8 Kasım 2012 Perşembe

100. Resmi Maç ve 10. yıl

Ortaokul, lise yıllarındayken "futbolcu olacağım" dediğimde çok bilmiş abilerimizin her seferinde "olum o iş için torpil lazım, kaç tane adam var? onların içinden ancak torpil ile seçilirsin" diye cevap verdiği bi' ergenlik dönemini geride bıraktık. Aslında çok bilmiş abilerin dediği gibi bu işlerde tabi ki torpil var, yok değil. Ama seçici antrenör ve şartların seni götürdüğü yerin önemi azınsanamaz. Misal babası milli takım antrenörü olan Ankara çıkışlı bi' futbolcunun adını versem, oha o futbolcu mu dersiniz ama öyle, futbolcu işte!

Eskiden futbolcu olacak, olabilecek, kumaşı belli, bloklararası uyumu güzel, takım savunmasına yatkın çocuklar; mahalle aralarındaki toprak sahalarda ve beton zeminli okul bahçelerinde yapılan beden eğitimi derslerinde keşfedilirlermiş. Bu dediğim 80'ler 90'lar falan, 2000'li yılların başlarıyla ile birlikte yapılan kapalı spor salonları, halı sahalar, apartmanlar, siteler, kooperatifler, aparatifler falan derken önce mahalle kültürü kayboldu ardından da ne idüğü belirsiz futbolcu demeye bin şahit futbol fakiri tipler türemeye başladı.

Ve ardından yıllar geçti, ne okul kaldı, ne de torpil, kız kaçıranın, füzenin modası geçti, bak sene oldu 2012 hatta Maya takvimine göre dünyanın sonu geldi, şurada kaldı 1 ay kadar bi' süremiz ama Ömer Üründül staylası ile günümüz futbolunda hala Barış Özbek'ler Selçuk Şahin'ler futbolcu olarak tanımlanmakta ve ekran başında cinnet krizlerine sebep olmaktalar.

Ne olacak abi bu işler, kim dur diyecek bu adamlara, bunları bu seviyelere taşıyanlara, taşıtanlara...


Al işte Barış Özbek, 100. resmi maçını oynadı geçenlerde. 70 milyon nüfuslu ülkede ağzından salya yerine yetenek akan çocukların kaybolup, eriyip gittiği mahalle aralarında-mucizeler uğrar mı bir gün arka sıralara-, 420 milyon dolarlık yayın ihalesi yapılan Türkiye liginde 100 resmi maç oynamak azbuz cızbız bi' şey değil. Sıfır yetenekle, 5 metre ötesindeki adama pas vermekten aciz, uzatmaya gerek yok işte futbolcu demeye 1 tane şahit bulamazsın ama adamın yıllık garanti parası 1 milyon avro, maç başı ücreti 3000 avro tamam tamam herkes sakin olsun. Bi' su içelim devam edelim.

Selçuk Şahin, yıllık 950 bin avro garanti para ve maç başı ortalama 8-9 bin avro civarında sözleşmeye imza atmış daha doğrusu sözleşmeye tamam demiş. Önce adamı düşün, sonra kapasitesi, ardından etrafına bi' bak, sakin ol, sözleşmeye tamam demiş ama demeyedebilirmiş o hak tanınmış kendisine vay ki ne vay... Ama Selçuk çok kötü bi' adam değil yalnız Fenerbahçe gibi 25 milyonun temsil edildiği bi' camiada sahaya çıkacak 11 kişiden biri olacak yetenek, kapasite, oyun zekası vs hiçbir niteliğe sahip değil. Ha, antalyaspor olabilir, gençlerbirliği olabilir, ama Fenerbahçeye cumhuriyet diyorsanız bilelim yani cumhuriyet mi yoksa cumhuriyette 10. yılını maalesef geride bırakan Selçuk mu? Sonra Selçuk Şahin neden Alexandra Louizou ile geziyor da biz okul çıkışlarında aranıyoruz demeyin, gezer tabi.

Geçenlerde Sergen Yalçın-kendisi reyizler reyizidir-tv programında milli takımda görev alanlar-onlar kendilerini biliyorlar-için "abi ben yıllardır İstanbul'da yaşıyorum kimseyi ayarlayamıyorum, bunlar nereden gelip bu işleri ayarlıyorlar" dedi. 

Demek ki Selçuk ve Barış gibilerin işlerini de birileri ayarlıyor demek ki!

Dayı önemli aga, dayı olmazsa çek ayrı yanar biz ayrı yanarız Asım, abini dinleyeceksin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder