25 Mart 2012 Pazar

Pazar Gazetesi:"Galatasaray-Trabzon&Juventus-İnter"

Yazmıyorum uzun zamandır, filli fotodan paylaşımlarla zaman kazanıyorum. Korner bayrağının orada götümü dönüp pislik yapıyorum vakit kazanıyorum. Ama bu arada olan biteni de inceden inceye atıyorum hafızaya, sonuçta üstad ne demiş Beyin Bedava !!

Önce başlıktan bağımsız olarak Juventus-İnter ile başlamak istedim. Kimler biliyor bilmem ama İtalya da derbinin adı Juventus-İnter'dir. İtalya derbisi olarak bilinir. Bilenler parmak kaldırsın ve bilmeyenlere aktarsın. Her neyse...

Çılgın Conte'nin inadının  futbol şanssızlığı ile birleşmesi ile şu anda Milan'ın 4 puan gerisindeyiz. Hatta dün akşam Zlatan'ın Roma'yı tek başına mağlup etmesi ile fark 7'ye kadar çıktı. Dolayısıyla bugünkü maç bi' kat daha önem kazandı. 

Conte'nin inadı demişken, nedir bu inat? Hemen basın bildirimi yayınlıyorum.Buyrun; "Vucinic hariç hücum hattında sürekli Matri-Pepe son vuruş özürlü milli takımının iki oyuncusunu sonuç alamamasına rağmen maç içinde 70lere hatta 80lere kadar sahada tutup, oyundan çıkardığı zamanlarda da Giancherrini, Estigarribbia ve Seks ikoncanı Borrielloya şans verip, Quagliarella, Krasic, Elia gibi serbest bıraksan kapış kapış gidecek adamları kenarda veya tribünde köreltme işlemlerinin tamamına Conte'nin keçi inadı denir." Saygılarımla, bi' dost

İnter ise artık ahı gitmiş vahı kalmış, vurun kahpeye, düşenin dostu olmaz, yalnızım dostlarım, tükenmişim ben derken İbrahim Tatlıses dinlemekten bi' hal olmuş durumda. Haa bize gelince bi' götleri kalkacak mı elbette kalkacak. Ondan şüphemiz yok. Ama şu son Milan maçında ki istekli oyunu sahaya yansıttığımız anda, anasını örekesini gösteririz diye düşünüyorum.

Sözünü etmeden geçmek istemiyorum. Çünkü olay çok yakışıksız bi' hal almaya başladı. Hangi olay? Evet adındaki harfleri bile yazmakta zorlandığım, her seferinde kontrol ettiğimde yanlış yazdığım için uyuz olduğum, dünya da sağbek kalmamış gibi bilmem kaç milyon avro verip aldığımız, doğrusu kazık yediğimiz-dur la kontrol edip yazıyım-Stephan Lichtsteiner'den bahsediyorum. Senin gibi sağbek olmaz olsun arkadaş. Sadece 2 stoperin yanında yalandan savunma yapmakla bu işler olmaz koçum. Bi' zamanlar Abdurrahman vardı Ankaragücünde sonra Sivasa neyim gitti. (not:Burada "neyim" kelimesini istemsiz olarak kullandım") Abdurrahmana zamanında çok kaydık. Maratonda her maçta önümüzde ızdırap oluyordu. Ama ara sıra asistler yapardı, gol atardı, bi' keresinde aşırtma atmıştı amk daha ne yapsın lan? Seni hiç sevmedim Lihşıtayner, süt oğlan gibisin babanı da sevmezdim zaten.

Kadrolar;
İnter'in kadrosunu yazarken 10 yaş yaşlandım amk!!

Gel gelelim, an itibariyle fenerin yine okunmuş direklerle aldığı Bursa galibiyeti sonrası 6'ya düşürdüğü, ancak akşamında 6 ve üstünde olmasının yüksek ihtimal olduğu...Cümleyi bazen uzatmamak lazım, sonra sıçtığının farkına varamadan sıvamaya başlıyorsun ki hiç olmuyor.

Lider Galatasaray, güzel İstanbul akşam üzerinde saatlerin tam da ileri alınmış haliyle yaralıların yaralısı Trabzon ile hafta içi kupa şokları nedeniyle normalden daha da zor bi' maça çıkıyor. Neden zor bi' maç? 

Trabzonun kupadan elenmesinden sonra tek hedef olarak elinde ligin kalması ve arkasında ki Bursanın dünkü mağlubiyetine rağmen Eskişehir ve G.Birliğinin olası galibiyetleri ile 4. lük şansını da tehlikeye sokacak olması bu biirrrr, ikincisi de Fenerin nasıl olduğu önemli olmayan, sonucunda 3 puanı tabloya işlettiği maçtan sonra farkın 6ya inmiş olması ve kupadan saf dışı kalmanın daha 7si olmadan, buraya kadar getirilmişken şampiyonluğun da kaybedilme düşüncesi maçın önemini haftanın ilk gününden bugüne gelindiğinde çok önemli bi' duruma sokan sebepler olarak göze çarptı ve çarpıyor, dikkat etmek lazım.

Uzun bi' cümlenin ardından, ne diyeceğimi unutmadan devam etmek istiyorum.

Ben bu sebeplere inanmakla beraber, Sivas maçının ardından durumun ciddiyetinin bi' kat daha artması sebebiyle bu maçta daha konsantre daha organize ve ayakların yere daha sağlam basacağı maçlardan biri olacağını düşünüyorum. Heaa Elmander yok, ama olsun Baros var. Elmander kadar hücum presi yapmasa da, Elmandere göre daha skorer olduğu aşikar. Tabi ekmeğini taştan çıkarmaz, biri ekmeği bulur o da yer. 

Ancak ve ancak p ise q, q ise p=1 kuralına göre eğer ki Trabzon öner geçerse; Olcan, Burak ve Volkan'ı düşündüğümüzde çok tehlikeli olayların gelişeceğini ama yine de herşeyin olabileceğini, çünkü trabzonun yetenekli oyuncularına rağmen basiretinin bağlandığı zamanların çok olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla p ise q önermesinden yola çıkarsak; Trabzon öne geçse dahi oyunu tutma veya skoru artırma konusunda saçmalama olasılığı yüksek olduğu için maçı tekrar lehimize çevirebiliriz, ama biz öne geçtiğimiz anda liderliğin verdiği kendine güven, tecrübeli oyuncularla skoru hem tutma hem arttırma olasılığının trabzondan bariz üstün olması ve örneklerinin ciltlerce tarihte yerini almış olması maç önce Galatasaray cephesi adına olumlu hareketlerdir.

Galatasaray-Trabzonspor deyince aklıma tabi ki ilk yarı da üstün oyunumuzla Avni Aker de aldığımız rahat galibiyet geliyor ama ondan önce aklıma gelen başka bi' şey var. Geçen sene TT Arena da ki seyircisiz ve Trabzonun kesinlikle kazanması gereken maç. O maçta ki pozisyonların birinde Arda'nın maç 0-0 ken kaçırdığı bi' pozisyon mu desem bilerek atmadığı mı desem yoksa kalecinin kurtarışı mı desem bilemedim. Ama aklıma ilk o geldi. Belki de benim için fesat, ama bi ? işareti kalmış aklımda. 

Durup dururken bi' kafa bulanıklığının ardından bu destansı hale gelmeye başlayan yazımı hikaye tadında bitirmek istiyorum.

Önce kadrolar;
Taktiksel dizilişte bile ofsayta düşen Ulvi kılıklı Burak!!

Juve-İnter rahat almamız gereken ama kanımca 1-0 bitecek, gönlümden 3-0 almamızın geçtiği, meşalelerin Juve Arenayı duman altına alıp atmosferin feriştahını yaşatacağını bi' maç olacaktır.

Trabzon maçı ise, açıkçası Trabzon için en iyi ihtimal, 2-2 olur gibime geliyor. Gerisi yalan rüzgarının sezon finali gibi olacak diye yazmıyorum. Ama 19:00 da başlamasına rağmen havanın hala kararmadığı, güneşin sahanın zeminin bi' bölümüne hala vurduğu, vuracağı, vuracak olması nedeniyle aklıma hep 11 Nisan 1996 da Ali Sami Yen de Türkiye Kupası finali ilk maçında 3. dakikada Saunders'ın attığı golle 1-0 kazandığımız maç gelir. O yüzden bugünde 3. dakikada Baros'un penaltısı ile 1-0 kazanırsak ben ermiş olabilirim.

İyi pazarlar, sayın seyirciler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder