de bırakır diye düşünüyorum. Takım fark etmeksizin herkesi derin üzüntüye boğan Ediz Bahtiyaroğlu'nun aramızdan zamansız ayrılışıydı. Olaydan 1-2 hafta önce bi' arkadaşımla konuşurken Ediz'in de adı geçmişti. Ediz, Giray, Cem Can falan beraber oynamıştık diye anlatıyordu. Ölüm ile karşılaştırılacak daha kötü bi' haber yok, sonuçta ateş düştüğü yeri yakar.

Kötü haberler önce Beşiktaş'lılar sonra da A milli takımdaki Hasan Ali Kaldırım faciasından kurtulmak için bekleyen bizler için gelmeye devam etti. İsmail Köybaşı'nın sakatlığı tam düzeldi, düz koşulara başladı derken cartttt tekrar sakatlandı ve sezonu kapattı. Gündemde fazla yer bulmasa da benim en beğendiğim santrafor tiplerinde kendine yer bulan 1992 doğumlu Muhammed Demir'in sakatlanıp sezonu kapatması beni ziyadesiyle üzmüştür. Devrenin kötü bi' haberi Fenerlilerin kocaman gururu olan Aykut'tan geldi ve Aykut Alex'i bi' katatkulli ile Brezilya'ya postaladı. Alex'in gidişinden etkilenen fenerliler de olmuştur.

Beni şaşırtanlar...Hikmet Karaman'ın Popov, Sosa, Muhammet, Cenk, Turgut gibi adamların yanına İbricic'in eklenmesi ile daha olgun bi' hücum hattına sahip olan takımın iyi şeyler yapabileceğini düşünürken Popov'un ayrılması İbricic'in gönderilmesi, Muhammet'in sakatlığı derken ayıptır söylemesi takım cortu çekti. Yine aynı şekilde bu sene nefis bi' dönüş yapmasını umut ettiğim Cangele'den o refleksi görememek ve takımın ona paralel şekilde çöküşü o kadar harcanan parayı da düşününce, bi' anda kendimi futbol enteresan derken bulmama neden oldu. Kayseri demişken oynatmadığı genç oyuncuları bi' zahmet hayır vesilesiyle Ankaragücü'ne verse de her iki tarafında işi görülse, ne olacak sanki?

Devrenin en güzel takımı Medical Park Antalyaspor oldu. Diarra, İsaac, Aissati, Tita hücum yapmaya müsait, Türkiye şartlarında gol atmamak için kendini zor tutan ofans dörtlüsü. Bu dörtlünün arkasında savunmayla köprü görevi gören Mustafa Denizli'nin prensi Uğur İnceman ve benim şimdilerde prensim olmaya aday Murat Duruer. Özellikle Murat Duruer'i sol iç oynatma fikri kimden çıktıysa helal olsun. Orada o kadar ince oynuyor ki ikinci yarı bozmadan üstüne koyarak devam eder (Serdar kurtuluş her hafta üstüne koyuyor!) inşallah. Antalya iyi güzel takım olmuş, temposunu düşürmeden saldırmaya devam ederse akıllılık eder. Çünkü ligin ilk yarısında götün götün kapanan bazı takımlar 2. devrede kabak çiçeği açılıp puan almaya çalışacaklar. İşte o zaman Antalya'nın hücum hattı bayram edecek. Antalya'da Emrah Başsan hakkında bi' şey yazmadık ama o da aklımızda ona göre devam etsin.

Antalya ile birlikte Eskişehirspor da zirvenin gizli adaylarından. Es-es hücum hattının Antalya'dan pek bi' farkı yok. Onların sorunu, olayı ligin ortasından sonra kavrayabilmeleri yani Necati, Kamara, Tello, Alper, Erkan 5'lisinin geç bir araya gelmesi ve birbirini tamamlaması oldu. Eskişehir'in takviye yapacak neresi var? Burhan  ile yollar ayrılmış. Kanatlarda oynayacak alternatif oyuncu eksikliği var. Bi' diğer eksik isim ise Necati'ye alternatif olabilecek, oyuna girdiği zaman direkt katkı verebilecek bi' golcü. Misal genç Semih!

Beşiktaş alternatifsiz olan kadro zaafiyeti, Fener de bu oyun anlayışı ve Selçuk Şahin, Hasan Ali gibi adamlarla şampiyon olamaz. Yani Fernandes veya Almeida olmadığı zamanlarda yerlerine direksiyona geçip sollama yapacak adamı yok. Ama adı geçen Nene gibi bi' adam gelirse işler o zaman değişir, değişebilir. Haa diyeceksin ki Galatasaray mı olur? Olur amk. Niye olmasın? Geçen seneye göre daha %50 lerdeyiz ama ilk yarıyı lider kapattık, Avrupa'da tur atladık. Açıkçası asıl gönlümden geçen Antalya'nın şampiyon olması. O kötü stadın tartan pistinde şampiyonluk turu atsınlar, ne hoş olur. Ne kapak olur, hem büyük takımlara hem de yıllardır Antalya'ya stat yapmayan yetkililere.

Peki kim düşer? Gönlümden geçen İBB, Kasımpaşa ve Akhisar. Ama gidişat Akhisar, Mersin, Elazığ olur gibi gösteriyor. Mersin de Nobre'nin olası transferi zaten zayıf olan takımın çöküşü olur. Akhisar ve Mersin'in yanına kim gider onu ilk 5-6 hafta sonra anlarız. 2. yarının ilk 5-6 haftasından sonra yukarıdaki 4-5 takım kendini belli eder. İlk 5-6 haftanın kritik maçları; Bursa-Kayseri, Antep-Fener, Galatasaray-Beşiktaş, Bursa-Galatasaray, Trabzon-Fener, Galatasaray-Antalya gibi. Dikkat çeken bi' fikstür var ki, kenara not etmek lazım. Galatasaray ve Fenerbahçe'yi İstanbul'da 3-1 ile geçen Karabükspor 2. yarının ilk 5 haftasında sırasıyla Trabzon(d), Kasımpaşa, Beşiktaş(d), Bursa, Antalya(d) ile oynayacak. Özellikle deplasman maçlarına dikkat! Ligin kaderini Karabük belirleyebilir. 

Mamafih, Mart'ın ilk haftasında şampiyonluk, avrupa kupaları, küme düşmeme ve vasıfsız kalacak takımlar belli olur diye düşünüyorum. O zaman yine yazarız, bakalım ne atmışız ne kadar tutmuş.
 
Son olarak; Kırmızılara "afferim keleş", Beyazlara "aga'nın pokunun üstüne pok olur mu leyn?"

 

24 Aralık 2012 Pazartesi

Sahaya İneriz ....

Bu, sahaya ineriz diye başlayan tezahürat, Türkiye'nin herhangi bi' stadında maç izlemiş herhangi bi' insanın bildiği ilk 3 tezahürattan birisidir. Diğer ikisi, canım feda olsun sana ve 3'lü çektirme moronluğudur. Şu anda bu satırları yazmaya teşvik eden, dürten, itici güç olan sahaya ineriz diye başlayıp şu sıkıcı pazar gününe kadar lafta kalan ve ananızı bilmem ne yaparız diye sonlanan adrenalin patlamasıyla klavye başındayız. Enteresan anlamlar içeren uzun cümleler, garip kelimeler, yanar döner benzetmeler, felsefi yaklaşımlar falan yok. Yoksa sahaya ineriz ....!!!



Karşıyaka ve Ankaragücü takımlarının tek ortak noktası Göztepe düşmanlığı olarak bilinir. Diğer ortak yönleri yönetimsel sorunlar, futbolcuların alacakları, sahaya çıkmayan ve parasını almak için federasyona giden oyuncular falan. Bunlar herkesin bildiği ve kolayca tahmin ettiği göz önünde olan üstü örtülmeyen, aksine temcit pilavı gibi ortaya atılan konular. Bu iki takımın bugün bi' ortak noktası daha çıktı ve taraftarları 5 saat arayla sahaya indiler. Ne kadar ayıp dimi, ne kadar holigan insanlar, ne kadar banel tribünler, bunları stadlara almayacaksın dimi, yasaklayacaksın stadın önünden bile geçmeyecekler dimi...dimi dimi dimi...


17 haftası geride kalan ligde Ankaragücü ve Karşıyaka kadar ligde hakemlerden kaynaklı olarak puan kaybı yaşayan başka 3. bi' takım yok. Varsa söylesin, kimse söyleyemez ağzını bile açamaz. Diyeceksin ki hakem hatası var diye sahaya inme hakkı mı doğuyor? Dur bi' dakika, bi' bekle. İki takımda yönetimsel olarak ultra sıkıntılı dönemler geçiriyor, paralar ödenmiyor, her hafta başka bi' sorun var, olmasa da varmış gibi gösteriliyor, sürekli bi' rahatsızlık var. Üstüne de artık kasıtlı yapıldığını düşündüğüm hakem hataları eklenince bardak taşıyor, hatta bardak yere düşüyor kırılıyor. Hakem hatası 1 olur, bilemedin 2 olur ama 3 olursa o işte bi' ibnelik vardır. İşte, şu anda oynanan gizli oyunlar bu ibneler ve ibneliklerinden dolayı cereyan ediyor.

Ankaragücü zaten bitmiş, oyun üstüne oyun oynanıyor, para yok, yönetim yok, futbolcu bile yok 18-19 yaşındaki çocuklar mücadele ediyor, psikolojik olarak boktan bi' durumdasın, 100 yıllık takım göz göre çamura saplanıyor. Yetmezmiş gibi hakemler bu ortamda sahadaki alın terini hiçe sayarak eyyam yapıyorlar. Sonra neden sahaya iniyorsun?

Karşıyaka 15 senedir süper lige dönememiş, süper lig kapısından defalarca geri dönmüş, taraftarı sabır taşına dönmüş, vasatın altındaki isimlerin yok artık dedirten mücadeleleri ile süper lig potasında kalmaya çalışan ama ekonomik sorunlar, yönetimsel problemlere rağmen konsantreyi hedeften şaşırtmamaya çalışıyor. Ama kimin piyonu olduğu belli olmayan hakemler eyyam konsantresi ile sabır taşına dönmüş taraftarı cinnetten cinnete davet ediyor. Sonra neden sahaya iniyorsun?

Neden mi? Bi' düşün istersen!

21 Aralık 2012 Cuma

Kar'da Kış'ta Otur Kumanda'yla


21 Aralık Cuma
20:00 Beşiktaş-Kayserispor $$ Lig TV
23:00 Atletico Madrid-Celta Vigo $$ NTV Spor
21:45 Cagliari-Juventus $$ Tivibu
23:00 Behzat Ç. $$ Star

22 Aralık Cumartesi
13:30 İnter-Genoa $$ Tivibu
14:45 Wigan-Arsenal $$ Lig TV2
15:00 Kasımpaşa-İBB $$ Lig TV
17:00 Man City-Reading $$ Lig TV3
19:00 Fenerbahce-Karabük $$ Lig TV
19:00 Vallodolid-Barcelona $$ NTV Spor
19:30 Liverpool-Fulham $$ Lig TV3
21:00 Malaga-Real Madrid $$ NTV Spor
21:45 Roma-Milan $$ Tivibu

23 Aralık Pazar
15:30 Swansea-Man UTD $$ Lig TV3
18:00 Chelsea-Aston Villa $$ Lig TV3
16:00 Bursa-G.Birliği $$ Lig TV2
19:00 Antalya-Eskişehir $$ Lig TV2
19:00 Trabzonspor-Galatasaray $$ Lig TV
19:00 Karşıyaka-Kartal $$ TRT Spor
22:00 Marsilya-St Etinne $$ Tivibu
22:00 Philadelphia-Brooklyn Nets $$ CNN Turk

Dediğim gibi, ona göre ve benzeri aklına gelebilecek şeyler...

14 Aralık 2012 Cuma

İstanbul Derbisi


Papazın çayırındaydı dimi ilk maç, yoksa başka bi' yerde başka bi' çayırda mıydı la? Neyse dur şimdi, kafam bulanık maziyi-"6-0'ı bile hatırlamıyorum olum"-pek hatırlamıyorum. Papazın çayırı değilde Ankara'da Papazın Bağı vardı, Gaziosmanpaşa'da o duruyor mu acaba? Neyse İstanbul derbisinde Ankara'dan laf edip, memleketimizi kirletmeye gerek değil gerenk bile yok.

Öncelikle 2 sezondur falan devam eden bu saçma sapan deplasman yasağından laf açılsın öyle başlayalım. Sonra taktiksel olarak yürür gideriz.

Hani biz, 2020' de hem olimpiyatlara hem de avrupa şampiyonasına aynı anda aday olduk ya. Hani biz, ikisini birden aynı yıl içinde sorunsuz, sualsiz, nefis klas bi' şekilde düzenleyeceğiz ya. Hani biz, çok eminiz ya. Hani biz, yaparız dedik mi o işi oldu bileceksin ya. Hani biz, dünyayı 3 ay içinde evimizde ağırlarız kimsenin kılına zarar gelmez diyoruz ya. Hani biz, atıp tutuyoruz ya. Hani biz, biz var ya biz...

Madem bu kadar kalın enseliyiz, madem ki olimpiyat ve avrupa şampiyonası için gelecek 100 binlerce misafirin kılına zarar gelmeyecek diye garanti veriyoruz. O zaman adama sorarlar, hani var ya o meşhur bi' kurul. Her derbi haftası, hafta içi toplanıp saçma sapan kararlar aldıktan sonra basının karşısında ekeşenler topluluğu. Siz neden 2500 tane deplasman taraftarının güvenliğini sağlayamıyorsunuz? Çok mu korkuyorsunuz beyler, hayırdır?

Sonra sağda solda dünya derbisi diye pohpohla, medyada gaza getir, derbi havası yarat, kime bunlar? Sadece ev sahibi takım için olur bunlar. Deplasmanda farklı bi' renk olmadıktan sonra ne s.kime yarar o dünya derbisi. Bak Roma-Lazio'ya, adam komple kale arkasını vermiş Roma'ya. Bak City-United'a, komple kale arkaları deplasman seyircisinde kıpkırmızı olmuş.

Son meşhur güvenlik toplantısının içeriğinde tam ne konuşuldu bilmiyorum ama alt yazılar ve sağdan soldan takip edebildiğim kadarıyla, Fenerliler "biz taraftarımıza kefiliz" demişler. Ama Ali Dürüst "sezon ortasında bu kararı almak kaos yaratır" gibisinden konuşarak yan çizmiş, kıvırmış, yani pek dürüst olmamış bu Ali. Ne olacaktı amk, 2500 fenerli gelse bizi mi yiyecekti. Çok mu korktun be hacı Ali? Stadı falan mı kıskandın olum hayırdır? Deplasman seyircisinin golü yedikten sonra ki mordan hallice surat ifadesi veya gol attıktan sonra ev sahibi 50 bin kişinin pısıp 2500 kişinin çılgınca sevinmesi falan sonra karşılıklı atışmalar, atışmalar dedim kibar oldu küfürleşmeler diyecektim, bunlar hep güzel hareketler sen ister beğen ister beğenme, acı gerçekler böyle.

Mamafih taktiksel güzellikler, yani bi' başka deyimle sahaya dizilişlere, olasılıklara ve tahminlere...

1860 münih tadında ki 1461 mağlubiyetinden sonra 1453 yılında fethedilmiş İstanbul gibi harikulade bi' şehrin derbisinde taraflardan biri olarak maça çıkacak olan grandepunto, 1461 maçı sonunda bu maçın yansımaları devre arasında olacaktır gibisinden bi' laflar etti.(Dipnot:1+8+6+0+1+4+6+1+1+4+5+3=40 ve işte MHP'nin 40. yılı yine sizlerle) Benim öngörüm 1461 mağlubiyeti hafta sonu fener maçı olduğu için oldu. Fener değilde başka biri ile oynasaydık bu şekilde olmazdı diye düşünüyorum. Kesinlikle normalin daha da üstünde bi' konsantrasyon ve ciddiyet olacaktır. Bizim grandepunto zaten bu konularda çok ustadır hizaya getirme, fırça çekme, gaza getirme, ayar verme falan hep onun sevdiği, bildiği ve gözü kapalı yaptığı işlerdir. Taktiksel açıdan ise kimleri oynatacak nasıl bi' seçim yapacak, 1-2 pozisyonda hala ? 'leri duruyor. Tabi Fenerin taktiksel varyasyonu yani Aykut'un seçimlerine göre mi hareket edecek o da muamma! Misal Ambrabat mı Emre mi oynayacak? Melo ultraüber formsuz Yekta yada Engin ile başlar mı? Aynı şekilde Hamit sıça sıça bi' hal oldu, temizlemeye kimsenin gücü yetmiyor. Onun dışında farklı bi' durum olmaz diye düşünüyorum. Ama Engin, Selçuk, Yekta, Emre gibi bi' orta saha da olabilir şaşırmayalım.

Fenerde durumlar daha net, bulanık, karman çorman, atraksiyonlar yapmayı gerektirecek bi' durum yok. Sakat, cezalı, küskün, nazlı, kıllı tüylü kimse yok. Belki bi' Stoch. O yüzden bi' sürpriz olacağını hiç sanmıyorum. Takım olarak Fener şu anda ayakları daha yere basan, daha sağlam gibi duruyor. Ama oyun olarak o kadar emin konuşamıyorum. Zaten oyun olarak da emin konuşsak bu kadar satır zırvalamaya gerek kalmazdı. Kilit adamlar tabi ki başta Volkan ve şansı, Meireles'in performansı ve tabi ki Sow gibi gözüksede asıl önemli kilit sol kanat ve Hasan Ali+Caner ikilisi. Burası tam bi' maden, özellikle de Hasan Ali'ye karşı oynayan hücumcunun işi Almanya'dan iyi. Maçın kilidi fenerin sol kanadı ve Selçuk ile birlikte orta sahada oynayacak MC'nin Meireles+Cristian+Topal karşısındaki pas yapabilme yüzdesi, pas sayısı, oyunu yönlendirme başarısı. Gerisi zaten rutin oyunlar ve oyuncuların maça vereceği performanslar olacaktır. Ha, çılgınca bi' kırmızı kart olur, penaltı olur,  penaltı olmaz ama kaleci atılır falan onlar o güne özel ara sıcaklar olarak menüde arzu edilmeyi bekliyorlar.

Her zaman, biraz gönlümden geçen biraz da aklıma yatan isimlerden kadroları yazarım, yazdım, yazacağım...




Bunlar İzlenir | 14-15-16 Aralık


14 Aralık
21:30 Bayern Münich-M.Gladbach > TRT Haber
20:00 Eskişehir-Bursa > Lig TV
21:00 Zalgiris-Efes > NTV Spor

15 Aralık
14:45 Newcastle-Man City > Lig TV 3
23:00 Sevilla-Malaga > NTV Spor
19:00 Gençlerbirliği-Beşiktaş > Lig TV
14:00 Adana-Karşıyaka > TRT 1
16:30 Leverkusen-Hamburg > TRT Haber
21:45 Lazio-İnter > Tivibu

16 Aralık
13:30 İBB-Trabzon > Lig TV
16:00 Ordu-Antalya > Lig TV 2
20:00 Galatasaray-Fenerbahçe > Lig TV
22:00 Barcelona-Atletico Madrid > NTV Spor
16:00 Juventus-Atalanta > Tivibu
14:00 Göztepe-Adana Demir > TRT 1

Her zaman dediğim gibi yalan yok acımam, dağıtırım!

12 Aralık 2012 Çarşamba

Şenol Güneş ve Sabır Dünyası


Pohpohlanmadığı ve kimseyi de pohpohlamadığı dolayısıyla şakşakçısı olmadığı için, medyaya malzeme vermemesine istinaden gündemde haybeden kalabalık yapmadığı için, elindeki ile yetinmeyi bilip aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz hareketini savunduğu için vs. vs. ve akıl olarak aynı statüde görev yaptığı adamlardan daha pratik zekada olmasından ötürü, yapılan eleştirilerin gelişine dömi vole vuracağı için medyada ve ülke genelinde hatrı sayılan, nazı çekilen, elle tutulur, parmakla gösterilir, dişe dokunur ilk 3 teknik direktör sayılırken Şenol Güneş adını tak diye yazmak kalem kırar, telaffuz etmek zor gelir, zahmet alır, üşendirir, of çektirir, afra tafra yaptırır, tırı vırı ettirir.

Emeğin ve emekçinin farkında olmadan temsilciliğini yapan, gösterişsiz davranışları, konuşmaları, olaylara verdiği yapıcı tepkiler ile emeğe saygının değerini bilenlerin dünyasında en tepede bulunan Şenol Güneş'i saygı ile selamlayarak 2 satır karalama ihtiyacımı bildiriyorum.

Sezonu gaassaray tarafından oyuncuları bi' nevi yağmalanmış olmanın verdiği geride kalma hissi ile kapatıp yeni sezona Burak Yılmaz'ın gidişi ile start veren, "olsun Burak gider thisrock gelir o da bizden olur" diye düşünürken Dame N'Doye' nin Lokomotiv Moskova ile anlaşması ile son dakika da kalite yönetim sistemini düşürmek ve Marc Janko' ya imza attırmak zorunda kalan Trabzonspor, ligin tepesindeki takımların ekstra puan kayıpları ile hala zirvenin takipçisi olarak ensede boza pişirmeye devam ediyor. Bu ense-boza ilişkisi ocakta ki transfer hamleleri, zirvedeki takımların form durumları ve Trabzon'un "bal-şans-mucize" şeytan üçgeninden indiragandi yapacağı hesaba göre değişecek.

Bi' takımın yerli oyuncuları üst düzey kalitede ( A milli takım banko 18 oyuncusu) olmayabilir(ama Barış Özbek'te olmaz be hocam) ama ekstra katkı verebilecek yabancı oyuncuları olduğu için şampiyonluk potasında kalır ya da tam tersi olur yerli üst düzey oyuncuların ekstra performansı ile bu başarı gelebilir. Trabzon takımının yabancı oyuncuları; Emerson, Bamba, Adrian, Alanzinho, Henrique, Janko, Colman, Zokora, Sapara, Vittek, Celutska. Bu listede kadrodaki yerli oyuncuların veremeyeceği katkıyı verebilecek isimler Colman, Zokora, Emerson bazen de miadı dolmuş uzatmaları oynayan Alanzinho. Misal bi' Bamba' nın Yobo gibi yanındaki Bekir bile olsa durumu idare edebilecek yada Ujfalusi gibi tecrübesi ile süpürücü görevi yapabilecek özelliği yoksa orada bırakın Mustafa Yumlu oynasın fark etmez hatta iyi olur. Aynı şeyler kaçak güreşçi Adrian, belçika-hollanda gibi yumuşak liglerin ucuz golcüsü Henrique tınrıke minrıke ve diğerleri için de geçerlidir.

Benim haddime olmayan ama Şenol Güneş'in sabır dünyasına önerebileceğim naçizane fikrim şudur. Adrian, Alanzinho, Henrique, Janko ve Vittek'in elden çıkarılması, yerlerine 2 yabancı alınarak az ve öz olarak devam edilmesi gerekliliğidir. Hem kadroda şişkinlik azalır, hem de 5 vasat oyuncu yerine 2 tane üst seviyeye yakın transfer ile daha fazla verim elde edilir. Ben inanıyorum ve umut ediyorum ki Şenol Güneş ve sabır dünyası da bu şekilde düşünüyor, tasarlıyor, istiyor, ama bi' anda 5 oyuncu gönderip daha yüksek maaşlı daha kaliteli adam almanın da zor olduğunu ve zaman gerektirdiğini biliyor.

5 hücum özellikli Adrian, Alanzinho, Henrique, Janko ve Vittek yani Şenol Güneş'in sisteminde merkez forvet oyuncusu ile forvet arkasındaki isim için oyuncular bulunması lazım. Benim forvet arkası denilince şu anda gelebilecek isimlerden aklıma gelen Tomas Rosicky. Londra'dan Trabzona bi' adam ne için gelir, neden gelsin seninde aklına gele gele Rosicky mi geldi diyenlere slm, nbr? 1980 Prag doğumlu oyuncu 32 yaşında ve 1,5 yıl daha üst seviyede oynar, Türkiye ligini de forse eder sorun olmaz. Merkez forvet adamı için önerim ise İBB'li Pierre Webo olur mu? Bunlar sadece öneri daha iyi seçeneklerde bulunabilir, bulunmazsa ayıp zaten. Jaja'yı da unutmamak lazım, adamın açamayacağı kilit yok.

Yalnız Şenol Güneş benim burada dile getirdiklerimi belki 1 kere söylemiştir, istemiştir. Israr edip karşısındakini bezdirip illallah dedirtip gına getirtmemiştir ki o kişiliği de yakışmaz zaten. Ama hala 2011 yılındaki şampiyonluk kupasının peşinde olan yönetim bunu dinlemiş midir, dinlese bile aksiyon almayı denemiş midir alıyor mudur bilemem. Mamafih Şenol Güneş, aksiyonun olmadığı dünyasında sanırım şöyle bi' davranış sergilemeyi tercih ediyor. Muhtemelen şöyle diyordur: Elde ki kadroya rest çekip, ortalığın malı olup, rezil rüsva grande olacağıma; aza kanaat edip mümkün olabilecek başarıyla mucizevi bi' eser çıkarmak için yırtınır, gerekirse parende' ci olurum.

Son Kayseri maçında, 4 topunun direkten döndüğü, 90 dakika boyunca 18 içine hapsettiği rakibine 1 golden fazlasını atamadığı için kendi evinde 1 puana razı olan Trabzon'u ve taç çizgisinin kenarında çaresizce duran Şenol Güneş'i gördükçe, hücum rotasyonunda görev alan adamlara 2 yıldır nasıl sabrettiğini çok merak ettim. O yüzden bi' fikir attım ortaya, yoksa ne haddime!

sahaya ismi sığmayanlar;  Zeki Yavru, Ferhat, kaleci Zeki ile tam 22 kişi ideal

Kadroya bakınca iyi güzel ama kim gidip Jaja'yı alacak diyorsan git Rosicky'i al ya da başka biri ama gol atsın asist yapsın ileri oynasın. Yedeklerde açık oynayacak oyuncu yok der gibisin ama sakin ol. Olcan yoksa Colman'ı sola çekip ortada Soner ile oynayabilirsin ya da Emre Güral ile başlarsın. Millet neler deniyor sen mi yapamayacaksın be hocam yürü, kim tutar seni!

7 Aralık 2012 Cuma

Hafta Sonu 2.5 Üstü Olur

                                 Maziden bi' gün, Manchester beyefendileri

07 Aralık Cuma
20:00 Beşiktaş-Eskişehir | Lig TV
20:00 Anadolu Efes-Caja Laboral | NTV Spor
22:00 Panathinaikos-Fenerbahçe Ülker | NTV Spor

08 Aralık Cumartesi
14:00 Kasımpaşa-Gençlerbirliği | Lig TV
15:00 P.Karşıyaka-Galatasaray MP | Lig TV3
19:00 Sivas-Galatasaray | Lig TV
19:00 Bursaspor-Orduspor | Lig TV2
21:00 Valladolid-Real Madrid | NTV Spor
21:45 Roma-Fiorentina | Tivibu
14:00 Ankaragücü-Rize | TRT 1

09 Aralık Pazar
15:30 Man City-Man Utd | Lig TV3
20:00 Atletico Madrid-Deportivo | NTV Spor
22:00 Betis-Barcelona | NTV Spor
16:00 Trabzonspor-Kayseri | Lig TV
16:30 Fenerbahçe Ülker-Banvit | Lig TV2
19:00 Fenerbahçe-İstanbul BB | Lig TV
16:00 Palermo-Juventus | Tivibu
21:45 İnter-Napoli | Tivibu
19:00 Karşıyaka-Erciyes | TRT Spor

6 Aralık 2012 Perşembe

Schalke Diyenler İçin Paris SG


Dün akşam meşhur şampiyonlar ligi saatinde, aslında alışık olduğumuz ama uzun süredir yaşamadığımız bi' sevinç yaşadık. Bana göre çok da ultra bi' başarı değil bu. Çünkü kıytırık Cluj, Braga gibi takımların önünde kulüp yapısı, bütçe, taraftar gibi etkenleri yan yana koyduğun zaman buradan 2. tura çıkmak inanılmaz bi' işi başarmış demek değil. Ama takdir edilmesi gereken ilk 2 maçı kaybedip kalan 4 maçta 10 puan toplayıp tur atlamaya bi' aferin var, hatta yıldızlı 5'te olabilir.

Olası Rakipler

Man UTD ile aynı grupta olduğumuz için eşleşemiyoruz. İyi ki de eşleşemiyoruz çünkü eleme maçlarındaki Manchester, grup maçlarındaki ciddiyetsiz takım gibi olmaz ezer geçer, üzülürsün. Diğer rakipler; Barcelona, Bayern Münih, Dortmund, Juventus, Malaga, Schalke diğeri kim di la? 7 tane olması lazım. ......Hee tamam, Paris SG. Yoksa Paris SG mi çıkacak?

Kimse Barcelona ile eşleşmek istemez, istemiyor. Yani adamların en ciddi rakibi diye düşünülen Real Madrid bile şu turda Barcelona ile eşleşmek istemez, yemez yani. Barcelona ve Bayern Münih dışında diğer 5 takımdan hiçbiri bu ikisi kadar net bi' favori değil. Mesela herkesin çok övdüğü korktuğu Dortmund da o kadar ultra bi' takım değil. Dortmund konusunda ufak bi' detay, Dortmund'u izlemeyenler ama sağdan soldan duyup, puan durumuna göre konuşanlar var. Konuşmayın, çok belli oluyorsunuz.

Herkesin gönlünden Schalke veya Malaga'nın çıkması geçiyor. Çok doğal bi' arzu ama şu turda kimse için kolay denilemez. Zaten Schalke ve Malaga da inşallah Galatasaray çıkar diyordur, inanmıyorsanız gidin sorun. Alman ve İspanyol takımlarından bahsederken, "iyi la kolay çıktı, orada berabere kalır burada yener geçeriz" demenin ruh hali de bi' başka olsa gerek. 

Gelelim Juventus'u isteyen, hatta çok isteyen ne içtiğini çok merak ettiğim çok bilmiş gaassaraylılara. Bunlar da Dortmund'u izlemeden yorum yapan tiplerle aynı kategoride. Biraz da İtalyan futbolundaki başarısızlık ve zamanında Milan'a karşı aldığımız galibiyetler, son zamanlarda Trabzon ve Fenerin İnteri yenmesi gibi etkenlerde yanlış algılamalara sebep olmuş gibi. Ama son avrupa şampiyonasında da gördük, İtalyan milli takımı eskisi gibi yaslanayım 1-0'a alırım uyku modunda oynamıyor. Juventus...Geçen sene ki 38 lig maçından 30 tanesini izledim, bu sene CL dahil 14-15 maçını izlediğim için söylüyorum kimse hafife almasın. Conte'nin 3-5-2 si çok ters gelebilir bize, gelecektir. Heaa Juventus çıkarsa Türkiye'de ki Juventus fanları olarak canlı canlı izleme fırsatımız olur ona seviniriz. 

Sıcağı sıcağına dedik, uzatmayalım. Benim istediğim değil ama hissettiğim takım Paris SG. İbrahimoviç'li, Thiago Silva'lı, Lavezzi'li devre arası gelecek olan Lucas Moura'sı ile arap sermayesinin fransız takımı. Ben PSG çıkacak diyorum ama istiyor musun diye sorarsan tabi ki de hayır. Bende herkes gibi Schalke ya da Malaga diyorum. Hatta direk Schalke diyorum. Çünkü Huntelaar dışında üst düzey tehdidi olmayan, düz bi' takım. Malaga da İsco bile Schalke 'nin takım olarak yaratabileceği tehlikeyi yaratabilir. 

Sonuç olarak, Çek bi' letonya Platini..

5 Aralık 2012 Çarşamba

İskender misali: Vurdura Vurdura Hedefe

Sezon başındaki 2 maçtan sonra takımın kısır, pozisyona girmeden maç bitirebilecek ve izlerken insanı yoran bi' futbol oynayacağını, bi' şekilde Ocak ayındaki transfer döneminde hareketlenmek isteyeceğini tahmin etmiştim. Yanıldım mı? hayır. Ama yanıldığım konular var. Yanılgım şu, 14 hafta sonunda liderin(erciyes 27, biz 24) 3 puan gerisinde 15. haftaya başlarken içeride lideri yenme fırsatının elimizde olacağını hiç tahmin etmemiştim. Zaten şu kadro ile bunu tahmin ettim diyene benden temiz "bi' siktirgit" geliyor, hiç kaçırmasın. Ekstra oyuncu sınıfında saymaya yeltendiğimiz iki oyuncudan Dalmat'ın vasat altındaki yaratıcılığı, Makukula'nın 14 haftada 2 gol attığı bi' ortamda, hiç kimse pazar günü gelmesi muhtemel 15. hafta liderliği için ben demiştim, biliyordum, adım gibi emindim vs. demesin, yalan söyleyip tepemizin tasını attırmasın. Hadi lan!
yeri geldiğinde sahada organlarını bırakıp çıkabilecek adamlar, helal olsun

Ama takım öyle bi' kenetlenmiş, öyle bi' performans koyuyor ki tarifi zor. Hani bizim seyircinin en deli anlarındaki kaf-sin-kaf çekişi var ya, futbolcular o deliliği yeşil sahada yeşilin yanına kırmızı koyarak sahaya yansıtıyorlar. Ya da bana öyle geliyor. Götümden uyduruyorum. Daha bunamadım merak etmeyim olum! Abi şimdi rakiplere bakıyorum, kadro olarak bizim çok üstümüzdeler yalan yok, bol alternatifli, yetenekli süper lig oyuncusu olan, yabancıları fark yaratabilecek isimlerden oluşuyorlar. Ama bunlar hep hikaye, tırıvırı filli foto artık nasıl anlarsan. Bizimkiler öyle bi' yürek koyuyorlar ki sanırsın maç bitiminde ciğeri, dalağı sahanın ortasına bırakıp çıkacaklar. Abarttım ama anla diye olum, ne sandın? O yürek, dalak, ciğer bi' araya gelince  maç başlarken 1 puanı cebe koyuyor, sonrası es kaza karambole bi' kontratak ve top girerse 1-0'a yatmayla geçiyor. Son Konya maçı da öyle oldu. Baktık rakip üstün, top oynuyor, oynatmıyor, kitledi yarı sahaya. Yapacak tek şey kaldı, yaslanıp 1 puanı alıp sessizce eve dönmek. 0-0 ile döndük kutsal topraklara.

Kamu Spotu !

LM var 2 senedir TRT de yardırıyor. Bi' de uzun ve kısa olarak 2 seçenekten oluşan Laz Marlborosu var. Şimdi konumuz TRT'de ki LM. Ak sakallı dede, Mecnun ve 3 ayda bi' değişen Leyla tiplemesi ve Mecnun'un çevresi, İsmail abi falan. LM'de; Mecnun'un babası, Leyla'ların kaynatası, İsmail abi ve Yavuz hırsızın abisi, Erdal Bakkal'ın İskender'i. Başka kimin neyi oluyor la İskender demeye kalmadan, hatlarda bi' karışıklık olmaması adına uzatmıyorum. Orada İskender'in arabadan ve arızadan bağımsız, vurdurarak motoru çalıştırma fantezisi vardır. Bi' bölümde düzlükte vitesi boşa atıp Yavuz hırsıza taksiyi ittirirken taksimetreyi açması, başka bi' bölümde kız istemeye giderken taksiyi vurdurmaya çalışması gibi daha aklıma gelmeyen binbir saçma nedenle araba değişse bile arabayı vurdurmaktan kendini alamamasını düşününce Karşıyaka'nın bu seneki hali geldi aklıma. Vurdura vurdura geliyoruz, Süper Lige!

Demek istediğim,

14 haftadır dilimde, takım bu hafta cortu çekti, çekecek, bu hafta çekeriz diye dillendiriyorum. Bi' yandan da istemiyorum, neden cortlayalım tabi ki çatır çatır yenelim. Hatta çatır çatır olmasına gerek yok, 1-0, 1-0 yenelim o bile yeter. Ama yok, dedim ya öyle bi' mücadele ediyorlar ki olmayan yetenek eksikliğini bu şekilde bertaraf ediyoruz. Misalen Mourinho'nun İnter ile İskender gibi vurdura vurdura CL'ni alması gibi bi' şey çıkıyor ortaya.

Devreye kaldı 3 maç, Erciyes(27), Adana(23_D), Kartal(14)...Bizim(24) 3 maçta yapacağımız en güzel şey mümkünse 30 puan ile devre arasına kendimizi atmak ondan sonrası için daha iç açıcı konuşabiliriz. Açıkçası Erciyes ve Adana(d) maçları ultra zor geçecek ama olsun, umut fakirin ekmeği belli mi olur? Öncelikle içerideki Erciyes maçında rakibin öne geçmemesi ne gerekiyorsa yapmalıyız. Mümkünse ilk yarıyı 0-0 falan bitirmek lazım, sonra 2 .yarı da ince bi' ayar çekilerek 3 puan ile haftanın finalini yapabiliriz.

Taraftar + Dalak + Ciğer = 24 Puan
İzmir-Rize arası 1419 km, size de helal olsun!
Bütün yazdıklarım bi' kenara, 14 haftadır içeride dışarıda takımı kesinlikle yalnız bırakmayan, varlığı ile futbolcuların en zor deplasmanda inancına zirve yaptıran taraftarın bi' an hiç olmadığını düşündüm de, hemen vazgeçtim bu düşüncemden. Tövbe dedim, yo tövbe dedim, hatta hızlı söyledim bakım youtube gibi oldu. Taraftar olmasa şu anda 24 yerine 10-14 puan arasında bi' yerde, kulüp kaos içinde düşme tehlikesinde, yine istifa sesleri yükselirken.... Böyle olumsuz bi' cümle işte uzatmanın manası yok, burası Karşıyaka burada destek bitmez!

Şimdi kalan 3 haftada içten içe 7 puan bekleyip, sağda solda 4 puana razı olup, gönlümüzden 9 mucizevi puan dileyerek pusuya yatıyoruz.

Kamu spotunu örneğe bağlayarak saçmaladık ama o da bizim işimiz, sen amaca bak

Unutmadan, tatlı rüyalar prenses..

4 Aralık 2012 Salı

Belediye Emekçiler Derneği Football Club


İstanbul Büyükşehir Belediyespor, bi' rivayete göre futbol takımının adı İstanbul BB olarak değiştirilmiş, belediyeden aldığı destek yetmezmiş gibi 420 milyon dolarlık yayın ihalesinden cukkaları götürürken pis pis sırıtan, yıllardır orta sıralarda yer almayı adet edinmiş ara sıra büyük takımlara köstek olup küfür üstüne küfür yerken tek amacı ligde kalmak olan, mümkünse artık bu sene ligden düşmesini temenni ettiğim yaklaşık 100 kişilik taraftar grubunun sahip çıkmaya çalıştığı ama asla bunu başaramayacaklarından emin olduğum, hangi amaçla ve neye hizmet etmek için hala şu ligde yer aldığını merak ettiğim hakkında ekşivari uzunlukta tanım cümlesi kurduran spor kulübünün soğuk futbol şubesi ve içinde barındırdığı gizemli istikrar emekçisi belediye çalışanları..

Bizim ülkede ki emek hırsızlığından mıdır, yoksa ecnebilere olan özentiden midir bilinmez ama istikrar denilince hep Avrupa futbolundan örnekler verilir. Çok severiz ecnebilere özenmeyi hemen adamlara bak anasını satayım diyerek örnekler veririz birbirimize. Sonra başlarız saymaya Del Piero, Gerrard, Maldini vs. deriz belki sen Giggs, Scholes, Neville falan dersin sonra es kaza Bülent Korkmaz'ın adı geçer o muhabbetlerde. Yalnız adı geçen bu konuda ecnebiler kadar emek veren, ter akıtan, tekmeye kafa, kafaya tekme, enseye tokat yapan türk futbolcular için hiçbir zaman "helal olsun, vay bee, yok artık, vay anasını satayım" türevleri ile başlayan cümleler kurulmaz. Hatta efsaneler efsanesi olması gereken, 20 yıl aynı formayı başarıyla terletmiş, çıkık omzu ile ekmek fırınlarındaki un çuvallarından ağır olan UEFA kupasını kaldırma başarısını göstermiş Bülent Korkmaz'dan bile efsane diye bahsederken içinden "acaba?" diyen tiplerle yaşıyoruz. Türk futbolundan ve futbolcusundan daha ne bekliyoruz acaba?

İBB ligin 8. ve 13. sıraları için ligin en istikrarlı takımı olarak görevini yapıyor. Lige çıktığı yıldan beri bu şekilde devam etmiş, aynı istikrarı Abdullah Avcı ile de 5-6 sene boyunca yaşadılar. Ama Abdullah Avcı'nın ayrılmasından sonra başlayan istikrarsız oyun ve TD değişimine(Arif Erdem+Carvalhah+Bülent Korkmaz) aldırmayan, tabiri caizse ve başıma bi' şey gelmeyecekse bana mısın demeyen, LİG TV'yi açıp kadrolar ekrana geldiğinde hiç şaşırmadan benimsediğimiz ama çarşı da pazarda görsek "kimsin olum sen, neyin kafası bu artislik yapma" diyeceğimiz istikrar abidesi kronik belediye çalışanı olmuş isimler var.

Zeki Korkmaz(2008), Efe İnanç(2004), Mahmut Tekdemir(2006), Metin Depe(2007), Ekrem Ekşioğlu(2006), Rızvan Şahin(2005) ve Marcus Vinicius(2007)..En yenisi 2008 de İBB ile sözleşme imzalayan Zeki Korkmaz en eskisi ise 2004'ten bu yana izlediğimiz ama hiçbir zaman "kimmiş la bu?" deme ihtiyacı duymadığımız Efe İnanç. Yani takımda 9-8-7-6 ve 5. sezonlarını geçiren bu isimler İBB takımının vazgeçilmezleri olma yolunda ilerliyorlar, belki de futbolu burada bırakacaklar. Yani minimum 10 yılını aynı takımda geçirmiş olarak futbolu noktalayacaklar.Ama bu hangi çokbilmiş sporseverin ilgisini çekecek, bunun için kim 2 satır yazı yazacak, kimler tweetleşecek, kimler RT leyecek göreceğiz. Emin ol 2 satır haberi bile olmaz. Ben eminim.

Şu maçı sadece 20 tane İBB taraftarının izlediğini biliyor musunuz? İBB-Kasımpaşa sene fi' tarihi

Her sene kadro revizyonuna giden es kaza transferler ve puanlarla ligde kalan, farkında olmadan avrupa kupalarına giden, 6 ayda bi' gençlik operasyonu yapan takımlarımızın cirit attığı nankör futbol piyasasında İBB de 5-6-7-8-9. yıllarını yaşayan futbolcular var. Bu durumu ilginç yapan detaylar var. Bi' takım düşün ki sadece 100-150 tane taraftarı var, stadı yok, oynadığı stadyum rüzgardan ayazdan iğrenç bi' atmosfer yaratıyor, şan şöhret desen yok, eee sadece para var o da çok ultra bi' rakam değil piyasada ki koşullara göre düşük bile olabilir. Ama adını sadece maç başlarken duyduğumuz, maç içinde hiç dikkat etmediğimiz, dikkat etsek bile umursamadığımız bu adamlar, yıllardır kimsesizler yurdu misali takılan kulüpte "emeğe saygı" etiketine hürmeten ne var ne yok ortaya koyup olimpiyat stadından ekmeklerini çıkarıyorlar.

Aralarında dikkati çeken isim, Marcus Vinicius. 2007 de Corinthians 'dan gelmiş ve takımda 6. sezonunu geçiriyor. Yabancı bi' futbolcu için 6 yıl kolay değil. Düşünmeden edemiyorum, var bu işte bi' yanar dönerlik ama ne bilmiyorum! Marcus Vinicius'un neyine ki 6 senedir Türkiye de, hadi Türkiye'desin neden İBB? Vaayy arkadaş, "ne ayak lan" demeden alamıyor insan kendini..

Demem o ki sadece sizin her yerde övdüğünüz, uğruna tweetler atıp yazılar yazdığınız, adına futbol sanatçıları dediğiniz, efsane, başkan, respect, başbakan, reyiz gibi lakaplarla saygı gösterdiğiniz ecnebiler oynamıyor bu oyunu. Bu ülkede siz beğenmeseniz de, ilgilenmeseniz de, görmemezlikten gelseniz de bazı insanlar belki de respect diye özendiğiniz en saygı duyulacak iş için %100'leri ortaya koyarak evlerine ekmek götürüyorlar. Yani sizin yanlış bildiğiniz bi' şey var ki saygı duyulacak her işi sadece elin avrupalısı yapmıyor, bizim çocuklarda bi' şeyler ortaya koyuyor ama işinize gelirse...

2012 | XI: 3-4-3


UEFA yılın 11'ini seçiyor. Popülist yaklaşmadan, kim olması gerekiyorsa onları seçtim. 3 tane Juventus'lu var diye duygusal davrandığım düşünülebilir ama öyle değil, öyle olsaydı Falcao yerine Burak Yılmaz'ı seçerdim. Ama yapmadım, yapmam. Juventus'lular tabi ki hakettiler, namağlup İtalya Serie A şampiyonluğu ve aynı oyuncuların İtalya milli takımını büyük bi' sürpriz yaparak EURO 2012 finaline taşıması, burada yer almalarını sağladı. Hatta Marchisio'yu yazamadım ya şuraya neyse artık seneye. 

Diğer oyunculara gelince, tartışılacak kim var diye bakıyorum. Yok ki, kim neyi iddia edecek. Hemen hepsi sezonu kupayla kapatmış ve o standardı hala devam ettiren isimler. 

Taktik olarak da 3-4-3'ü seçtim ve bekleneni yaptım. 3'lü savunma önünde Pirlo+Yaya Toure, yanlarında İniesta ve Silva gibi sahada basmadık yer bırakmayan ultra yetenekli 2 adam, ileride de bitirici gol makineleri. Taktik olarak 3'lü defans kesinlikle senenin trendi oldu. Ama ligimizde bunun farkına varan, daha doğrusu buna cesaret eden olmadı. Çünkü 3'lü defans için biraz kafayı yormak gerekiyor, risk almak gerekiyor, adam akıllı ama deli gibi koşabilen aynı zamanda eli ayağı düzgün pas yüzdesine sahip adamlar gerekiyor belki de bu yüzden tercih edilmedi. Ama olsun, 2014 dünya kupasına kadar 3'lü defans ve dizilişlerini daha fazla göreceğiz diye düşünüyorum. Juventus, Barcelona, İtalya milli takımı, Napoli gibi hedefe giden takımlar 3'lü oynamaktan hiç gocunmadılar.

* Hummels, Dortmund'da sergilediği güven dolu, risksiz, üst düzey stoperlere özgü oyun başlatma becerisini, EURO 2012'de Almanya formasını 90+5. dakikaya kadar terleterek Dortmund'u izlememiş olanlara da gösterdi. Dikkat edersen daha önce kesin söylemişimdir. Almanlardan, Alman ırkından, yaşam tarzından, Almanya'da büyüyen Türklerden falan hiç haz etmem, kıl olurum. Ama Hummels, o almanlara hiç benzemiyor.

** Andrea "Abdülhey" Pirlo, şarap nasıl yıllandıkça tat olarak zirveye çıkar, tadı diline damağına taht kurar, işte namıdiğer "Abdülhey" de orta saha oyuncuları içinde bu sene zirve yaptı. 34 yaşından gün alan Pirlo, Milan'ın kendisini bırakmasının bedelini, Juventus'un namağlup şampiyonluğuna katkı vermenin yanında İtalya milli takımını finale kadar taşıyarak ödetti. Gözü kapalı pas atıyor derler ya, gerçekten atıyor yalan yok.

*** Lionel Messi için söylenecek kelimelerin onu yeteri kadar anlatabileceğine inanmadığım için kısa kesiyorum, respect!

2 Aralık 2012 Pazar

Über Gecikmiş Olsa da Başı Belli Ama Ne İdüğü Belirsiz Karşılıksız Juventus Yazısı


Juventus'u takip ediyorum, Juventus'u izliyorum, Juventus yazıyorsunuz okuyorum, Juventus yazıyorlar onları da okuyorum, birileri tweet atıyor hakkında hemen döşüyorum cevabı veriyorum küsküyü, ama en son ne zaman bi' Juventus yazısı gönderdim sayfaya inan hiç hatırlamıyorum. Belki şampiyonluktan sonra göndermişimdir o da belki ondan sonrası hep erteleme, ha şimdi ha bugün ha yarın ha uşak ha... Ama geçenlerde kötü bi' şeye sebep oldum, 49 maçlık seriden önce yazmaya karar verdim. Oturdum bayağı da bi' yazdım, o ara İnter maçı başladı. Maç bitsin devam edeyim dedim. Hoppa 1-3, tüm yazdıklarımı sildim shift+delete.
Takım harikulade geçirdiği 38 maçlık namağlup şampiyon sezonun ardından kaldığı yerden devam ediyor. Hiç elleşmeye, kurcalamaya girmeyeceğim. Geçen sene çok kızdım Conte'ye, ama kmlerce uzaktan tırıvırı yapmayla bu işlerin olmayacağını anladım. O ne diyorsa doğrudur, en azından şimdilik öyle elbet bi' gün düşecek elime! Conte'ye sallamama kararımda ki en önemli etken, Pirlo-Marchisio-Vidal gibi nefis bi' orta alan üçlüsü oluşturması ve tabi ki şu sıralar dikkatle takipte olduğum 3'lü defans kurgusunun farklılığı. Defans kurgusu geçen sene öyle güzel oturdu ki İtalya milli takımı bile o kurguyu bozmaya kıyamadı ve baktı ki finale kadar gelmiş, oturdu bi' güzel kaymağını yedi ama yanında da İspanyollardan 4 tane yedi. Olsun, sorun yok.

49 maçlık seri bozuldu, ardından 25 maçlık deplasman yenilmezliği gitti. Ama hiç önemi yok, tekrardan bi' seri yapılır, yaparız, gücümüz var. Seriler bozuldu ama Conte'nin olmadığı bu dönemde kaybedilen hiç bir şey yok. Yine lideriz. Torino'yu yine yendik. Kötü olan hem Milan hem de İnter'e mağlup olmamız. Ama telafisi olan maçlar olduğu için onu da salladık. 

Şimdi önümüzde bu senenin geri kalanı için hedeflerin seviyesini belli etmede en önemli yardımcı olacak Shakhtar Donetsk deplasmanı var. Evet, bizim Lucescu büyüdü koca adam oldu şimdi de yolumuza taş koymaya çalışıyor. Beraberlik hem Shakhtar hem de bizim için yeterli gibi görünse de benim beklentim galibiyet ile dönülmesi. Öncelikle Shakhtar deplasmanından 1 puan bile alamıyorsak zaten CL den de bi' şey beklemeyelim. Ama Shakhtarı deplasmanda yenerek bi' üst tura çıkmak Barcelona dışındaki tüm takımlara ciddi bi' mesajın gitmesini sağlayacaktır. 

Bu maçın diğer önemi de Conte'nin cezasının bittiği ve Massima Carrera'nın direksiyonu tekrar Conte'ye bırakacağı maç olması. Carrera Shakhtar galibiyeti ile Conte'ye ligde lider, CL de üst tura çıkmış bi' takım bırakarak görevini layıkıyla yerine getirmiş olmanın rahatlığıyla köşesine çekilmek isteyecektir.


Retro Conte

Conte 9 Aralık'ta yani önümüzdeki pazar günü oynanacak Palermo ile tekrar taç çizgilerinin hemen arkasındaki yerini alacak. Conte'nin gelişi neyi değiştirir? Değişecek fazla da bi' şey yok. Çünkü makine takır takır çalışıyor. Geçen senenin üstüne karbon kağıdı koyduk, bildiğimiz yolda devam ediyoruz. Ama son 1 ayda ki şuursuz İnter+Milan mağlubiyetlerinin devam etmemesi adına Conte'nin kenardan takıma vereceği hırs, irade, liderlik gibi sıfatlar önemli etkenler olacak. Onun dışında Conte'nin yapması gereken, inşa ettiği bu 3'lü savunmadan kesinlikle vazgeçmemesi ve bu oyun karakterinin dışına çıkmayacak transferler ile CL de yol alması, gerisi filli foto. 

Transfer demişken sezon başında yaptığı Paul Pogba transferinin şu anda kimse farkında değil ama yakında herkes farkı fark edecek. Sonuçta Andrea-Abdülhey-Pirlo 33 yaşında artık ne kadar daha bu tempoda mücadele edebilecek? Tugay'ın 38 yaşına kadar oynadığını hem de premier lig temposunda bunu başardığını düşünürsek Pirlo'nun bunu yapabilecek gücü olduğu aşikar. Tabi ki Blackburn ile Juventus karşılaştırması yapmayacağım. Konuyu dağıtmadan "Pogba" adını tırnak içinde bi' yere yazın sonra lazım olur diyorum. 

Legend CL

96 CL finalidir, bizi bugün Juventus yazmaya iten bu bloga adını veren 16 yıldır takip ettiren vb. 96 dan 2003'e kadar geçen 7 sezonda 96 dahil olmak üzere 4 kere CL finali oynayan bi' takımın calciopoli skandalından bu yana geçen 6 yılda CL söz sahibi olamaması Ömer Üründül'ü haklı çıkarıyor desem kimse kızmaz heralde, "futbol enteresan Erdoğan". Son iki sezonda gelen Serie A şampiyonluklarından sonra artık asıl hedef olan CL kupasının alınması için Shakhtar maçından sonra Conte'nin finale gidecek yol için Ocakta takviye yapıp yapmayacağı sorusu akıllarda ? bırakıyor. Kulislerde diye bi' laf vardır ya ayar olurum ona, neresi olum o kulis ne konuşup duruyorsun orada? Ama adettendir kulislerde konuşulan isimler şöyle; Llorente, Walcott, Lewandowski, Nani, Torres, Oscar Cardozo ve İsco. İtalyan ve Juventus medyasında çıkan haberler genel olarak herşeyin Shakhtar maçının sonucuna bağlı gelişeceği ve ocakta kesinlikle bi' golcü alınacağı yönünde. Ayrıca Matri ve Bentdner'in ayrılacağı gibi yazılar var. Vucinic ve Quagliarella'nın yanına eklenecek bi' Lewandowski veya Llorente takviyesi tam yerinde olur. Transfer için ihtimaller denizinde boğulmak yerine Teoman ile Renkli Rüyalar Otelini tercih edeceğimi daha önce beyan etmiştim, o yüzden Ocakta Lewandowski ultra+über imkansız diyorum. Hea bi' de Huntelaar adı var, yorumsuz.

Son olarak bu seneyi başarılı geçmiş sayacaksak öncelikle Serie A şampiyonluğu devamında CL de yarı final oynamış olmamız lazım. Yarı final diyorum çünkü Barcelona'nın yarı finalde gelmesi acı gerçekle karşılaşmamızı sağlayacaktır, tabi Conte'nin bi' planı yoksa!

Torino Merkez Ofis, Engin

29 Kasım 2012 Perşembe

13 Maç, 1 Fenomen, 3 Gün 3 Gece


Cuma
20:00 Galatasaray-Gaziantep || Lig TV
20:00 Beşiktaş-Barcelona || NTV Spor
21:45 Real Madrid-Fenerbahçe Ülker || NTV Spor
23:00 Behzat Ç. || Star

Cumartesi
21:00 Barcelona-Athletic Bilbao || NTV Spor
23:00 Real Madrid-Atletico Madrid || NTV Spor
21:45 Juventus-Torino || Tivibu
16:30 Schalke-Monchengladbach || TRT Haber
19:30 Bayern Münih-Dortmund || TRT Haber
19:00 Ordu-Beşiktaş || Lig TV
19:00 Konya-Karşıyaka || TRT Spor

Pazar
19:00 Kayseri-Fenerbahçe || Lig TV
19:00 Eskişehir-Kasımpaşa || Lig TV 2
15:30 Galatasaray MP-Beşiktaş || Lig TV3

Çalıp çırpan hakkında ne gibi bi' işlem yapacağımı daha önce beyan etmiştim, hadi kib bye

25 Kasım 2012 Pazar

Best Regards

Siyah beyaz görüntüler dışında hiç izlemedik, ama anlatanların yalancılığı ve kendi dünyamızın gaza getirme taktiği ile efsaneler arasında saydık, sevdik, helal olsun dedik. 20 yaşında hangi futbolcu hem CL hem de Premier Ligi kazanmış. Ama sadece kazanmak değil, kazanırken hangi 20 yaşındaki bi' cevherin performansı belirleyici olmuş. Neyse adam tam bi' efsaneymiş abiler. 20 yaşında bu kadar çok şeyi elde edince, s.kerim ya demiş ve başlamış s.kmeye doğal olarak. Vermiş fanı, vermiş fanı yer misin yemez misin!

Tek eksiği olan Dünya Kupasını kazanamamasının nedeni tabi ki Belfast'ta doğmuş olması ama o bunu dert etmiş mi tabi ki hayır, çünkü adamın dünya s.kinde değilmiş. Bak dikkat ediyorsan hep miş, muş, mış...Pele gibi zottirinamdan bank asya seviyesindeki brezilya liginde 1000 gol atıp çok iyi Brezilyalılarla DK kazanarak mı efsane olmak istersin veya Maradona  gibi ultra bi' yetenek olup ortalığın amk koyarcasına top oynayarak DK kazanarak yetenek fışkırtarak mı efsane olmak istersin ya da Cruyff gibi bi' felsefenin peşinden giderken gerekirse DK bile kazanmayarak mı efsane olmak istersin? Biz 3'ünü de izleyemedik ama anlatanların abartmalarından yola çıkarsak en cazip geleni Belfastlı bu deleğanlı gibi olup, kadınların egemen olduğu arada bi' şöhrete şöhret katmak için kupaların kazanıldığı, isterse daha fazlasını yapabileceğini herkesin kabul ettiği ama dibine kadar eğlenerek yaşanan bi' kariyer ile efsane olarak anılmak isterdim.

George Best, toprağın bol olsun gardaş...

Best Regards


18 Kasım 2012 Pazar

Karabük Sonu, Manchester Sorunsalı

Engin Baytar'ın dönüşüne ithafen, o agresiflikle yazılmıştır iyi de yapılmıştır hani!

Sizin eşşek kadar olduğuz yaşta yaptığınız hesapları, karşılaştırmaları ve aciz edebiyatınızı hiç kusura bakmayın ama biz çocukken yapardık. Zaten o zaman yaptığımızda da kimse aciz karşılamazdı çünkü masumduk sizin gibi pisliklere bulaşıpta ağzımızı bozmamıştık. Ama şunu da öğrendik ki insan 30-40-50 yaşın önemi olmaksızın ergenlikten çıkamayabiliyor ya da bi' acısı mı var, kınası mı yok bilemezsin yeğenn, Ali Sami Yen...

Bak şimdi bu Karabük bizi yendi ya o zaman Manchester her türlü koyarmış, bu nasıl bi' beyinse anlamaya çalışma geçemezsin bu dersi abicim. Hayır, biz Karabüğü yensek Manchester koymayacak mıydı acaba? Öyle bi' kural, kaide sözleşme, protokol falan mı var amk, bu nasıl bi' yaşam tarzı bu ne boktan kafataslarıdır arkadaş. Herhalde Karabük ile Manchester anlaştı böyleyken böyle sen koy bizde koyalım, sen koyamazsan bize koyarlar sonra gelir bizde sana koyarız, sen koyar gibi yap biz koyalım, sen koymaya çalış biz koyarız, aman koydurup bize de koydurma neme lazım haaa Mesuttttttt!

Bunu konuşan, hesaplayan, aklına yatan futbol sihirbazlarının yaş ortalaması 30-35 aralığında dangalağın aptileri topluluğunun değerli üyeleri..Ya olum bırakın bu işleri daha önce kaç kere hesapladınız bu oyunları, kaç kere kaybettiniz hala mı akıllanmadınız la? Biz yeri gelir Karabüğe yeniliriz, hatta haftaya gider Elazığa 3 puan veririz sonra da Sanica Boru da takılırız, keyfimizin kahyası mısınız amk? Ha, arada Manchestera da bi' çölme takarız alırız anahtarını orası ayrı konu. Ama bu neyin kavgası böyle, puan kaybettikçe orgazm olurcasına sevinmeler falan, yaşınızdan başınızdan utanın lan, orta yaş sendromu mudur nedir müdür?

Karabük maçı hak etti, belki 3 değil 5 tane de atabilirdi ama olmadı. Her zaman mükemmel oynamak zorunda değiliz. Kazanmak zorunda hiç değiliz. Barcelona da Celtic'e yenildi, onu ne yapacağız? Hadi abiler, bi' üretelim, türetelim Barcelona gibi takımı tabiri caizse "al aşağı edelim iti" ne dersiniz?

Bak tam yazının üstüne geldi şimdi, Norwich Manchestera 1-0 koymuş. Bak şimdi sizin hesaplar karıştı? Ne yabacağuk, yine el ele dolaşırmıyız tomates tarlalarında, heeh? Ama dur, belki de Karabük, Manchester ve Norwich arasında imzalanan Sofya antlaşmasına göre bi' plan yapıldıysa ve o şekilde Manchester bize koyacaksa, neden olmasın.

Karabük bizi yenebilir, biz Manchesterı yenebiliriz, Manchester sizin istediğiniz gibi bize 3-4 tane atabilir, biz gideriz Norwich'i evinde yenebiliriz, sonra Karabük evinde Norwich ile berabere kalır falan ama Allah kimseyi Sparta Prag'ı Sparta'da yeneceğiz diyenlerin takımının götündeki kına eksikliğine muhtaç bırakmasın! Hiç sorun değil gelsin Manchester bize 6 atsın, problem yok Kasımlar sizin Mayıslar bizim...

Affedersin eşşek kardeş yazının başında seni de bu yavşak diyeceğim yanlış anlaşılacak bit diyeyim, bitlerin oyununa alet ettik ama lafın gelişi öyle kusura bakmayacaksın artık "eşşek kadar adam demeye 1000 şahit ergen kırmaları" sen olmadan laftan anlamıyorlar.

Hepsi bi' kenara, bugün Engin Baytar'ın saçma sapan cezası bitti ya şimdi onlar düşünsün anasını satayım..

16 Kasım 2012 Cuma

Ofsayt nedir kızlar?

Böyle şeyler yapmam, yapanı da sevmem. Başkasının paylaştığı fotoğrafı alıpta kendim yapmış gibi ona buna satmam. Zaten yayın programlarının altında da bunu yapanlara açıktan kayarım. Ama bu iş artık bi' hayır işi, gönül işi, cuma cuma sevap la, belki mecburiyet, zorunlu doğu görevi gibi bi' durum var ortada ve bu resmi paylaşıyorum. Okuyun okutun ve bizi artık yormayın arkadaş...


twitter, via @elifkey, teşekkürler Elif bu halk sana minnettar...


14 Kasım 2012 Çarşamba

3-5-2 || 3-4-3 || 3-1-4-2 || 3-1-3-3, 3'lü İşte!

Gözümü, ABD'nin Alexi Lalas, Kolombiya'nın Valderrama gibi absürd yıldızlarının yanında Romanya'nın Hagi gibi bi' Allah'ın lütfu ile katıldğı 94 DK finallerinin oynandığı abidik gubidik amerikan stadlarında, Carlos Alberto Parreira'nın Mauro Silva, Dunga, Romario gibi adamlarla süslediği dahiyane 4-4-2'si ile açtım. Açış o açış abiler, bi' daha kapatamadım.

Filmin devamı bildiğiniz gibi; Parreira'nın Fenerbahçe 4-4-2'si, Fatih Terim'in Taffarel, Popescu, Hagi omurgasıyla oluşturduğu soyunma odasında 4-4-2 sahada 2-5-3 olan garip arzusu, Şenol Güneş'in Yıldıray Baştürk'lü 4-4-1-1'i, Lucescu'nun 100.yıl 3-5-2'si, Daum'un lanet olasıca 4-5-1'i, Zeman'ın bahiscilere +7 oynatan 4-3-3'ü, artık halkın desem kimse küsmez diye düşünüyorum 4-2-3-1 şehir efsanesi, Conte'nin ısrarlı 3-5-2'si ile daha sonra dillere destan olabilecek Guardiola'nın 3-3-4'ü diye uzayıp giden kerat cetvelinden hallice bi' liste işte..

Benim bu tavuklu antibiyotik çorbası (havuç, patates, soğan, sarımsak, pul biber, karabiber, defne yaprağı, tel şehriye, zeytinyağı and tavuk budu) kıvamındaki listeden şu sıralar aklıma yatan, 3'lü defansın kurulu olduğu varyasyonlar. Ama bunu 3-5-2 ya da 3-4-3 olarak ayırmaya gerek yok, sonuçta 3'lü 3'lüdür. 3'lü de ayrılan tek sistem Guardiola'nın 3-3-4'üydü ki o da ayrı bi' tartışma hiç girmiyorum. 3-3-4 nedir?

Bu defa kısa bi' yazı...

Uzatmıyorum ve soruyorum, geride bıraktığımız 4-5 yılda avrupa'nın hemen her ülkesinde rönesans akımını kıskandıracak kıvama gelen 4-2-3-1 taktiğini özevladı gibi sahiplenen, ama uygulamayı FM2013 sanarak sahaya koymaya çalışan, türk sporunun vazgeçilmez çok bilmişlerinden birisi, neden takımını 2014 dünya kupasıyla patlama yapmasını beklediğim 3'lü taktiksel varyasyonlara yöneltmiyor?

Misal bu sene yazı-tura sezonunu geçiren Beşiktaş, yeni bi' oluşum içinde olan ve ne yaptığı belli olmayan Trabzon, euro 2012'yi su gibi ezberleyip vatana dönen ama umduğunu bulamayan Hikmet Karaman'lı gol kısırı Antep, basit goller yemese şampiyonlar ligini alacak olan atom karıncalı Sivas şu anda aklıma gelen ve 3'lü yapsalar ne tatlı olur dediğim takımlardan bazıları.

Avrupa'da 3'lü akımına öncülük eden ilk takım, Walter Mazzari'nin Napolisi ve Cavani, Lavezzi, Hamsik üçlüsü(Lavezzi gitmeden önce) idi. Daha sonra bu akım İtalya içinde Juventus ile başka bi' moda girdi, Juve aldı götürdü namağlup şampiyon oldu. Sonrasında Guardiola'nın yok artık dedirten 3'lüsünü gördük, bi' ara Mancini denedi City'de, tabi İtalyan milli takımını finale taşıyan da 3'lü oldu.

Neymiş abi bu 3'lü böyle deme, Juventus öyle güzel 3'lü yapıyor ki canın çeker. Hatırla İtalya milli takımını, De Rossi bile stoper oynadı sırıtmadı, Pirlo araya oynadı Balotelli kaçırmadı, sonra n'oldu İspanya silip süpürdü ama akıllarda bi' acaba kalmadı mı tabi ki kaldı? Acaba?

Ben düşündüm de aklıma şöyle dizilişler geldi, neden olmasın ne kaybedersiniz ki? Şu anki durumdan ne farklı olabilir? Küme düşen yine düşer, kalan yine kalır ama ya düşmezse?

Trabzon; 3-1-4-2, Colman iyileşince Zokora çıkabilir o zaman 3-5-3'ye döner ve gider...

Beşiktaş; Giovinco'lu Juventus gibi 3-5-1-1, Pektemek iyileşince direkt 3-5-2

Nefis bi' Napoli 3'lüsü, Lavezzi+Hamsik+Cavani=Erman+Eneramo+Grosicki

Golü bırak pozisyona giremeyenler için; 3-1-3-3 CM 01/02 stayla

Şu taktik var ya Karabüğü şaha kaldırmazsa ben bu blogu kapatırım arkadaş, 3-4-1-2


Trabzon, Beşiktaş, Sivas, Antep ve Karabük ligde 3'lü oynamalarının uygun olacağını düşündüğüm takımlar. Bunun ligimizde oynanan oyun kalitesine etkisi, 5 takımın 3'lü savunma yapması kalan 12 takımın-gaassaray hariç-oynadığı 4-2-3-1 düzenini bozma, maç içinde yaşanan pozisyon sıklığındaki artış olarak geri dönebilir, döner, dönersen senin, dönmezse kimin? Neden bu 5 takımda başka bi' 5 takım değil?

Çünkü Trabzon hala arayış içinde, hem taktik hem de oyuncu seçimi konusunda bi' istikrar yakalayamadılar. Buna bağlı olarakta ligdeki durumları ortada. Sivas, 3'lü stoperler açısından güzel uygulayabilecek savunmacılara ve kanat beklerine sahip ki kendi sahasında Akhisar'a yenilmiş ve ligde ayağı kaymaya yakın olan bi' takım olarak neden 3'lü yapmasın diyorum. Aynı şeyler Antep içinde geçerli ama Karabük için belki de kurtuluş reçetesi bu taktik olabilir, hatta olur. Ama beni bu 3'lü yazmaya teşvik eden Beşiktaş'ın tam o 3'lü için gerekli olan stoperler ve iki yönü de yapmaya müsait kanat beklerine sahip olması oldu. Ama Antep ve Sivas 3'lüleri de hiç fena olmadı.

Deneyin ve görün, denemesi bedava..

Baktın olmuyor, at hafızaya beyin bedava, hamallığa gerek yok!

13 Kasım 2012 Salı

9 Kasım 2012 Cuma

H'Bday Alex DP || 38

Kusura bakma kaptan, sabahtan aklımdaydın ama inan ki ne saçma sapan şeyler oldu. Senin gibi bi' karakterin doğum gününde ne karaktersizlikler yaşandı ki seni unutuverdim affedersin kaptan.

İyi ki doğdun, iyi ki Juventus'ta oynadın,
İyi ki adam gibi adam oldun, küme düşünce bile gemiyi terk etmedin, 
İyi ki doğdun, kalecilerin korkulu rüyası oldun,
İyi ki doğdun, oradan gol olmaz diyenlerin başını öne eğdirdin,
İyi doğdun, duran toplara can verdin,
İyi doğdun, daha ne olsun reyiz...


Yayın Yapma || 09-10-11 Kasım


Bugün // 09
20:00 Beşiktaş - Bursaspor || Lig TV
20:00 Sivasspor - Eskişehirspor || Lig TV 2

20:45 Anadolu Efes-Zalgiris || NTV Spor
21:30 Mainz - Nürnberg || Trt Haber


Yarın // 10
14:00 Erdemir-Galatasaray || Lig TV3
14:00 Karşıyaka - Boluspor || Trt 1
14:00 Şanlıurfaspor - Göztepe || Trt Spor

16:00 Kasımpaşa - Antalyaspor || Lig TV
16:30 Bayern Münih - E. Frankfurt || Trt Haber
16:30 K. Krasnodar - CSKA Moskova || Lig TV 2
17:00 Arsenal - Fulham || Lig TV 3
19:00 Adanaspor -  Rizespor || Trt Spor
19:00 Trabzonspor - Akhisar || Lig TV
19:00 Karabükspor - İstanbul BŞB || Lig TV 2
19:30 Aston Villa - Man. United || Lig TV 3
23:00 Malaga - Real Sociedad || Ntv Spor


Ertesi Gün // 11
11:30 Lokomotiv Moskova - Anzhi  || Lig TV 2
14:00 Gaziantepspor - Gençlerbirliği || Lig TV
14:00 1461 Trabzon - Gaziantep BŞB ||Trt Spor
15:30 Manchester City - Tottenham || Lig TV 3

16:00 Karşıyaka-Fenerbahçe || Lig TV 3
16:00 Lazio - Roma || TİVİBU
16:00 Milan - Fiorentina || Trt Spor
16:30 Wolfsburg - Bayer Leverkusen || Trt Haber
17:00 Mersin İY - Galatasaray || Lig TV
18:00 Chelsea - Liverpool || Lig TV 3
18:30 Stuttgart - Hannover 96 || Trt Haber
18:50 Mallorca - Barcelona ||Ntv Spor
19:00 Erciyesspor - Denizlispor || Trt Spor
19:00 Elazığspor - Kayserispor || Lig TV 2
20:00 Fenerbahçe - Orduspor || Lig TV
20:45 Atletico Madrid - Getafe ||Ntv Spor
22:30 Levante - Real Madrid || Ntv Spor

10 Kasım

8 Kasım 2012 Perşembe

100. Resmi Maç ve 10. yıl

Ortaokul, lise yıllarındayken "futbolcu olacağım" dediğimde çok bilmiş abilerimizin her seferinde "olum o iş için torpil lazım, kaç tane adam var? onların içinden ancak torpil ile seçilirsin" diye cevap verdiği bi' ergenlik dönemini geride bıraktık. Aslında çok bilmiş abilerin dediği gibi bu işlerde tabi ki torpil var, yok değil. Ama seçici antrenör ve şartların seni götürdüğü yerin önemi azınsanamaz. Misal babası milli takım antrenörü olan Ankara çıkışlı bi' futbolcunun adını versem, oha o futbolcu mu dersiniz ama öyle, futbolcu işte!

Eskiden futbolcu olacak, olabilecek, kumaşı belli, bloklararası uyumu güzel, takım savunmasına yatkın çocuklar; mahalle aralarındaki toprak sahalarda ve beton zeminli okul bahçelerinde yapılan beden eğitimi derslerinde keşfedilirlermiş. Bu dediğim 80'ler 90'lar falan, 2000'li yılların başlarıyla ile birlikte yapılan kapalı spor salonları, halı sahalar, apartmanlar, siteler, kooperatifler, aparatifler falan derken önce mahalle kültürü kayboldu ardından da ne idüğü belirsiz futbolcu demeye bin şahit futbol fakiri tipler türemeye başladı.

Ve ardından yıllar geçti, ne okul kaldı, ne de torpil, kız kaçıranın, füzenin modası geçti, bak sene oldu 2012 hatta Maya takvimine göre dünyanın sonu geldi, şurada kaldı 1 ay kadar bi' süremiz ama Ömer Üründül staylası ile günümüz futbolunda hala Barış Özbek'ler Selçuk Şahin'ler futbolcu olarak tanımlanmakta ve ekran başında cinnet krizlerine sebep olmaktalar.

Ne olacak abi bu işler, kim dur diyecek bu adamlara, bunları bu seviyelere taşıyanlara, taşıtanlara...


Al işte Barış Özbek, 100. resmi maçını oynadı geçenlerde. 70 milyon nüfuslu ülkede ağzından salya yerine yetenek akan çocukların kaybolup, eriyip gittiği mahalle aralarında-mucizeler uğrar mı bir gün arka sıralara-, 420 milyon dolarlık yayın ihalesi yapılan Türkiye liginde 100 resmi maç oynamak azbuz cızbız bi' şey değil. Sıfır yetenekle, 5 metre ötesindeki adama pas vermekten aciz, uzatmaya gerek yok işte futbolcu demeye 1 tane şahit bulamazsın ama adamın yıllık garanti parası 1 milyon avro, maç başı ücreti 3000 avro tamam tamam herkes sakin olsun. Bi' su içelim devam edelim.

Selçuk Şahin, yıllık 950 bin avro garanti para ve maç başı ortalama 8-9 bin avro civarında sözleşmeye imza atmış daha doğrusu sözleşmeye tamam demiş. Önce adamı düşün, sonra kapasitesi, ardından etrafına bi' bak, sakin ol, sözleşmeye tamam demiş ama demeyedebilirmiş o hak tanınmış kendisine vay ki ne vay... Ama Selçuk çok kötü bi' adam değil yalnız Fenerbahçe gibi 25 milyonun temsil edildiği bi' camiada sahaya çıkacak 11 kişiden biri olacak yetenek, kapasite, oyun zekası vs hiçbir niteliğe sahip değil. Ha, antalyaspor olabilir, gençlerbirliği olabilir, ama Fenerbahçeye cumhuriyet diyorsanız bilelim yani cumhuriyet mi yoksa cumhuriyette 10. yılını maalesef geride bırakan Selçuk mu? Sonra Selçuk Şahin neden Alexandra Louizou ile geziyor da biz okul çıkışlarında aranıyoruz demeyin, gezer tabi.

Geçenlerde Sergen Yalçın-kendisi reyizler reyizidir-tv programında milli takımda görev alanlar-onlar kendilerini biliyorlar-için "abi ben yıllardır İstanbul'da yaşıyorum kimseyi ayarlayamıyorum, bunlar nereden gelip bu işleri ayarlıyorlar" dedi. 

Demek ki Selçuk ve Barış gibilerin işlerini de birileri ayarlıyor demek ki!

Dayı önemli aga, dayı olmazsa çek ayrı yanar biz ayrı yanarız Asım, abini dinleyeceksin!