6 Şubat 2013 Çarşamba

Soyunma Odası

Fatih Terim, size göre grandeTerim bizim mahallede grandepunto ve yeni versiyonu ile elgrandepuntodeportivo, babamın deyimiyle FatiliUlus, bana göre de "Aygaz, dınının" !! İşine gelirse, what can I do sometimes... Other games, during games, under the control retro trağma!

Onun için; çok otoriter, soyunma odasında eser geçer, gerekirse sevene zulmeder yakar geçer diyorlar. Zamanında Okan'ı Emre'yi soyunma odasında patakladığını bilmeyen yoktur, benim dışında. Ama Leeds maçında kırmızı karttan sonra Emre'ye "bugün cuma enseyi kapağğ" dercesine indirdiği tokat, soyunma odasında yaşanacaklar için bende şüphe oluşturmadı değil? Her neyse... Zamanında efsanevi bi' kadroya liderlik yapan, soyunma odasında gerekirse "1,2,3 tıp" oynatan, Hagi Popescu gibi Barcelona soyunma odasından çıkmış, Taffarel gibi Romario, Bebeto, Ronaldo, Rivaldo gibi efsanelerle soyunma odasında don değiştirmiş bu denli klas adamların yeri geldiğinde "ossuruğunu düğümlemek" (virgül ile bi' nefes alıyoruz) , Emre'yi Okan'ı fırçalamayla kıyaslanabilecek kadar basit bi' olay değil. Hani bunları neden söylüyorum, haberiniz olsun diye.

Şimdi yine benzer bi' soyunma odası oluşmaya başladı. Dikkat et benzer diyorum ve altı çizili kalın ve italik. Drogba, Sneijder, Muslera, Eboue, Melo, Selçuk, Burak, Umut, Johan, Ujfa, Engin ve diğerleri. Öyle zorlaştı ki işler, içinden çıkmak için pisagor gibi antin kuntin denklemler gerekebilir. Sezon sonunda gidip gelenler olabilir, olacaktır da bundan şüphe yok. Ama önemli olan ortamın kontrolünü ele almak ve mayısa kadar gerekirse "ossuruk düğümlemeye" devam etmek.

Eboue, 2. Braga maçının devre arasına 1-0 mağlup girdiklerinde "teknik direktörümüz beni devre arasında çok şaşırttı, zira bağırmayı çok sever. Oysa bu defa soyunma odasında çok sessizdi. Sessizliğinden anlam çıkardık ve ikinci yarıda elimizden geleni yaptık" demişti. Demek ki Fatih Terim de bazı şeylerin farkında ve insan psikolojisine nasıl tepki vermesi gerektiğini yıllar geçtikçe daha da iyi kavramış. Bu da şu anki durumun kontrolünü elde tutmak için gerekli olan 3-5 iyi çözümden 1 tanesi olarak göze çarpıyor. Bakma, grandepuntodur, aygazdır falan aman iyi adamdır ara sıra severim. İyi huyları var, kötülerden çok olmasın!


26. Hafta | 17 Mart 2013 Pazar
Mustafa Denizli'nin 10,5 numara tanımı ile hafızalarda yer edinen ve sezon sonunda BJK şampiyonluğu ile sonuçlanan sezonu hatırlamayan ve hatırlamak zorunda olmayan çok kişi vardır. Yine o sezonda o çok kişinin hatırlamadığı ve hatırlasa bile çok şey farketmeyecek bi' şey daha var ki Mustafa Denizli'nin 28. hafta hesabıdır. Denizli, 28. hafta geldiğinde lider olacağız ve sonrasında 33. haftada şampiyon oluruz, demişti. Ve öyle olmuştu. Pazar akşamı Rıdvan Dilmen'in dediği "Galatasaray isterse diğerleri şampiyon olurlar" sözden yola çıkarak yaptığım hesaba göre 26. hafta ligin resminin hardcopy'si olacak gibi duruyor. Ama sen diyeceksin ki şimdi bize soft copy lazım, o da olacak merak etme. Biliyorum bi' Mustafa Denizli değilim!

10 Şubat-17 Mart arasında 2'si Schalke ile CL, 6 tane süper lig 3'ü deplasmanda olmak üzere toplamda 35 günde 8 kritik maçtan oluşan bi' fikstür var. Öncelikle şunu söyleyeyim 6 süper lig maçında 18 puan alınması(55 puan yapar) 27. haftada Ali Sami Yen de ki İBB maçında şampiyonluk turu atılmasına neden olabilir, sonra yok efendim bizim haberimiz yoktu falan pişman diye tırıvırı yapılmasın. Hemen o 6 maçı hatırlatalım;

Antalya, Akhisar(D,Schalke öncesi), Ordu, Eskişehir(D), Gençlerbirliği(Schalke öncesi), Kayseri(D)

Şampiyonluktan bahsetmişken Beşiktaş ve Fenerbahçenin bu 6 haftada ki fikstürünü de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Yani Galatasaray 18 puan alırken BJK ve FB de 18 puan alamaz mı? Alamazlar.
Dur la dur sakin ol. Çünkü birbirleriyle maçları var ve bu durumda en fazla 16 puan alabilirler. Bu da şu anda 5 ve 6 olan puan farkının 7 hafta kala 7 ve 8'e çıkmasına neden olacaktır. Ama şu sarsıntılı süreçte 6 maçtan 4'ünü deplasmanda oynayacak olan Fenerin bu fikstürden 18 puan çıkarması da hiç kolay görünmüyor. Doğrusu o iş olmaz hacılar, haa diyorsan şike şike olacak o ayrı!

Beşiktaş: ElazığD, Gaziantep, SivasD, Fener, TrabzonD, Kasımpaşa
Fenerbahçe: MersinD, TrabzonD, Kasımpaşa, BeşiktaşD, Bursa, AntalyaD


İşte tam bu kritik dönemde Burak Yılmaz'ın 2 maçtır yedek kalması, Drogba'nın gelişi ile forvette kimin oynayacağı kimin yedek kalacağı hatta kimin tribüne çıkacağı soruları, Sneijder'in 11'e girmesi ile tek forvete dönülme olasılığı, Melo'nun 4 maçlık cezasına verilecek olan tepki ve dönüşte kadroda yer bulamama olasılığı falan pişman cevapsız sorular sinsilesi. Elgrandepunto deportivoyu zor günler bekliyor. Bu durumla ilk kez karşılaşmıyor o yüzden sinir stres yapmayacaktır. Umarım saçmalamaz ve 2000 yılından sonra Allah'ın ona lütfettiği bu güzel kaderi, tarihe altın harflerle geçirecek hadiselerle tamamlamayı başarır. Neden lütuf dedim? Çünkü Schalke ardından Barcelona ya da Madrid-Manu galibiyle eşleşilmediği taktirde yarı finalde içten bile değil, demek mümkün.(Ben rüyadayım, yarı final rövanşında uyandırırsınız)

Teoman'ın Renkli Rüyalar Oteli

6 maçta 18 puan meselesi, arada 2 CL maçı stresi, konsantresi falan derken kolay değil, üstüne bi' de turu geçeceğim diyorsan hiç kolay değil. Ama bu noktada Drogba ve Sneijder ile oluşan kadro derinliğinin gerekirse 6 maçta 18 puan alıp, CL de turu da geçmesi gerekmez mi? sorusu gelebilir. Çok doğal. Gelmezse ayıp olur. Ama gerçekçi olmak gerekirse 6 maçta 14 puan(51 yapar) ve Schalke'yi geçerek CL de çeyrek final yapılması Türkiye şartlarında herkes tarafından gelir geçer not alacaktır.

Sonuçta sihirli deynek Terim'in elinde, ya takımı alıp zirve yaptırarak kendi başarılarının üstüne çıkacak, ya eşdeğer bi' oranla geçmişi egale edecek, ya da lig ile idare edecek ki Schalke'ye elenmek-transferlerden sonra-çok tatminkar bi' sonuç olmaz.

Bu konudan çıkaracağınız ders ya da mesaj, eğer 6 haftada 14-18 aralığında bi' puan toplarsa Galatasaray ligi zaten bitirir. Devamında ligde rahatlayacağı için CL'ne daha üst düzey bi' konstanrasyon sağlayabilir. Bütün bunlar soyunma odasındaki yüksek egolu ve çoğu başarıya doymuş futbolcunun, midesinin açlıktan kazınmış hale dönüştürüp sahaya göndermekle yükümlü olan 'FatiliUlusun' birey yönetimine kalmış.

17 Mart Pazar akşamı Nisan-Mayıs aylarının resmini belli etmezse bende bi' şey bilmiyorum. Bak gör!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder