20 Ekim 2012 Cumartesi

3 Maç Kaldı Engin, 3 Maç!!


İtina ile delilik yapılır! Yaptı, yapıyor, gerekirse yine yapacak...

Türk futbolunun kapanan savunmalara karşı zor günler geçirdiği, birlik beraberliğin yanında gollü ve farklı galibiyetlere de en ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde; orta sahada rakibi yıldıracak, tansiyonu arttırıp sinir hastası edecek, rakibin konsantrasyonunu bozarken takım performansını bi' level arttırarak damarlardaki kan dolaşımına hız limitini aştıracak, baskı-pres-tekme-orta-kafa-araya ince-şut ve gol oyununun en önemli temsilcilerinden Engin Baytar'ın sezon başında yaptığı, ama şu anda kendisinin bile açıklayamayacağı durumdan kaynaklı 11 maçlık cezasının bitmesine sadece 3 maç kaldı, yazıyla üç rakamla 3, Kayseri-İBB-Mersin ve reyiz sahada...

Aslında cezası sadece lig maçları için geçerli, CL de oynayabilir ama hiç maç oynanamamış adamı da birden sahaya sürmekte haa' deyince olacak iş değil. Ama Hamit'in veya Ambrabat'ın ultra sıçtığı maçlarda sonradan da olsa oyuna neden girmedi onu anlamış değilim. Misal Braga maçında şuursuzca saldırırken, neden rakibin dengesini bozmak, sahada ki ortamı gerginleştirip tribünleride oyuna dahil etmek adına Engin hamlesi gelmedi bilemiyorum. Ki sadece bunlarla kalmaz, orta sahada ki al-ver oyununa zekası ile renk katabilirdi. Zaten Engin'in cezasının bitmesi, tel tel dökülen Hamit'in kendini bulması, Bayern Münih ve Real Madrid'de ki yerine yani yedek kulübesine dönmesi ile sonuçlanacak.

Taktiksel kısa ve net, naçizane fikrim; bu takım 4-4-2 oynayacaksa ki oynamalıdır, oynar, 4'lü orta sahanın kenarlarında Ambrabat, Aydın benzeri orta sahadan merkezden bi' haber, al-ver'i olmayan, çoğunlukla auta giden orta sayısına katkıda bulunan adamların oynamaması gerekiyor. Oynadığı zaman da neler oluyor, bkz. Ordu, Braga, Eskişehir, G.Birliği maçları umarım yakıt cimrisi grandepunto 1.4 bundan vazgeçer. Melo, Selçuk, Emre, Yekta, Engin, Hamit, Ceyhun ile o rotasyonu şekillendirmeli. Benden söylemesi, sonra yok efendim daha önce niye söylemedin, vay efendim niye yazmadın olmasın. Taktiksel kısa dedik ama, son bi' şey daha "Burak'ın 11 başladığı yerde, Elmander kulüp başkanı olur."

Şimdi kapanan savunmalar diye yekten giriş yaptık ama bi' açıklama getirmedik duruma dimi? Eeee işte liste burada, Braga, Ordu, Eskişehir, Romanya, 10 kişi kalana kadar Estonya, Videoton bunlar son 1 ayda aşamadığımız katı savunmalardan aklıma gelen son örnekler. Gelmeyenler için getiriniz efendim. Devam..

Hani bazı resimler vardır, bazı üstad kişilere ait, işinin ehli olan yalnız hep arka planda kalan ama göz önünde olmaktan da hoşlanmayan, bi' yaparım pir yaparım modunda ekmeğinin peşinde ve harbiden de öyle olan ve bunu hiç kasmadan, götünü başını yırtmadan en doğal hali ile başarabilen sayılı kişiler vardır ya, bilmem anlatabildim mi? işte Engin Baytar'ın aşağıdaki resmi aynen o kafa yapısında, eller yana açılmış, tribünlere "paniğe gerek yok Baytar var" dedirtiyor, gol ile birlikte derin bi' oh çektiriyor ama o oh'u çekene kadar teyyy, teyyyy...

Öyle ki, golden önce ortalığın amk adamın gol sevinci bu kadar sakin olabilir mi?

"Oha lan, Engin'i göğe çıkarmışsın nereye koymuşsun sanki bana Felix, yok artık daha neler, al da sırtında taşı o zaman" diyen futbol fakirleri, şehir magandaları, sığ düşünmekten öteye gidememiş, ön yargılı, esen rüzgara yağan yağmura açan güneşe muhalefet, esc tuşu büyüklüğündeki çok bilmiş azınlık, bi' siktirin gidin şu futbol dünyasından, harcanmayın spor toto liginde size premier league-la liga yakışır, hadi anam uza bakayım...Bayram geliyor, enseyi bi' temizlet toplat, o ne öyle be zottirik?

Güzel başlamıştık da niye ayar verdik etrafa, dağa taşa? Bende bilmiyorum, ama Engin Baytar ruhu böyle tanımsız, böyle agresif, böyle manyak, açıklaması olmayan bi' ruh hali işte takma kafana, hani var ya efsane replik "ver Lefter'e yaz deftere", bi' de şu var o da efsane olacak "ver Engin'e, verme la verme dur, hass."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder