13 Mart 2013 Çarşamba

Klavye Başında Tur Değil Stage Atlarsınız!

Bizim elemanlar sordu maçtan önce,
-- "Engin bey, yine maç var yine mesaideyiz n'olacak bu işler, bu gece yokmuş maç nedeniyle İşler Güçler"
++ "Sikinti yok olum, Turkcell TV ile 60 dakika cepte sonrasını Schalke düşünsün" dedim. 
Tabi böyle bi' cevap alınca apışmamak elde değil ama bizimkiler hiç altta kalırlar mı tabi ki hayır,
-- "İyi, hoş, güzel de Engin bey, Schalke alır diyoruz biz, siz ne diyorsunuz? Bastos, Farfan, Marfan"
deyince dayanamadım yapıştırdım cevabı;
++ "2-2 biter rahat olun" dedim.

Eskiden Turkcell TV mi vardı?

İlk maçı da yarım yamalak izlemiştik, yine mesaideydik, yine kıvranıyorduk nasıl izleyeceğiz derken ustream yetişmişti imdadımıza. Tabi o zamanlar Turkcell TV gibi bi' nimetin farkında değiliz, TİVİBU zaten oturumda bloke edilmiş, bildiğin Emrah şarkısı çareler çaresiz imkanlar imkansız diye devam ediyor. Ustream'in totemi galibiyet için yeterli olmamıştı ki ilk maçın 55 dakikasını ıkına ıkına izlemiştik. Dün de aynısı oldu, 4 dakika geriden gelen Turkcell TV de ilk 60 dakikayı izledik sonra yola çıktık, çıktığımız anda yemişiz 2.yi. Yalnız arabada radyoyu açtığımız an, skoru 2-2 diye duyunca "lan geri içeri girip izlesek mi" diye de düşünmedim değil. Sonuçta totemse, en incesini yapıyoruz bi' işe yarasın dimi. Misal 12 Mayısta Kadıköyde ki süper final totemini açıklasam burası yıkılır ama hiç gerenk yok covanni!


Analiz mi o da ne ola ki?

Önce diğer blogları inceledim. Şu 2 maçtan sonra hala ders çıkaramamış olan var mı diye, hala utanmadan akıl veren var mı diye, hala bilmiş bilmiş konuşup ekeşmişlik yapan var mı diye..Ama hala var be abi, hala inatla şöyleyken şöyle oldu böyle olmalıydı, ben demiştim falan deyip bunu ciddi ciddi paylaşıp gubaranlar var. Fatih Terim dün yazılı yazısız bütün medyayı al aşağı etmiştir, herkese bi' susun da işimizi yapalım demiştir tartışması bile olmaz. Maçtan önce herkes Drogba+Sneijder+Burak ile başlanmayacağını tahmin ediyordu. Hele ki ilk maçtan sonra bunu hepimiz yazdık. Yok hocaaaa, böyle olmaz, kes birini oturt yanına, bak sen bilmezsin ben daha iyi biliyorum, çekil ben oturacağım oraya dercesine ahkam kestik. Peki o ne yaptı? Büyük maçlar büyük oyuncularla kazanılır dedi, çıkardı kozları açtı tüm kağıtları, ailece ama akıllıca hücum etti, oyuna hükmetti ki 1 devrelik oyun Schalke'ye yetti de arttı bile. Biraz şans olsa ilk yarı 1-2 yerine 1-4 biterdi bizde yolda radyodan maçı anlatan spikere küfretmek zorunda kalmazdık. Sonuç olarak demek ki o daha iyi analiz edebiliyormuş, yalan yok, lamı cimi hiç yok, bunu ilk defa kabul ettim ama hala etmeyenler neyin peşinde bilmiyorum. o=FT

Sonra düşündüm. Biz ilk maçtan sonra atıp tuttuk ama bu grandepunto neyi gördü de jeneriklik "büyük maçlar büyük oyuncular.." lafını söylerken çok emin konuştu. Hemen ilk maçı tekrar düşündüm. Hamit'in direkten dönen topu, Burak'ın kaçırdığı pozisyon, Schalke'nin oyun üstünlüğüne rağmen net pozisyonunun olmaması, Bastos'un karşısında Eboue yerine Sabri'nin olması, Sneijderin solda kaybolup gitmesi ve kaybolan orta sahada hüküm süren Jones'un 2. maçta cezalı olması...Bak, bi' solukta okuyamayacağın neden listesi çıkardım sana. Açıkçası nedenini falan bilmiyorum da direk hücum ederek oyuna başlamak Türk takımları için tek seçenek diye düşünüyorum. Çünkü savunma yapamayan, yapmayı bilmeyen, yaparken sıçıp sıvayan garip genlerimiz var kimseyi kandırmayalım. Topla, tüfekle, Allah ne verdiyse, ailece ama akıllıca biraz da oynayarak şişirmeden hücum edelim. Bu yönde kendimizi geliştirelim, eğitelim.

elmundodeportivograndepunto'nun maç sonunda verdiği röportajda, "1-2 önde iken Sneijder ve Burak'ı çıkarıp sola Ambrabat'ı, sağa başka bi' orta saha alıp 4-5-1'e dönmeyi bende biliyordum ama oyuncularıma o güveni verip karşılığınıda almışken neden geri çekilelim ki?" demesiyle vay be dedim. Demek ki yıllardır röportajlarında "felsefe" diye bahsettiği oyun anlayışının bi' realitesi varmış, adam imparator beyler dedim. Zaten devre arasında herkesin tiviti ya da tivit atmaya üşenenlerin aklından geçen direk şu değilse bende neyim; devre sonunda sakatlanır gibi olan Drogba'nın çıkıp Ambratın sola geçmesi ve 4-5-1 ile oyunu tutma fikri. Dolayısıyla bütün olan biteni bi' kenara koyduğumuz zaman, 86' da Burak Yılmaz yerine Umut Bulut giriyorsa o dakika itibariyle bütün köşe yazıları, bloglardaki maç analizleri, match studyler, infographicsler, maç önü ve devre arası akıl hocalıkları falan 90+5 de yalan olmuş, imparator klavye başında tur değil stage atlarsınız beyler diyerek racon kesmiştir.

Ama o bizim dilimizde yine "grandepunto" hatta goygoy tavan yaparsa "elmundodeportivograndepunto", babama sorsan yine "FatiliUlus" der, sen yine "imparator" demeye devam et. Ama gönlümüzde ki yeri hep aynı hiç değişmez, "what can I do sometimes"

Engin bey ne la? Şaka mı bu diyenler için bende bilmiyorum, öyle seviyor çocuklar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder