26 Eylül 2014 Cuma

Prandelli Hocam

                 Bugün Ezel'i yeniden çeksem dayımın yerine tereddütsüz seni oynatırdım hocam, sakal style!

Zaten Galatasaray her sezona 3 maçta 9 puanla başlıyor ya, hatta öyle ezici bi futbol oynuyor ki 3 maçta 9 yerine 10 puan mı versek diye federasyon ne yapacağını şaşırıyor, şampiyonlar liginde ilk maçın nerede ve kimle olduğu fark etmeksizin 3 puanı sökerek alıyor ya, Galatasaray değil Barcelona mübarek!

Sanki bu yazdığım senaryo her sene noktasına virgülüne oluyordu bu sene Cesare Prandelli'nin 3 maçta 4 puan alması kulübe yakışmadı. Ne lan bu hırs, kime lan bu hırs? Hiç tanımadığınız bi' İtalyana karşı ne bu kin?

Önce bi' kendinizi bilin, sonra başkalarına atıp tutarsınız. Siz geçen sene olimpiyatta Beşiktaş'ı yenip gelen teknik direktörü bile cevapsız çağrılara dönmüyor diye sözleşme feshine gittiniz, o yüzden önce kendiniz bilin sonra başkalarını bilirsiniz.

Bu kendini bilmezlerin katkılarıyla futbol takımı öyle bi kaos içine girdi ki gerçekten 3 maçta 10 puanı hak edecek futbol geleneği vardı da bizim haberimiz yokmuş gibi bi durum oluşturdular. Medya muhalefet ve 3-5 kendini medyadan sayan kendini bilmezin gazıyla ortalık toz duman, sonuç Ekim'de olağanüstü kongre. Buyur buradan yak!

Ah hocam ah, Prandellihocam!

Öyle bi yere geldin ki herkes taktisyen, herkes deha, herkes Mourinho, bilemedin Sir Alex öyle ekeşmiş öyle bilmiş ki vay ki vay hocam tam bi' dallasın içine düştün.

Şimdi başkan da çıkıp aday olmayacağını açıkladı ya, artık işin zordan da zor be hocam! 25 Ekime kadar tam 1 ay var, 1 ayda 6 zorlu maç var. Sivas, Arsenal(A), Erciyes(A), Fenerbahçe, Dortmund ve kongre günü Başakşehir(A) ile zirve yapacak hardcore bi' fikstür var. Var da var hocam...

Hocamın bu kaos ortamında, hem kendini hem takımda taraftarın gözünden düşen oyuncuları kurtarması için 6 maçtan minimum kayıpla çıkması gerekiyor. Kayıp demişken içerideki Sivas ve Fenerbahçe, dışarıdaki Erciyes ve Başakşehir maçlarını hiç saymıyorum onlara direk 4erden 12 puan yazdım bile. Orada bi' sıkıntı olursa zaten hocam hiç kusura bakmasın bu şafaktan sonra bahane sökmez. Kayıp olacaksa Arsenal deplasmanı olabilir belki içeride Dortmund ile berabere kalınabilir sorun değil. Şu an öncelik annemizin ligi ve oynanan oyun ve atılacak goller ve alınacak puanlar ve ve ve ve....

1 senedir öyle bi' kaos yaratıldı ki sanırsın Aziz Yıldırım geldi Galatasaray başkanı oldu. Önce Fatih Terim'i gönderdi, şimdi de kongre kararı aldı. Sonra aslında ilk tercihimiz Lucescu falan diye açıklama yapıyor. Böyle garip garip şeyler. Yani Aziz Yıldırım gelse 2 sene üst üste şampiyon olmuş ve 3. şampiyonluğa, 4. yıldıza giden takımın dengelerini bozamazdı. Ama sağ olsun iç mihraklar dış mihraklar liseliler, üniversiteliler el ele verip yürüyen takımı zirveden indirdiler.

Tabi her şeyi yönetim yaptı, Ünal Aysal tek suçlu demek doğru değil ama domino etkisini başlatan isim o ve yönetiminden başka birisi değil kimse kusura bakmasın. Üstüne bugün çıkmış aday olmayacağım diyor. Olmazsan olma, eski resimlere bak bi cigara yak. Seversin ya da sevmezsin tarzındır ya da değildir o hiç sorun değil ama sen Galatasaray efsanesi olmuş 6 şampiyonluk kazanmış teknik direktörü telefona bakmadı bahanesiyle gönderirsen, daha doğrusu senin bunun yapmaya gücün yetmez yeterse de 1 yılda indirirler seni oradan. Sonra takım içinde huzurda kalmaz, futbolcularda istek de olmaz, motivasyon cortlar puan kayıpları, kavgalar, gruplaşmalar vs. İstediğiniz buysa buyurun buradan yakın, kısa parliament var isterseniz?

Basit bi' soru var, 2 sene üst üste şampiyon olunmasaydı Ünal Aysal o koltukta oturabilir miydi?

Neyse hocam sen işine bak, bunların dallas oyunlarına karışma, bulaşma boşver. Zaten seni kimse tanımıyor, araştırma zahmetinde de bulunmuyor ama hakkında en çok atıp tutan yine onlar aynı tipler.. Artık takımı toparla ve kongre günü ligde kayıpsız, şampiyonlar liginde 3 maç sonunda minimum 3-4 puanın olacak şekilde başın önde çık. Sonrası Fatih Terim Allah Kerim.

Oyun içi etkisizliğe gelecek olursak, hocamın kararsız olduğu konu İtalya ve Parma zamanlarında oynattığı bizim baklava dediğimiz merkezden delip gitme arzusunda inat etmesi. Yani Bruma'yı bile savunma arasında araya kaynayan olarak kullanmak istiyor. Bruma da o konu maalesef available değil. Hocam kararını vermeli merkezden delip geçmek mi istiyor kanatlardan oyunu açıp adam eksilterek mi sonuca gitmek istiyor? Artık denemeyi yapmayı bırakmalı yoksa sacked position kapıda bekliyor. 

Bruma, Pandev, Olcan, Yasin hatta Aydın gibi kanat hücumcuları varken merkezden baklava yapmaya çalışmak pek mantıklı gelmiyor. En azından yapacaksan Brumayı, Olcanı yanında oturturken yap yoksa olmuyor hocam sende görüyorsun. Ha, 4-4-2'yi ben baklavalı severim tadına doyum olmaz diyorsan Melo ile başlayıp Dzemaili-Selçuk ikilisinin önünde Sneijder ile biten bi' baklava yapabilirsin. Önüne de çift forvet olarak Umut-Burak ikilisini salıp zehiri akıtabilirsin. Ama yine de sen bilirsin, sana güveniyorum hocam. 

Yabancı kontenjanını da göz önüne alarak önünde ki 6 maçlık serüvende 1 ya da 2 oyuncunun değiştiği diri ve formda, şu an ki psikolojik kaos ortamının ağırlığını yüklenebilecek oyuncuları bir araya getirip takımı kargaşanın içinde çekip çıkarmalı ki hoca gibi hoca olduğu belli olsun, kapalı da Prandellihocam yazısı yerini alsın. İdeal 11-13 oyuncuyu seçmek şu an ki kritik süreç.

Benim bugünkü Sivas ve hafta içi Arsenal 11'im
Olcan ve Pandev gibi iki adamı kenarda bıraktım ki müdahale şansın olsun, Allah gönlüne göre versin hocam.

SİVAS; Muslera - Veysel, Chedjou, Semih, Tarık - Melo, Dzemaili, Yekta - Sneijder - Burak, Umut
ARSENALMuslera - Tarık, Chedjou, Semih, Telles Melo, Dzemaili, Selçuk - Sneijder - Burak, Umut

Bu benim öngörüm, sen takımın içindesin doğrusunu sen bilirsin ve yaparsın ver fanı gitsin artık hocam!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder